REKTÖR VE DANIŞMANLARINA İTHAFEN..

   REKTÖR VE DANIŞMANLARINA İTHAFEN..

Giresun Üniversitesi’nde temizlik ihalesi adı altında asıl iş yapan 30 Büro Memurunun apar topar temizlik işine sürülmesi; Bu işçileri tam kadroya geçme esnasında asıl yaptıkları işten alınarak kadroya geçmesinler diye temizliğe sürmek; başı secdeye inenler için hak mıdır?

Adalet midir?

Yönetmelik çıkmadan, meclise gelmeden bu acele davranışın sebebi nedir? Eğer! 30 Haziran 2016 tarihli yasa öne sürülerek bu işlem gerçekleşti ise, neden o zaman 30 Haziran’dan sonra bu işçiler üniversitenin çeşitli birimlerinde 27 Temmuz 2016 tarihine kadar çalıştırılmış ve halende çalıştırılmaya devam ediliyor. Bu tutumdan dolayı üniversiteye cezai müeyyide yok mudur? Ayrıca; bu işçilerden baş danışmanın yeğeni şu anda kapalı olan okula, diğer imtiyazlılarda açılmamış MYO’lara ve rektörlüğe bağlı birimlere ( yani hocaların boş odasına)  verildiği iddia edilmektedir. Madem şu başı secdeden kalkmayan baş danışman adil ve adaletli ise bu okullardaki imtiyazlılarla imtiyazsız olanların yerlerini değiştirsin de bir görelim.

 

Üniversitede bütün bunlar olurken Rektör Bey ne iş yapar? yoksa danışman seçtikleri zat ı muhterem ondan ve rektör yardımcılarından daha mı yetkili.

 

Şimdi bende diyorum ki!

Eeey…

Rektör bey… baş danışmanın bir gün seninde ipini de çekerse ne olacak..  Bu danışmanın senden daha mı akıllı? her söylediğini ayet mi sanıyorsun?. Bu garibanlar memur mu? Akademisyen mi? Yoksa oy kullanma hakları mı var. Bu haksız uygulamadan vazgeçin.

Rektör bey bu insanları mağdur etmeden sizin, bir orta yol bulmanız lazım.

Üniversitenin o çocuklara ahde vefa borcu var. Bu olumsuz uygulamanızdan vicdanınız rahat uyuyabiliyor musunuz?  Unutmayın dört yıllar hep gelip geçer.

 

Dünyada yaşıyorsanız, hangi işi yapıyorsanız, hangi işin başındaysanız, hangi makama seçilip mevki sahibi olduysanız dört yıllar hep gelip geçecek İdareciliğinizde üzersiniz kırarsınız bazen insanları canından bezdirecek şekilde, bazen mutlu edecek şekilde gücünüzü kullanırsınız… ama!.. bu dört yıllar hep gelir geçer. İdarecilere makam ve mevki sahiplerine  derim ki!…    İşte! böyle arkadaş… inanın dört yılları hep gelir geçer, geçen bu dört yıllar içinde  rüzgarlar eser, yazlar olur, kışlar olur, fırtınalar savurur, yakıcı sıcaklar yağmurlar  hastalıklar sökellikler olur, ölümler ayrılıklar  gecikmez,  alırsın satarsın gezersin, bu dört yıllar içinde birileri  hata yapar kusur işler, kendinde ihtişam fark eder, kibirler gururlar yüksek seviyeye çıkar etrafındakiler doğrusu ve eğrisiyle önünde eğilir,  kah esersin, kah gürlersin, emir ve buyruğunla bir koloni kurarsın, haklıya haksızlık,  iyiye kötülük, yoksula zenginlik, biçareye güç gösterisi,  sadakatsize öncelik, sadakatliye kabalık yapıp…  Sana sövene itibar,  saygı duyana kötek gösterirsin,   vallahi dört yıllar geçiyor,   dört yıllar hep geçecek,  dünya durdukça geçecek her idareci yaptıkları iyi ve kötü şeylerle yaptığı haklılık ve haksızlıklarla, adaletsiz ve adaletli davranışlarıyla, günahıyla sevabıyla, kendi kendisiyle baş başa vicdan vicdana kalacak.  Mum dibini ışıtmaz, emredenlik yok olunca, pişmanlıklarıyla yalnızlıklarıyla ihtişamsız hayatla baş başa kalacak,  her zaman dört yıllar geçecek, dört yılların sonunda   hayatın acımasızlığı ile baş başa kalınacak, elinden alınan iktidar gücü kaybolup gidecek, ruhu kararıp psikoloji bozulacak, dört yılların nasılda gelip geçtiğine şaşacak, ama!. Gerçek buya, dört yıllar hep gelip geçecek

 

Dört yıllar hep geçip gidiyor. Saltanat ve makam sahipleri, makam ve mevkileri bitince yanında yöresinde, sağında solunda, kimselerin kalmadığını kendilerinde artık sıradanlığı görünce dört yılların gelip geçtiğinin farkına varıyor. Ah keşkeler! empati kurmalar… Vicdan rahatsızlıkları ben nerde hata yaptım düşünceleri, üzüntüler tasalar bir birini kovalıyor. Ne yapalım bize uzun gelen şu dört yıllar hep gelip geçiyor. Yeni dört yıla girenlere günaydın. Sahiden günaydın…  Günün başlamasıyla size benden bir nasihat dört yıllar her zaman gelip geçer. Bu dört yılların hemencecik gelip geçtiği bilinciyle, idareciliğinizi partizanca partililerin idaresinde değil, adil adaletli her an her düşüncede empati yaparak,  daha üstün hizmet ve çalışma anlayışı içinde hep ileri, hep bilimin aydınlığına ulaşan yolda öğrencilerinize rehberlik yaparak kendi idareniz, iradeniz, bilgi ve başarınızla geçirip görevinizi tamamlayın. dört yıllar hep gelir geçer…  dört yılların sonunda vicdanınızı rahatsız edecek yanlışlıklar ve haksızlıklarla dolu partizanca uygulamalar yapmayın. Biliniz ki! hep dört yıllar geçecek… Saltanat ne size nede çevrenizdekilere kalacak. Dört yıl sonunda..  Size kalan insanların hoş bir sedası ve söylemleri olacaktır. Onu da hak ettiyseniz… İşte! Size, toplumda en sade, en kalıcı miras o olacaktır. Eğer! Bunu da hak etmediyseniz, toplum içine giremez sokakta gezmeye imtina eder, gözden gönülden kaybolur gidersiniz. Nihayet dört yıllar hemencecik hep geçip gidecektir.

 

Gerçekten  hayatınızda dört yıllar hep gelip geçmedi mi?  bu geçen dört  yıllarla birlikte ömrün son demlerine gelinmedi mi? Geçiyor işte elimizde değil, bu dört yıllar sonunda şan, şöhret, makam mevki, muktedirlik, yukardan aşağıdan bakma, güç kudret bitip tükenmedi mi?  eğer bu dört yılda bir şeyleri düzgün ve ahlaki, hak hukuk ve adaletle, kırmadan dökmeden yapıp Allah rızasını  hak ettiyseniz, arkanızdan geriye muhkem olan itibar kalmıyor mu?   İtibarın yüksek değerini koruyabilen idarecilere ne mutlu.

 

Geçmişe dönük olmaktan geleceğe dönük bakmak daha muteber olsa gerek. İdareciliğini hakka hukuka, adalete sevgi ve hoş görüye,  gönül kırmayıp, gönül almaya özen göstermek ve işini ahlaki ölçülerle toplumun benimseyeceği şekilde dürüstçe yapmak kadar güzel meziyetten başka güzel ne olabilir.  Dört yıllar hep gelip geçecek, asıl gerçek, dürüstlük çalışkanlık ve başarı olsa gerek Hay! Allah… Asırlardır birilerinin zulmü… Peygamberin şefkati merhameti ve ahlakı hep söylene gelmiyor mu?  Evet, dört yıllar hep gelip geçiyor

Kaynak: http://www.giresuntercih.net/yazar.asp?yaziID=1814

 

Sosyal Medyada Paylaşın:
Sonraki Yazı

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?