PAZAR SOHBETİ

PAZAR SOHBETİ

Saat 14 kapıya çıktım hava serindi düşünüyordum ne yapabilirim diye kıymetli dostlarımla mahallede karşılaştım. Biraz oturduk gazete değerlendirmesi yaptık, ilin ticaretinden  ve  turizminden sohbete devam ettik.  Komşumuz şeftali almış geldi sohbete devam derken şeftalileri bitirdik şeftalileri ikram eden arkadaş köye gitmek üzere ayrıldı. Kalan arkadaşlarla sohbet etmeye başladık içimizden bir arkadaş  sohbete kaleye çıkalım hem gezeriz hem farklı ortamda devam ederiz dedi kaleye çıkmaya karar verdik.

Arabaya bindik İnönü caddesi, deppoy, çınarlar, Seyit Vakkas, Rektörlük ve kale’ye uzun uğraştan sonra ulaştık. Tam turizm mevsiminde şehrin içerisi köstebek yuvasına benziyor şehri bilmeyenin iki sıkıntısı var ya arabasını bu köstebek çukurlarından geçirecek veya düzgün yol olmadığı için; kaleye çıkmayacak, biz çıkmaya kararlıydık onun için sıkıntılı yolculuğu dikkate aldık ve kaleye çıkmayı başardık gene sıkıntılı bir şekilde arabaya park yeri buldum ve park yaptım.

Kaleye seyir terası diye ve bir mekan inşa edildi. Bana göre gizli bahçe yaptıranlara göreyse seyir terası merdivenlerden bu kısma indik ve açılmadan tahtaların kırıldığına şahit olduk arkadaşlarla birlikte çok üzüldük. kaleyi batı istikametine doğru gezmeye başladık  mağralar kısmından yürüyerek şehrin batı yakasını seyrettik tabi yürüyüş yolumuzda bir hayli çöp,  plastik maddesine rasladık, otlarda biçilmemişti  zannedersem bu bölümler pek gezilmediği için bakımı yapılmıyor. Bu kısmada yürüyüş yolu yapılsa ve aydınlatma sağlansa eminim o bölgede kaleyi ziyarete gelenlerin ilgi odağı olur.

Çıtırları ayağımızla temizleyerek uç noktaya vardık ve şehrin batı yakasını seyretmeye başladık gözlerimiz şehirde park benzeri bir yeşil alan aradı fakat beton yığınından başka nokta göremedik. Duvarı takiben topun bulunduğu kısma çıktık bu kısımdan şehrin hem batısı hem doğusu görünüyor. Tabi o şehirde yaşayan insanların oksijen alması gereken yerler yeşil alanlardır, ama maalesef bulmak mümkün olmadı. Doğu kısmında gene özlemle aradığımız yeşil alanı bulma imkanımız olmadı. İsmi yeşil GİRESUN ama? kendisi değil sade gri alan denile bilir.

Osman ağa’nın anıt mezarını ziyaret ettik ve fatih’a okuduk kalenin doğu yakasında kalan şehitliği ziyaret ettik ve düşündüm bu kısım çok sakin ve bilmeyen ziyaret edemez  vatanımızın savunması için can veren şehitlerimizin kabartma isimlikleri tahribata uğramış 2012 yılından sonrada hiçbir isim yazılmamış Şehit vermediğimiz için’mi yazılmadı yoksa ihmal edildiği içinmi yazılmadı. Üzüldük ve vatanı uğruna can veren şehitlerimizi bu kadar yalnız bırakmayı haksızlık olduğunu düşündük fatiha okuduk bir an düşündüm bu aziz insanlar yaşasaydı ne yapmayı düşünürlerdi mutlaka vatanları için canlarını severek gene verirlerdi, yaradan rahmetlerini hayırlı eylesin dedik ve ayrıldık.

Bahse konu şehitlerin isminin bulunduğu kısmı Osman ağa’nın anıt mezarının yanına taşınsa diye düşündük hem bakımı sürekli yapılır ve korunur hem ziyaret eden bol olur vatanı uğruna şehadet içen bu insanlara dua okunur ve saygı gösterilir.

Kalenin belli kısımlarında temizlik var ama diğer kısımları bakımsız ilgililerin dikkatine sunarım.  Bana göre acilen yeraltı oto parkı planlayıp park sorununu çözmek ve kaleyi panayır yeri görünümünden kurtarıp ilimizin tanıtımına yakışır bir alan haline getirmek lazım. Bu güzel  geziden sonra acıktığımızı hissettik fakat kalede GİRESUN kültürünü yansıtan leziz yer olmadığı için ziyaretimizi bitirdik. Önce mahalli yemeklerden oluşan ordövr yedik ve üzerine GİRESUN köftesi (tükürük köftesi halk arasında) yedik kahvelerimizi içtik ve  günü sonlandırmaya karar verdik.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?