PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ

PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan şaibeli bir referandum ile sistem değişikliğine gitmiş, Parlamenter Sistem’den, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçmiştir. Ki, böylece bana göre, dünyada eşi-benzeri bulunmayan , sadece bize munhasır, Türk usulü, kerameti kendinden menkul idare sistemimiz karmaşık, anlaşılamaz bir hâl almıştır.

Şimdilerde pek fazla hissedilmese de, zaman ilerledikçe ve bu sistemin sakıncaları gün yüzüne çıktıkça işler daha da karışacak, insanlarımız arasında kutuplaşmalara, kin ve husumetlere zemin hazırlayacaktır. Gönül arzu etmiyor ama, belki de, zaten pamuk ipliği ile bağlı bulunan ve sağlam temellere oturmamış olan birlik ve beraberliğimiz zayıflayacak, huzur ve güven ortamımız bundan zarar görür duruma gelecektir.

Her hangi bir devletin Cumhurbaşkanı, O devletin vatandaşlarının tamamını kucaklaması, temsil etmesi; din, dil, ırk, sosyal statü, cinsiyet farkı gözetmeksizin herkese eşit mesafede durması, yani kelimenin tam ve kâmil anlamıyla tarafsız olması gerekir. Vatan sınırları içinde huzur ve güven, birlik ve beraberlik, dirlik ve düzen ancak böyle sağlanır. Denilebilir ki, millet olabilmenin belki de en önemli unsuru budur. Cumhurbaşkanı devlet ile vatandaş arasında hakemdir, şefkat ve merhamet unsurudur, babadır. Kültürümüzde var olan “Devlet Baba” deyimi bunu ifade eder.

Ama yeni sistemde bu iş böyle olmuyor, olacağa da benzemiyor. Cumhurbaşkanı partili olduğu için doğal olarak kendi partisinin üyelerini, taraftarlarını, sempatizanlarını veya öyle olmadıkları halde muhtelif sebeplerle öyle görünenleri kucaklıyor, seviyor, övüyor, methediyor; diğer vatandaşları dışlıyor, sevmiyor, tehdit ediyor, hakaretler savuruyor, aşağılıyor, alay ediyor vs…Millet olarak bizler bunu el’an yaşıyor ve üzülüyoruz, maalesef…

Bana öyle geliyor ki bu durum, devletin temeline dinamit koymaktan daha tehlikelidir, daha vahimdir. Bu uygulama kısa vadede olmasa bile, orta ve uzun vadede milletimizin bağrında tedavisi mümkün olmayan yaralar açacaktır.

Sağduyu sahibi, akl-ı selim insanlar çeşitli saiklerle bu durumu sineye çekmiş görünüyorlarsa, sessiz kalmayı yeğliyorlarsa emin olunuz ki bu işin vebali çok ağır olur ve mes’uliyet sahibi kişiler bu vebali omuzlarında taşıyamazlar. Bu gariban milletin âhı, gün gelir indirir şah’ı. Bir takım dünyevi, gelip-geçici menfaatler uğruna mazlumların geleceği ile oynamak emin olmak gerekir ki, kimseye fayda sağlamaz, dünya ve ukbâ’da hezimete zemin hazırlar.

Kendi halinde, zararsız ve vasat bir vatan evladı olarak, kimseye hakaret etmeden, kem söz kullanma garabetine düşmeden, insanlara iftira atmadan, yalan söyelemeden görüş ve düşüncelerimi açıklama hakkına sahip olduğumu düşünüyorum ve bu hakkımı kullanmak istiyorum. Bunun bir suç unsuru taşımadığı kanaatimi de muhafaza ediyorum. Bu ülkede demokrasi var ise-ki, herkes her fırsatta böyle söylüyor, demokrasi var diyor- her vatandaş demokratik haklarını kullanmakta özgürdür.

Meselâ ben, bir T.C. vatandaşı olarak Devletimizi temsil eden, ordumuzun başkomutanı olan Cumhurbaşkanımızı sevmek, ona saygı duymak, ona bağlı olmak, muhabbet beslemek istiyorum. Bu benim en doğal hakkımdır ve böyle olması gerekir. Aksi halde, bu vatan üzerinde yaşayan insanlar olarak kenetlenemeyiz, bir ve beraber olamayız, gücümüzü muhafaza edemeyiz.

Ancak partili olan Cumhurbaşkanım her yerde ve her fırsatta kendi partisinin taraftarı veya sempatizanı olmadığım bahanesi ile bana hakaret ediyor, aşağılıyor, istihza ve alay mevzuu yapıyorsa; çeşitli şekillerde ve akıl almaz ifadelerle tehditler savuruyor, şantaj yapıyorsa; bir kısım insanların onur ve haysiyetini rencide edici tavırlar sergiliyorsa bu iş nasıl olacak ?

“Parlamenter sistem iyi yürümüyordu, sakıncaları vardı; o nedenle Partili Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtik” demek ile; pireye kızarak yorganı yakmak veya papaza kızarak, oruç bozmak arasında fark yoktur. Terk ettiğimiz sistem iyi yürümediyse, hata acaba sistemde miydi, yoksa sistemi iyi yürütemeyenlerde miydi? Bunu enine-boyuna tartışmakta faydalar vardır, ama bu gereği gibi tartışılmadı. Bir emr-i vâki, bir oldu-bitti…Kanaatime göre bu iş yanlış olmuştur.

Nesillerimizin geleceği ile ilgili bir takım tereddütlerim ve endişelerim var. Her şeye rağmen ümitvar olmak istiyorum. Ömrümüzün son demlerinde felaketlere, musibetlere şahit olmak istemiyorum. Bu dileklerimiz ne kadar gerçekleşecekse…Her şeyin en iyisini Mevlâ’mız bilir. Allah c.c. millet olarak, Âlem-i İslâm olarak yâr ve yardımcımız ola…..
Selâm ve dua ile….

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?