Hepimiz öğrenci olduk…
Kimimiz; şehir merkezlerinde en donanımlı ve öğretmen sayısı çok okullar da okuduk…
Kimimiz; köy, mezra ve dağ başlarında bir öğretmenin beş sınıfı bir araya toplayarak okuttuğu okullarda okuduk…
Öyle ve veya böyle (şimdi de olduğu gibi) öğrencilik yıllarımızda eğitimde fırsat eşitliğinden hep birlikte pek yararlanamazsak da, yarım-yamalak da olsa o günleri yaşayarak geldik bu günlere…
Velhasıl kerim yazının üst başlığına tekrar geri dönecek olursak; bugün 2015-16 Eğitim-Öğretim yılı karneler alınarak son bulacak…
Sizlerde çocuk yıllarınıza dönüp, tekrar anımsayacak olursanız; öğrencinin en mutlu olduğu ve yıl boyu beklediği ‘gün’ bugündür…
İster karnesindeki notlar en yüksek düzeyde olsun…
İster ‘bütünlemeye’ ister sınıfta kalsın, öğrenci karnesini alıp, tatile girdiği gün onun en mutlu günüdür…
Çünkü o gün; onun özgürlüğünü ilan ettiği gündür…
Gerçi en iyi derecelerle bir üst sınıfa geçen öğrenci mutluluğunu, sevincini ve özgürlüğünü ikiye katlayarak yaşayıp, sınıfta kalanlar bunu biraz eksik bir şekilde yaşayacaklardır ama yinede okulların tatile girerken yaşanılan sevinç bir başkadır…
Örneğin bizim öğrencilik zamanımızda ister İlkokul ve isterse orta ve lise eğitimimizde olsun okullar tatile girdiğinde ve bizim gibilerin ‘yaz tatillerinde’ ne yapıp, ne yapmayacağı ve tatilini nasıl geçirip nasıl geçirmeyeceği üç-aşağı, beş yukarı tatile girmeden önce belli olurdu ama biz yene de sevinirdik…
Halbuki birçoğumuz yaz tatili girer-girmez ya Cenikte inek çobanlığı, yada yaylalara çıkıp kuzu çobanlığı yapacaktık…
Yani hangi yaşta olursak olalım, üstesinden geleceğimiz her işte anamıza ve babamıza yaz boyu yardım etmekle geçerdi bizim yaz tatillerimiz…
Ama olsun…
Tatil yine de tatildir…
Adı üzerinde Yaz tatili…
Kısa bir süreliğine de olsa öğretmenin verdiği ödevlerin zorunluluğundan kurtulmanın özgürlüğü bir başka oluyordu doğrusu!
Azda olsa ananıza-babanıza yaptığınız yardımsal çalışmadan bir fırsat yaratın en azından arkadaşlarınızla Derelere ve Denizlere yüzmeye gidebiliyor ve yine arkadaşlarınızla zaman-zaman bir araya gelerek futbol maçları oynuyor ve tatilin tadını öyle çıkarıyorduk…
Sanırım günümüz ‘Yaz Tatillerindeki’ öğrenci özgürlüğü de buna benzer bir biçimde geçiyordur diye düşünüyorum…
Sadece yapılmıyorsa, cümbür-cemaat yaylalara gidilmiyordur…
İnek ve kuzu gütme işiyle uğraşılmıyordur…
Birde eskiden olduğu gibi derelere yüzmeye gidilmiyordur…
Çünkü günümüzde değil insanların, küçücük canlıların bile yüzebilecekleri ve hatta yaşayabilecekleri göl ve gölcükler var artık…
Hepsini satıp-savıp, kumara verdik!
Pardon ben “Kumara mı verdik” dedim?
Hayır, hayır ‘Yeşil Dolar Enerjisine’ çevirdik!
Onun için eskiden olduğu gibi çocuklarımız şimdi üstünü-başını derenin kenarında çıkararak, sere-serpe, anadan üryan derelere girme şansı yok!
Denizlere mi?
Denizlere girme şansı hiç yok!
Hatta günümüzde ‘denizlere girmek’ demek, bir anlamda göz göre-göre ve gönüllü bir biçimde ‘ölüm kuyusuna’ girmek demek!…
Çünkü, nasıl ki derelerin yatıp-uyuduğu ‘yataklarını’ bozup, akan suların özgürlüğünü elinden alıp, bütün doğal özelliklerini yok ettiysek, denizlerimizin de ne kadar kıyısı-köşesi ve koy’u varsa yerle bir ettik…
Yani denizlerin neresi derin, neresi sığ?
Eskiden deniz kenarlarının neresi tehlike, neresi tehlike değil bilinirdi…
Şimdi her yanı tehlike…
Çünkü dalgaların geçmişte özgürce gelip-gittiği o güzelim doğallıklar artık tarihe kavuştuğu için ‘dalgalar’ bir gece doldurduğu yeri, bir sonraki gece adeta boşaltıveriyor!
Yani iki günde-bir deniz kenarları şekilden şekle giriyor…
Eh, her zamanda ‘denizin dibi görünmeyeceğine’ göre tehlikeli oluyor!
***
Bütün bunları niye anlatma gereği duydum?
Çünkü çocuklarımız ‘tatil sevincini’ daha çok denize girerek karşılamak istiyor ve büyük tehlikelerle karşı-karşıya geliyor…
Hatta daha kötü sonuçlarla karşılaşılıyor!
Onun için tatilini ‘denizlere girerek’ geçirmek isteyen öğrencilerimize ve çocuklarımıza (geçmiş yıllardaki acılar bir kez daha yaşanmaması için) önceden çok iyi düşünülüp-taşınıldıktan sonra ebeveynlerin kontrolünde ve görevlilerin uyarılarına riayet edilerek denizlere girilmesini önermek isterim…
Ve bu vesileyle de ‘Karnelerini’ alıp ‘Yaz Tatiline’ giren öğrencilerimize risk ve tehlikeden uzak iyi tatiller dilerim…
***
NOT: Öğrencilerin tatile girmeleri ister-istemez bana da; yaşamın bir tatili ve dinlencesi olduğunu anımsattı…
Ve bir süreliğine bende kendime bir ‘dinlence’ yaptıracağımdan, sizlerle bir ara birlikte olamayacağız…
Tekrar görüşmek üzere…