İYİLİKLERİ SULAMAK

İYİLİKLERİ SULAMAK

Yüce Yaratanımız insanı iyiliğe de kötülüğe de meyilli yaratmıştır. İnsanın yaratılış kodlarına “fücûru” da “takvayı” da yerleştirmiş.(Şems 91/8) Neden? Hayat bir sınav değil mi? Onun için? Mahzâ iyilik üzere yaratılsaydık MELEK olurduk belki. Ama her ikisine de meyilli yaratıldık. Bu noktada insan iradesi devreye giriyor. İradeli bir varlığız aynı zamanda. İrade-i cüz’iyye ile de donatılmışız yani. Mükemmel donanımlarımız arasında cüz’i irade de var. Var ki sınav var. Yoksa sınav olmazdı. Kul özgür iradesiyle tercih ettiklerinden sorguya çekilecek yani. Kul kendi tercihinin esiridir. (Tûr52/21, Müddessir74/38 )
Doğuştan kötü insan yoktur. Herkes tertemiz doğar yani. İnancımıza göre her doğan islâm fıtratı üzere günahsız doğar. İnsan yaşarken kötü olur. Kötülükler kazanılır yani.
Tam bu noktada şunu söyleyelim. Allah’ın içimize ektiği (Şems91/8) İYİLİK ve KÖTÜLÜK tohumundan hangisini sularsak o yeşerip bizim hayat tarzımız olacaktır. İçindeki kötülük tohumunu sularsan içindeki kötülük tohumu yeşerecektir. İyilik tohumunu sulayıp bu yolda gayret edersen iyilikler yeşerecek ve iyilikler hayat tarzın olacaktır.
Tam bu noktada Çinli kız Li Li’nin hikâyesini anlatalım. Hikâyeyi, Eğitimci Yazar dostum Ali Erkan KAVAKLI’nın “Başarı İnanç İşidir” adlı kitabında okumuş ve çok etkilenmiştim. Sizinle de paylaşayım.
Li Li sevdiği gençle evlenmişti. Mutluydu. Lâkin daha ilk günlerde evde huzursuzluklar başlamıştı. Kaynanasıyla aynı evde yaşıyordu ve onunla anlaşamıyordu. Her gün kavga ediyorlar, evi bir birlerine dar ediyorlardı. Ayrı eve çıkmak için de çok sevdiği eşini ikna edemiyordu. Beyi de haklıydı. Zira anası yaşlıydı tek başına yaşayamazdı. Eşi de anasından vazgeçemezdi. Ama Li Li de canından bezmişti. Çare arıyordu. Derken mahalledeki baba dostu baharatçıya gitti. Çenk amcası bilge biriydi. Akıl danışılırdı ona. Hal hatır sormadan sonra Çenk amca Li Li nin bir derdi olduğunu anladı. O da anlattı. “Evlendiğimden beri ev bana zindan oldu, kaynanamla geçinemiyoruz, bana bir yol göster” dedi. Olayı anlattı ve “sence ne yapmalıyım?” dedi ve “bana o cadıyı öldürecek bir ilaç yapamaz mısın?” diye de ilave etti. Çenk amca oturduğu yerden kalktı ve gözüyle dükkanı şöyle bir süzdü. Birden aklına bir şey gelmiş gibi Lİ Li’ye döndü. “Sana bir iyilik yapayım, zehirli bir ilaç hazırlayayım. Bu ilacı kırk gün boyunca her gün onun yemeklerine azar azar koy. Etkisi yavaş yavaş olacaktır. Ancak bu süre içinde kaynanana çok iyi davranmalısın. Yoksa senden şüphelenirler” dedi. Li Li büyük bir sevinçle dükkandan ayrıldı. O günden itibaren Li Li kaynanasını bir melek gibi görmeye başladı. İlaçları muntazaman yemeklerine katıyor, kaynanasına “anacağım nasılsın, canın hangi yemekleri isterse söyle hemen yapayım” şeklinde iltifatlarda bulunuyordu. “Kırk gün dediğin nedir ki? Bu süre içinde sabrederim. Nasıl olsan kırk gün sonra kurtulacağım” diyordu kendi kendine. O günden itibaren evin havası değişmişti. İyimser hava esiyordu evde. Kayınvalide de şaşırmıştı. “Ben bu kıza haksızlık ediyorum galiba, iyi bir kızmış aslında” demeye başlamıştı. Li Li de, “bu kadın aslında hiç de kötü kadın değilmiş” demeye başlamış ve kaynanasının ölecek olmasına üzülmeye başlamıştı. Vicdan azabı çekiyordu. “Seni çok seviyorum canım kızım” diyen kadın ölecekti. Hem de kendi öldürecekti. Li Li daha fazla dayanamadı ve soluğu baharatçı amcasının dükkanında aldı. Baharatçı onu görünce gülümsedi. “Amca ben pişmanım. Kaynanam ölecek mi?” dedi. “Hayırdır neden pişmansın?” demeye kalmadı “kaynanam öylesine iyi ki, ölmesini istemiyorum” dedi. Adam gülümsedi ve, “Merak etme kaynanan ölmeyecek” dedi. Li Li, “Ama kadıncağıza zehir vermedik mi?” deyince Çenk amcası sözünü şöyle bitirdi: “Hayır vermedik. Sana verdiklerim sadece vitamindi. Gerçek zehir senin içindeydi, sen ona iyi davrandıkça o zehir yok oldu. Sevgisizlik kaybolunca yerini sevgi ve saygı aldı. Atalarımız gül verenin elinde gül kokusu kalır, demişler. Sen birini seversen o da seni sever. Hepsi bu evladım” dedi.
Kıssadan hisse: Li Li içindeki iyilik tohumunu suladı ve evinde güller açtı. Evi huzur doldu. Bu kızcağız içindeki kötülük virüslerini iyilik anti virüsü ile temizledi. Zaman zaman tıpkı bilgisayar virüs taraması gibi bünyemizi de kin, nefret, düşmanlık, kıskançlık virüslerinden temizleyerek yerine sevgi-saygı, merhamet, yardımlaşma, dostluk programları yüklemeliyiz.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?