İYİ Kİ “SEHVEN” İMİŞ !

İYİ Kİ “SEHVEN” İMİŞ !

2019 seçimleri için iktidar birden bire Atatürkçü kesildi. Keşke samimi olsalar… Ne gezer. Amaçları Atatürk üzerinden yeni bir CHP tartışması başlatmaktır.

Dedim ya samimi değiller.

Samimi olmadıkları Tokat’ta yeni yapılan İmam Hatip Lisesine, “Mustafa Sabri İmam Hatip Lisesi” adının verilmesinden bellidir.

Bu konu medyada haber olunca kamuoyunda ciddi bir tepki oluştu. Tepkiler üzerine Milli Eğitim Bakanlığından açıklama geldi.

Meğer okula Mustafa Sabri adı “sehven” verilmiş. İyi ki sehven verilmiş!

***

Bu öyle sehven verilecek bir isim değildir. Bu konuda bir yönetmelik var. “ Milli Eğitim Bakanlığı Kurum Açma, Kapatma ve Ad Verme Yönetmeliği” ne için vardır?

Bu yönetmeliğin 15. Maddesi ad verme yetkisini düzenlemektedir. 15. Maddenin “b” fıkrası der ki; Okul öncesi ve ilköğretim kurumları dışındaki kurumlara, “ il millî eğitim komisyonu kararına dayalı olarak valilik teklifi üzerine Bakanlıkça verilir.”

Demek ki Tokat ilinde bir komisyon okula Mustafa Sabri adının verilmesini ‘uygun’ bulmuş. Tokat Valiliği bu ismi onay için bakanlığa teklif etmiş. Milli Eğitim Bakanlığı da Mustafa Sabri adına ‘onay’ vermiş.

Bunun neresi sehven?

Planlı bir şekilde Mustafa Sabri adı okula verilmiştir.

Madem bakanlık sehven verildi diyor. O zaman Tokat Milli Eğitim Müdürlüğündeki komisyon üyeleri, buna onay veren Milli Eğitim Müdürü ve bakanlığa bu ismi teklif eden Tokat Valisi ile bakanlıkta bu isme onay veren yetkililer hakkında derhal soruşturma başlatsın ve gereğini yapsın.

Yapar mı?

Elbette yapamaz.

Denendi ve tepki gelince ‘sehven’ denilerek isim değiştirildi, oldubitti…

***

Peki, Mustafa Sabri kimdir? Kamuoyu bu isme neden tepki gösterdi? Mustafa Sabri, Damat Ferit hükümetlerinin ünlü Şeyhülislamıdır. Damat Ferit hükümetlerinde dört defa Mustafa Sabri, bir defa da Dürrizade Abdullah Şeyhülislamlık yapmıştır. (onunda Mustafa Kemal karşıtı fetvası vardır.)

Mustafa Sabri, hem İngiliz Muhipler Cemiyeti üyesidir. Hem de Teali İslam Cemiyetinin başkanıdır. Bu özelliği ile milli mücadeleye karşı çıkan ve İngiliz mandasını savunan bir isimdir.

Aynı zamanda Kürt Teali Cemiyeti lideri Seyit Abdulkadir ile de dosttur.

Mustafa Kemal Atatürk, NUTUK’ da Mustafa Sabri’den “vatan haini” olarak bahseder. Mondros sonrası işgaller başlayınca; Mustafa Sabri İngiliz Mandasını savunurken, Anadolu’da Mustafa Kemal ve arkadaşları Kuvayı-ı Milliye güçleri ile bağımsızlık mücadelesi vermektedir.

Şeyhülislam Mustafa Sabri, bir yandan Teali İslam Cemiyeti adına yazdırdığı bildiri ile öte yandan yayınladığı fetva ile hem Mustafa Kemal’e hem de milli kuvvetlere karşı mücadele eder!

Tabi ki sırtı İngilizlere dayalıdır.

İşgalci devletlerin uçakları ile Anadolu’ya atılan bildiride ve fetvada yer alan ana görüş şudur. ‘Padişaha ve halifeye karşı gelen Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliye güçlerinin önde gelenlerinin katli vaciptir.’

26 Eylül 1919 tarihli bildiri, “Anadolu’nun muhterem ve masum ahalisi”! diye başlamaktadır.

Dinin inançlar kullanılarak milli mücadele eleştirilmekte ve “İngilizleri kızdırdınız, üzerimize Yunanlıları musallat etti” denilerek Mustafa Kemal, Ali Fuat ve Bekir Sami sert sözlerle eleştirilmektedir.

Ayrıca “…Elinize aldığınız fetvâ-i şerif ki Allanın emridir, okuduğunuz hatt-ı münif ki halifemizin, padişahımızın bir fermanıdır, siz Allanın emrine halifenin fermanına ittibâen bu canileri, bu katil canavarları daha ziyade yaşatmamakla memur ve mükellefsiniz. Şu alçaklar ve hempaları bu cinayetleri hep sizin sayenizde yapıyor; bunları vücutlarını külliyen dünyadan kaldırmak beşeriyet için, Müslümanlık için bir farz olmuştur.” denilerek halkı Mustafa Kemal ve arkadaşlarına karşı kışkırtmaktadırlar.

Nitekim milli mücadele döneminde Anadolu’da çok sayıda isyanın çıkmasında Teali İslam Cemiyeti olarak etkili olmuşlardır.

Ayrıca Kuvayı Milliye kuvvetlerine karşı “Halife Ordusu” ya da “Kuvayı İnzibatiye” adı verilen birliklerin kurulmasına öncülük etmiştir.

Ermenilere karşı mücadele eden Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey için idam fetvasını Mustafa Sabri verir. Ayrıca Sevr Anlaşmasının imzalanmasına karar veren Saltanat Şurasında da görev yapar. Sevr’in imzalanmasına onay verir.

Bundandır ki Mustafa Sabri Nutuk’ta “vatan haini” olarak tanımlanır.

***

Milli mücadelemiz zaferle sonuçlandıktan sonra Mustafa Sabri, ailesi ile birlikte önce Gümülcine üzerinden Yunanistan’a kaçar. Yunanistan’da Yarın ve Peyam-ı İslam isimli gazeteleri çıkarır. Bu gazeteler aracılığı ile 1927- 1930 yılları arasında cumhuriyet ve devrimlere karşı yayınlar yapar.

Yarın Gazetesinin 29Temmuz 1927 sayılı nüshasında Mustafa Sabri, “İstifa ediyorum” başlıklı uzun bir şiir yazar. Bu şiirinde şu mısralar ile Türklükten istifa ettiğini açıklamıştır.

“Ben de ayniyle red edip Türk’ü,

Tövbe yarabbi tövbe Türklüğüme

Beni Türk milletinden ad etme”

Yunanistan’dan, İngilizlerin has adamı olan ve onlarla imzaladığı Mc Mahon anlaşması ile Osmanlıya karşı Arap ihanetini başlatan, Şerif Hüseyin’in daveti üzerine Mekke’ye gider. Bir süre Mekke’de kalır ve Mısır’a gider. El Ezher’de müderrislik yapmaya başlar. 1954 yılında Mısır’da vefat eder.

Bütün bu bilgiler gizli saklı değildir.

Burada dile getirilmesi gereken bir gerçek daha vardır. Şeyhülislam görevinde iken yardımcısı olan Şeyh İhsanoğlu (Ekmelettin İhsanoğlu’nun babası) ile Mısır’da birliktedir.

El Ezher’de eğitim gören Ekmelettin İhsanoğlu’na da hocalık yapmıştır!

Bir başka gerçek daha vardır.

İslam Teali cemiyeti Nakşi’dir!..

Günümüzde iktidar partisi içinde de Nakşilik güçlüdür. Özellikle FETÖ tasfiyeleri ile daha da güçlenmiştir.

***

Tüm bu bilgilere ve verilere rağmen Tokat’ta İmam Hatip Lisesine Mustafa Sabri adının verilmesi, bakanlık açıklamasına göre “sehven” imiş.

Çorum’un İskilip ilçesindeki devlet hastanesine, “İskilip Atıf Hoca Devlet Hastanesi” adı da 2012 yılında herhalde ‘sehven’ verildi?

Öyle ise onun adını da değiştirmek gerekmiyor mu?

HİLMİ TAŞKIN

Eğitimci/yazar

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?