İslam İşbirliği Teşkilatına üye 57 ülkedeki toplam nüfus 1,7 milyon dolayında.
Dünya enerji kaynaklarının yüzde 70’i, doğal kaynakların ise yüzde 40’ına sahipler.
Tüm bu olanak ve kaynaklara karşın en geri kalmış ülkeler arasında yer almaktalar.
Okuma yazma oranları yüzde 40.
Kadınların yüzde 55-60’ı okuma yazma bilmemekte.
Ülkelerin tamamındaki üniversite sayısı ortalama olarak alındığında on.
Sadece ABD’de on, Hindistan’da sekiz bin üniversite bulunmakta.
İslam ülkelerinin ‘İslam’ sıfatına uygun konumda olmadığı bir gerçek.
Esasında bu ülkelerin, dinin özüne, gereğine uygun olarak; son derece temiz, uygar, kötülükten büyük ölçüde arınmış, sömürünün olmadığı, gelir ve servet farklarının en az düzeye indiği, yoksulunun bulunmadığı durumda olması gerekir.
Gerçek hiçbir zaman bu olmamış, yoksulluk, yolsuzluk, rüşvet, gelir ve servet dağılımında uçurum, kirlilik hep var olmuş, yıllardır iç çatışma süre gelmiştir.
Açıkçası bu ülkeler, biz de dahil, kendi dinimizle uyumlu bir görüntü veremiyoruz.
Dinin kolay olan şekil koşulları yerine getirilmeye çalışılmakta, özüne inilmemekte.
Dinin özü dualardır.
Önemli olan, yaşamın her alanında duaların içeriğine uygun davranabilmek.
Anlamı bilinmeyen Arapça duaları ezberleyerek iyi Müslüman olduğumuzu sanıyoruz.
Dini özümsemek, duaların içeriğine uygun davranmak, emirlerini yerine getirmek bir eğitim, kültür ve yaşam biçimidir.
Bu alanda eğitimi olmayan kişiler daha çok dinin şekil koşullarına yönelmekteler.
Özü bir yana bırakarak, şekilciliği yerine getirmekteler.
Ruhsal, düşünsel, bedensel temizlik belirli bir çabayı, aşamalardan geçmeyi gerektirir.
Aksi durumda, inancın asla kabul etmediği terör ile iç içe yaşamaya başlarsınız.
Tıpkı, günümüzdeki İslam ülkelerinin çoğunluğunda olduğu gibi.
Hangi inanç olursa olsun terör ile anılması akla, mantığa uygun olamaz.
Üzücü olanı, terör saldırılarında ölenlerin yüzde 90’ı Müslüman.
Afganistan, Pakistan, Suriye, Irak ve diğerlerinde olduğu gibi.
İlkel bir yaşam, eğitim, kültür, yönetim anlayış ve uygulaması.
Bilim, bilgi, teknoloji, sanat, sanayi, ekonomi ve diğer üretimler neredeyse yok.
Bu sözcükler tamamen yabancı ve böyle bir dertleri de yok.
İş silahlanmaya geldi mi varlar.
S.Arabistan’ın ABD ile yaptığı silah anlaşmasının alt limiti 110 milyar dolar.
Beş yılda toplam 350 milyar dolarlık anlaşma yapıldı.
Peki, bu silahlar kime karşı kullanılacak?
Tüm hazırlıklar İran’a karşı yapılmakta.
Türkiye, Arabistan, Bahreyn, BAE dostluğu sadece İsrail’in güvenliğine yönelik.
Kurulan bu Sunni bloğun önderliğini, Ortadoğu’nun enerji kaynaklarında tek söz sahibi olmak isteyen ve büyük oranda başaran ABD yapmakta.
Son zamanlarda İran’dan yana tavır alan Katar ile dengeler ne kadar değişir ki?
Gelişen olaylar, yakın bir gelecekte İran üzerinden farklı bir boyut kazanacağını göstermekte.
ABD güdümündeki Sunnilerle, Şiiler arasında çıkarılacak mezhep çatışması ülkemize çok büyük zarar verecektir.
Ortadoğu’da her yol ABD ve İsrail’e çıkmakta.
Sadece silaha verilen bu akıl almaz miktardaki paralar, neredeyse tamamı sefalet içerisinde yaşam süren Müslüman ülke yurttaşlarına yardım olarak verilse ne olur?