Başlıkta ki ‘İşgal Artıkları’ sözü, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ait.

İki hafta önce yaptığı grup toplantısında Atatürk’e dil uzatanlara karşı söylemişti.

Konuşmasında, ‘İstiklal Savaşında keşke Yunan galip gelseydi diyenlerin varlığı utanç vericidir. Bunlar insan olamazlar…Atatürk nefreti ile gözü dönenler Cumhuriyet Tarihi ile yüzleşmeye yanaşmayanlardır. Onlar işgal artıklarıdır…’’ diye devam etmişti.

‘Atatürk’e karşı Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği’nde olanlar her devirde vardı.

Ancak, son yıllarda hızla artarak küstah ve pervasızca saldırılarına devam etmekteler.

Üstelik yazlı, görsel ve sanal medyada da yer alıp, seslerini yükselterek.

O ‘işgal artıkları’ Atatürk heykellerini kastederek, ‘…gün gelecek boynuna ip bağlanıp yerlerde süründürülecek…Cumhuriyet reklam arasıdır…Olmasaydı da olurduk…Kurtuluş Savaşı yapılmamıştır…Yunanlılar Anadolu’yu işgal etmedi…Atatürk’ün yaptığı Osmanlı’yı ortadan kaldırma mücadelesidir…’diyebilecek kadar ahlak yoksunu, gerçeklerden habersiz olanlar bu gücü kimlerden almaktalar?

Son zamanlarda, kurtuluş savaşı ve Türk ordusunun İzmir’e girişini anlatan ‘İzmir Marşı’ hedef haline getirilmekte, yasaklar listesine konulmaya çalışılmakta.

Gerekçe ise, ‘siyasi marş’ olarak söylenmekteymiş.

Sırada Dumlupınar, Gençlik, Onuncu Yıl ve diğer marşlar olmasın?

Ulusun ortak paydası olan ‘İzmir Marşı’ndan niye korkulmakta?

Marşların içeriği, hangi koşullarda yazıldığını bilemezseniz yapacağınız bu olacaktır.

Anlayamazsınız, anlamanız da beklenmemekte.

Hiç olmazsa bir bilene sorunuz.

Yasak getirmeye çalışarak kendinize yakışanı yapmaktasınız.

Bu marştaki hangi sözcük, tümce, kıta ya da mısradan rahatsız olmaktasınız?

Anlaşılan, size batan ‘Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa, Adın yazılacak…’ dizesi.

Dedeleriniz de bağımsızlık savaşına inanmamış, kurtuluşu Amerikan mandacılığı ya da İngiliz himayesine girmekte görmüşlerdi.

Anadolu’yu işgal eden emperyalist güçlerle işbirliği yapmışlardı.

Aynı geni taşıyan torunları, tescilli Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının önderliğinde benzer düşünceyi savunmaya devam etmekteler.

Bu güruhlar, Cumhuriyet ve yeniliklere karşı sinsice mücadeleyi seçenlerdi.

Çoğunlukla inlerinde kalmayı tercih etmişler, uygun zaman ve zemin bulduklarında çıkmışlar, dedelerinden aldıkları mirasa sahip çıkmaya çalışmışlardı.

Tüm yokluk, yoksunluk içerisinde, Osmanlının küllerinden Türkiye Cumhuriyetini yaratan Mustafa Kemal ve mücadele arkadaşlarına olan bu kin, nefret niye?

Bu marşlar halkın çoğunluğu tarafından sahiplenilmiş, söylenmeye devam edilecektir.

Ulusun ortak değeri olan marşları dinlemek ve söylemekten korkma, çekinme.

Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlarının marşlara karşı çıkmaları doğaldır.

‘İşgalcilerin artıkları’ dedelerinden kalan mirası koruma ve kollamaya çalışmaktalar.

Anlamını bilmeden ‘İZMİR MARŞI’ nı yasaklayan yöneticilere önerimiz.

Cumhuriyet Tarihi ve marşların anlamını ‘İşgal Artıkları’ndan öğrenmeye çalışmayın.

19 Mayıs 1919 tarihinden itibaren Cumhuriyete giden yolu anlatan, bizzat M. Kemal Atatürk’ün yazdığı ‘Nutuk’ ve dünya şairi büyük usta Nazın Hikmet’in ‘Kurtuluş Savaşı Destanı’ nı bir kez okuyun.

Aman dikkat!!! Okurken kimseye, hatta eşinize dahi göstermemeye dikkat ediniz.

Bu kitabı okuduğunuzu görenler, hak etmeden getirildiğiniz, sizlere alabildiğine bol gelen, asla dolduramadığınız makamınızı elinizden hemen alırlar.

Bilinmesi gereken, Atatürk’e duydukları kin ve nefret ile gözü dönen, insanlıktan payını alamayan, ‘İşgalci Artıkları’nın hedeflerine ulaşmalarının mümkün olmadığıdır.