İNTİZAR…

İNTİZAR…

Ey zalimler ve ey kâfirler güruhu…!
Maddi güç ve imkânda üstünlük sağladığınız son bir-iki asır içinde dünya Müslümanlarına ve diğer mazlum topluluklara zulmetmekle; savunmasız, suçsuz ve masum insanları 3-5 dolarlık menfaat veya birkaç varil petrol uğruna katletmekle yemeklerimize kan döktünüz, yüreklerimizi paraladınız, geceleri uykularımızı kaçırdınız. Cennet misali olması gereken dünyamızı cehennem’e çevirdiniz. Hayatımızın baharında gönül bahçelerimizi gazelle doldurdunuz. Gecelerimizi ve günlerimizi, el hasılı hayatımızı hüzün ve üzüntü panayırına dönüştürdünüz.
Öyle ki, yutmak istediğimiz lokmalar boğazımızda düğümleniyor, içimize düşen kor bağrımızı yakıyor ve yüreklerimiz son bir-iki asırdır adeta kan ağlıyor. Gün olacak beddualarımız ve ahımız sizi yakacak, gözyaşlarımız sizi boğacak, bundan asla şüpheniz, tereddütünüz olmasın böyle biline.
Bizler, İslam’ı Allah’ın istediği şekilde yaşamadığımız ve yaşama gayreti de göstermediğimizden dolayı, bize zulmetmenize kâinatın hâlıkı, sahibi ve rabbi olan Allah(c.c.) şimdilik ve belki de geçici olarak izin veriyor.
Müslüman olduğumuzu, dolayısıyla kardeşler topluluğu olduğumuzu unutmayalım ve bunun gereğini yapalım diye….Ümmet olma şuuruna erelim, hayatı O’nun istediği şekilde ve O’nun rızasına uygun olarak yaşamayı öğrenelim diye… Birlik ve beraberlikte rahmet, ayrılık ve tefrikada azap olduğunu yaşayarak, kavrayalım diye…Kâfirlerden asla ve kat’a dost ve sırdaş olmayacağını-olamayacağını, onlara güvenilmeyeceğini iyice anlayalım, kavrayalım diye…
Çünkü bizler biliyoruz ve inanıyoruz ki, başımıza gelenlerin tamamı ellerimizle yaptıklarımızın karşılığıdır….
Fakat sizler şunu asla unutmayınız ki, Allah mutlaka inananlarla beraberdir. Ve zafer, er ya da geç inananlarındır ve inşaEllah o zafer çok yakındır. Bizler biliyoruz ve sizler de biliniz ki, Müslümanlar Kur’an-ı Kerim’e ve Sünnet-i seniyye’ye uymadıkları için, imanlarının gereklerini hayata yansıtmadıkları-yansıtamadıkları için, boş işlerle ömür geçirdikleri ve abesle iştigal ettikleri için, bu acı ve üzücü olaylara şahit oluyoruz. Ama diriliş ve uyanış başladı elhamdülillah. 20. asrın son çeyreğinde İslâm Bahar’ı bir çiçekle başladı ve şuurlu Müslümanların sayıları milyonları çok aştı. Bakmayın siz Müslümanların bu gün çeşitli şekillerde algı operasyonları ve çeşitli hile ve desiselerle aldatılarak, yanıltılarak, boş ve asılsız vaatlerle veya ahlak dışı tehditlerle başka iklimlerde dolaşmak, başka adreslerde ikamet etmek zorunda bırakılışına. Bunlar gelip geçicidir ve uyuyan aslan bir defa uyanmış durumdadır.
Unutmayınız! Müslümanların yeniden dirilişi, şuurlanışı, Milli Görüş etrafında toplanarak, güç ve iktidar sahibi olması gayri müslimler olarak veya şuursuz ve işbirlikçi, ahmak ve avanak Müslümanlar olarak sizlerin de kurtuluşunuza ve huzurunuza vesile olacaktır. Cehennem’e çevirdiğiniz dünya ancak bu şekilde yaşanabilir, huzur ve güven dolu, Cennet misali bir dünyaya dönüşebilir.
Ey zalimler güruhu!
İşgal ettiğiniz İslam topraklarında Müslümanları katletmeniz, servetlerini gasp etmeniz, namus ve haysiyetlerini kirletmeniz, onurlarını ayaklar altına almanız, kadınları dul, evlatları yetim ve öksüz bırakışınız hazin ve acınası sonunuzu hızlandıracak ve sizleri yakın zamanda perişan edecektir. Zira “ZALİMİN ZULMÜ VARSA MAZLUMUN ALLAH’I VAR”. Ve “ALMA MAZLUMUN ÂHINI, ÇIKAR AHESTE AHESTE” sözü boşuna söylenmemiştir. Etmeyin eylemeyin! Elimizde fırsatımız var diye insanlık onurunu çiğnemeyin. Gün gelir “adalet size de lazım olur.” Bu çağrıya kulak veriniz.
Ve Ey zalimlere, kafirlere bilerek- bilmeyerek, menfaat uğruna destek olan, yataklık, yalakalık yapan Müslüman sıfatlı insanlar! Sizler de biliniz ki, Efendimizin tabiri ile “kişi Âhirette, (dünyada iken) sevdiği ile beraber olacaktır.” Ne olur, bir muhasebe yapınız, nefsinizle hesaplaşınız. Nerede ve niçin duruyorsunuz? Sizden beklenenleri karşılayabiliyor musunuz? Kimlerle berabersiniz, kimlerle dost veya düşmansınız? İmanınız hayatınıza yansıyor mu? İman ehli olmanız hayatınıza ne oranda yansıyor ? Hayatınızı dizayn ederken hangi ilke ve prensipleri, kural ve ölçüleri esas alıyorsunuz?
Ey dünyayı idare etme durumunda olanlar!
“Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner.” Bunun örnekleri o kadar fazla ki, hangisini örnek verelim. Siz siz olun, gelip geçici makam ve mevkiinizde, “şu kubbede hoş bir seda bırakınız.” Dininiz, diliniz, ırkınız, cinsiyetiniz, statünüz her ne olursa olsun. İnsan olmak ortak paydası altında bunu yapmanız gayet mümkündür. Yeter ki isteyiniz ve vicdanınızın sesine kulak veriniz. Bunlar olmayacak şeyler değildir. İnsanlık tarihinin tozlu rafları ve yıpranmış sayfaları bunun örnekleriyle doludur.
Selam Hakk’a tabi olanlara ve Hakk’ın hakimiyeti için, zalimin ıslahı ve zulmün yer yüzünden yok edilmesi adına gayret gösterenlerin üzerlerine olsun….

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?