İMAM NİKÂHI

İMAM NİKÂHI

Yıl 1972’ nin yaz ayları.Almanya’da işçi olarak çalışan 39 yaşlarındaki bir Almancının ilk çocuğu olan büyük kızı; babasının memleketinde izinde olmasını fırsat bilip köyden akranı,ancak işi gücü olmayan bir delikanlıya kaçar.

O gün çarşıda oyalanan ancak hiç bir şeyden haberi olmayan baba evine gelir.Nihayet bu olayı öğrenir.Çok üzülür.Bu üzüntü ve kızgınlıkla anasına,hanımına ver yansın eder.Hatta ölünceye kadar kaçan kızını huzuruna kabul etmeyeceğini söyler.Üç dalaklı ve şartlı yeminler eder.

Fakat ertesi gün delikanlının babası gurbetçiyi evinde ziyaret eder ve kaçan kızının yanında olduğunu,eğer gönlü razı olursa bu iki gençi evlendireceğini,nüfus cüzdanını verirse de resmi nikah yapacağını söyler.

Bu adam köyde

saygı duyduğu bir büyüğü olduğu için onu kıramaz.Hem kızını verir.Hemde nüfus defterini nikah ve kayıt yapılması kaydı ile o adama verir.

Ama ortada da üç defa üst üste yapılmış dalaklı ve şartlı yemin hususu vardır.O vakitler bu konularda uzman,hocalığı ve bilgisi derin,yaşlı ve ulema kabul edilen medreseden yetişme ilçe müftüsüne danışmak üzere makamına gider.Meseleyi anlatır.

Müftü:

-Kolayı var.Hanımından iki kişinin huzurunda” boş ol; boş ol “demek sureti ile boşanacaksın.Hanımından da en az üç ay ayrı mekanlarda yaşayacaksın.Sonra gene iki şahit nezaretinde imam nikahı kıydıracaksın. Ettiğin yeminin en kısa yoldan bedeli budur.

Adam sorar.

-Benim izinim dolmak üzere.Yakında Almanyaya döneceğim.O vakit giderken boşansam.Tekrar izine geldiğimde nikahımızı kıysak olur mu.

Müftü

-Cok güzel olur.Allah kolaylık versin.Olur olmaz işlere dalaklı ve şartlı yemin etmeyeceksin.

Gurbetçi Almanyaya gidecek olduğu sabah evine iki ergin erkek çağırır.Hanımını da yanına oturtur.Durumu izah eder.Hanımına üç defa” boş ol, boş ol”der. Ardına bakmadan evini terk eder.Almanya’nın yolunu tutar.

Aradan bir yıl geçer.Tekrar köyüne izine gelir.O gün evine bir din hocası ile iki erkek şahit davet eder.Onların huzurunda dizinin dibinde oturan 20 yıllık 7 çocuklu eşi ile ikinci kez “imam nikahı” kıyar.

Bu hadiseye benzer binlerce olay yurdumuzun her yöresinde an be an olmaktadır.Müftünün şeriata göre bir çıkış yolu varmış.Onu tatbik etmiş.Adam yaptığı yeminin manevi yükünden kurtulmuş.Ama buna benzer olaylarda resmi kanunlarımız böyle bir vakayı ne şekilde çözümler.Derseniz ki hanımını boşamadan da bir çözüm vardır.Ama halk inancı ve töreleri gereği başka yollara inanmıyor ve güvenmiyor.

Eğer bu gibi olaylarda resmi yoldan gidilse.Adam mahkemeye boşanma davası açacaktı.Aylarca mahkemelerde boşanmak için sürünecekti.Mahkemelerin maddi yükümlülükleri de var.Evde bakıma muhtaç 7 tane de çocuk var.Hükmün uygun olması için hanımını babasının evine yollayacak.Yani perişan olacak.Almancımız okur yazar.Şık giyinen , aydın bir kişi.

İmamların veya hocaların nikâhı olmadan evlenen, düğün yapan bir çifte şahsen rastlamadım. Madem resmi nikâh veya resmi kayda ilaveten herkese bir de imam nikahı yapılıyor. O zaman bu işi resmiyete kavuşturmanın zamanı gelmiştir. Gençler ve ihtiyaç duyanlar açısından sayısız faydalar vardır.Resmi nikah kıyımlarla ilgili mevzuat değişikliği yapılarak,muhtarlara verildiği gibi devlet memuru olan imamlara da evlendirme defteri ve aile cüzdanı düzenleme yetkisi verilebilir.Bunlar kanunla koruma altına alınır.Belediye memurunun yaptığı bir işi; çoğu en az lise veya yüksek okul mezunu olan imamların yapmasında ne mahsur var. İmamlar nikah kıyarken yanlarında iki,memur da nikah kıyarken şahit olarak en az iki kişi bulunduruyor. İkisi de aynı şeyleri soruyor.

Hem aynı işi iki defa yapmaktan. hem de belediyelere ayrı,nikah kıyan hocalara ayrı ödeme yapmaktan kurtulunur.

Sonunda her ikisi de hayırlı ve zaruri bir görevi ifşa etmeye çalışıyor.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?