Hangi değirmene su taşıyorsunuz?

Hangi değirmene su taşıyorsunuz?

Önce şu tespiti yapalım. Türkiye Cumhuriyeti ‘ulus devlet’ modeli üzerine kurulmuştur. Atatürk milliyetçiliği de bunu ifade eder.
Bu nedenle etnik milliyetçiliği reddeder.
Türkiye, uzunca süredir adına Büyük Ortadoğu Projesi denilen emperyalist bir plan ile karşı karşıyadır. BOP için önceki ABD Dışişleri Bakanı Condalizza Rice hedefi gayet net ortaya koymuştu.
“ …Türkiye dâhil 22 Müslüman ülkenin sınırlarını değiştireceğiz.”
Bu plana direnenler var. O değirmene su taşıyanlar var. “Eş başkanım” diye övünenler var!
“Arap Baharı” adı altında yapılanlar ve yaşananlar bize ders olmalıdır. Libya, Mısır, Irak ve Suriye’den sağlıklı dersler çıkarabilmeliyiz.
Çıkarabiliyor muyuz? Ne gezer…
Aksine, ‘Yeni Sevr’ görevi görecek olan BOP değirmenine su taşıyoruz.
Bu ‘su taşımanın’ 31 Mart seçimleri öncesinde iktidar ve ortağı tarafından bir seçim stratejisi olarak yapıldığını gördük.
Ayrıştırıcı, ötekileştirici siyaset dili ile ‘konsolidasyon’ çabası içinde olmak, o değirmene su taşımaktır.
Toplumun geniş bir bölümünü, “illet ittifakı”, “zillet ittifakı” diye ötekileştirmeye çalışmak da su taşımaktır.
Muhalifleri ‘terör örgütü ile işbirliği içinde’ gösterme çabasına yönelik tüm söylemler de aynı amaca hizmet eder.
‘Kandil’den talimat alıyorlar’ söylemi de…
Nitekim 31 Mart öncesi iktidar ve ortağı bu hatayı sıklıkla yaptılar.
Bir siyaset dili olarak tercih ettiler.
Yandaş medya aracılığı ile toplumda muhalifleri için böyle bir algı oluşturmaya çabaladılar.
Oysa siyasetçiler sözlerine dikkat etmelidir.
Dili ve söylemi demokrasiye uygun olmalıdır. Oy için sorunlu bir dili kullanmamalıdır.
Fakat bunu yaptılar.
Ötekileştirmeyi, ayrıştırmayı oy amaçlı kullandılar.
BOP (Yeni Sevr) değirmenine bolca su taşıdılar.
31 Mart akşamı bu söylemin tutmadığı görüldü. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere pek çok kentin belediye başkanlığını kaybettiler.
***
Ancak; İstanbul seçimlerini kaybetmeyi bir türlü demokratik olgunluk içinde kabullenemediler. Siyasi baskı ile İBB seçimini YSK’ya iptal ettirdiler.
Şimdi 23 Haziran günü İBB seçimleri yeniden yapılacak.
İktidar temsilcileri, önce bu sorunlu dilden vazgeçecekmiş gibi bir hava estirdiler.
“İllet ittifakı”, “Zillet ittifakı” söylemlerinden vaz geçtiler.
Strateji değiştirdiler.
31 Mart öncesi hedefe ‘Millet İttifakını’ koymuşlardı. Şimdi sadece İstanbul’da seçim olacak. Bu nedenle hedefe ittifakı değil de tek bir ismi koydular.
O isim de tabi ki mazbatası (ç)alınan Ekrem İmamoğlu oldu.
Çünkü kendi adaylarının rakibi İmamoğlu idi…
Ekrem İmamoğlu’nun önce İstanbul’da sonra da tüm ülkede oluşturduğu olumlu imajı yok etmek üzerine kuruldu yeni strateji…
Cumhurbaşkanı bunun için çabalıyor.
Adayı Binali Yıldırım bunun için çabalıyor.
Bakanlar, yandaş yazarlar ve medya bunun için çaba harcıyor.
Bu amaçla montaj kumpaslar kuruluyor.
Adeta ‘atış serbest’ siyaseti izleniyor. İktidarın ve destekçilerinin tüm ‘ok’ larının hedefi Ekrem İmamoğlu’na çevrilmiş vaziyette…
***
AKP’li Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu’nun fitilini ateşlediği tartışma pek çok yönü ile ele alınarak analizi yapılabilir.
Bu açıklamaya dayanak gösterilen Yunan gazetesinin sahibi kim?
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile dostluğunun nedeni nedir?
İktidar 2010 yılında Trabzon Maçka’da bulunan Sümela Manastırını Ortodokslara ibadete açtı. O yıldan sonra her 15 Ağustos günü Ortodokslar Patrik Bartholomeos’un da katılımı ile Sümela’da ayin yapmaya başladılar.
Bir süredir restorasyon nedeniyle kapalı olan manastır, 15 Ağustos 2019 tarihinde yeniden ayin için kapılarını açacak.
Başvuruyu kim yaptı?
O Yunan gazetesinin sahibi, Bakan Çavuşoğlu ile dost olan işadamı yaptı.
Esenler Belediye Başkanının o gazete haberi üzerinden başlattığı tartışma manidar değil midir?
Yapılan diğer kumpaslar düşünüldüğünde elbette manidardır.
Kaldı ki giderek tartışma başka bir zemine çekilmiştir.
‘Pontus’ tartışması başlatılmıştır. Bir kentin insanları karalanmıştır. İktidar temsilcilerinin söylediği sözler bu açıdan sorunludur.
Bu tartışmalardan bazıları cesaret almış olacak ki sosyal medyada ve bazı internet televizyonlarında Pontus yazıları ve tartışmaları yer almaya başladı.
Sosyal medyada ‘hala buradayız’ hashtagı açılmaya başlandı!
‘Pontus Soykırımından’ bahsedilmeye başlandı. 19 Mayıs 1919’un 100. Yılı bu safsatalar üzerinden kirletilmeye çalışılıyor.
O zaman sormak gerekmez mi iktidara;
Siz hangi değirmene su taşıyorsunuz?
Görülen gerçek şudur;
Emperyalist merkezlerin adına BOP dedikleri Yeni Sevr planının değirmenine su taşımaktadırlar.
Söylenenlerin ve atılan adımların şifresi budur.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?