Erdoğan’ın kampanyası

Erdoğan’ın kampanyası

31 Mart seçimleri öncesi, sadece İstanbul’da değil tüm ülkede AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisi adaymış gibi çalıştı.
İl il gezdi. Mitingler yaptı. İstanbul’u ilçe ilçe gezdi. Billboardlar ‘da afişleri yer aldı.
Hatta İstanbul’da bir günde yedi ilçede miting yaptı. Neredeyse her akşam bir kanalda canlı yayına çıktı.
Partisinin adayları ikinci planda kaldı.
İstanbul’da Binali Yıldırım, kendi kampanyasında değil de Erdoğan’ın seçim kampanyasında çalışıyor görüntüsü verdi.
Hatta ‘Proje Tanıtım Toplantısında’ konuşan Binali Yıldırım, kısa konuşması sonrasında, “şimdi projelerimizi sayın Erdoğan açıklayacak” sözleri ile kürsüden ayrıldı!.
31 Mart öncesi iktidar kampanyasında meydanlarda muhalefete karşı sert bir dil kullanıldı.
Millet İttifakına;
“Zillet ittifakı” denildi… “İllet ittifakı” denildi… Yetmedi, “Terör ittifakı” da denildi.
Saadet Partililer ‘ihanet içinde olmakla’ suçlandı.
Oysa “milli görüş gömleğini çıkardım” diyen Saadet Partililer değildi…
Gömleği çıkaranlar, gömleği sırtında taşıyanları ‘ihanet’ ile suçluyordu…
Seçimler bitti. Cumhur İttifakı kaybetmişti. Elinde bulundurduğu İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Antalya, Bolu, Bilecik ve Kırşehir kaybedilmişti.
İBB iktidar için adeta varlık nedeni idi. Adeta elinde tuttuğu ‘yağlı – ballı ekmek’ idi.
‘Parti devleti’ olmanın gücü ile YSK üzerinden İBB seçimleri iptal ettirildi.
YSK, aynı zarftan çıkan dört oydan sadece İBB oylarını geçersiz saydı!. Diğer üç oyu ise geçerli kabul etti.
Kararında ne hak vardı, ne hukuk ne de adalet…
Ve 23 Haziran günü yeniden seçim kararı alındı.
Yeniden seçim kampanyası başladı.
Kampanyanın ilk günlerinde Ramazan nedeniyle Erdoğan her akşam iftar yemeklerinde konuştu.
Seçmende ‘çaldılar’ algısı oluşturmaya çabaladı.
Fakat Ramazan sonrasında kampanyada son haftaya kadar görülmedi.
Meydanda aday olan Binali Yıldırım vardı. Görevlendirilmiş olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu vardı.
Hatta Bakan Soylu bir ara Binali Yıldırım’ın da önüne geçmiş gibi idi…
Her gün İstanbul’un bir ilçesinde idi. Ekrem İmamoğlu’na sert sözler ediyordu ve medyada her gün yer alıyordu.
Bu sözlerin kampanyaya zarar verdiği ya da başka bir düşünce etkili olmuş olacak ki son günlerde Bakan Soylu ekranlarda daha az görülüyor.
Öne Binali Yıldırım çıkarıldı…
Doğrusu da bu idi… 23 Haziran günü Ekrem İmamoğlu’nun rakibi Binali Yıldırım idi.
Fakat anketlerin verdiği rakamlar, Ekrem İmamoğlu’na ilçe mitinglerinde gösterilen ilgi ve toplanan kalabalıklar dikkat çekiyordu.
Kurulan kumpaslara, FETÖ taktiği olan montajlara rağmen İmamoğlu’na destek giderek artıyordu.
‘Çaldılar’ üzerinden oluşturulmak istenen algı tutmamıştı.
İstanbul seçmeni gerçeği görüyordu.
‘Proje adamı’, ‘tecrübeli’ denilen Binali Yıldırım için son bir hamle yapmak için canlı yayın düşünüldü.
17 yıldır iktidarın tutumu ile yapılamayan canlı yayın yapılacaktı.
Canlı yayında, Binali Yıldırım tecrübesi ve projeleri ile puan toplar diye düşünüldü.
Format vb eksikliklerine rağmen canlı yayın gerçekleştirildi.
Yine olmadı.
Genç ve dinamik İmamoğlu puan vermedi…
Canlı yayın sonrasında yeni bir seçim stratejisi uygulanmaya başlanmış gibi görülüyor.
Bunlardan teki ‘ Moderatör İsmail Küçükkaya ile Ekrem İmamoğlu yayı öncesi otelde gizli görüştüler’ üzerinden algı oluşturma çalışmasıdır.
Oysa o görüşme, canlı yayın konusunda görevli olan AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal ile CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın bilgisi ve isteği doğrultusunda yapılmış.
Moderatör daha önce Binali Yıldırım ile de görüşmüş. Yüz yüze görüşmeyi kabul etmiş olsa, “ne gerek var, zaten zamanım yok” dememiş olsaydı, telefonla değil yüz yüze görüşülecekti.
Kaldı ki Yıldırım’ın danışmanı ile de görüşmüş.
Amaç format konusunda tarafları bilgilendirmek imiş…
Buradan bir ‘mağduriyet’ üretmeye çalışmak seçimin kaybedildiğini görerek son bir hamle çabasıdır.
Yeni stratejinin ikincisi ise sahaya son hafta Erdoğan’ın çıkarılması olmuştur.
Nitekim Pazartesi gününden sonra Erdoğan’da meydanlarda…
Bu defa o da “illet” , “zillet” demiyor.
Muhalefete “azgın azınlık” diyor.
Bir gün öncesinden ertesi gün yandaş medyada yer alacak manşete işaret ediyor!
Ekrem İmamoğlu’nu Sisi olarak göstermeye çalışıyor. Ona ve destekçilerine bu sayede ‘Darbeci’ imasında bulunuyor.
“Ordu’daki olayla ilgili yargının vereceği karar önünü kesebilir” diyor!
Bu söylemleri dikkatle analiz edecek olursak şu tespiti yapabiliriz.
Erdoğan için İBB seçimleri büyük oranda gözden çıkarılmıştır. Önüne gelen anketlerden kaybedileceğini anlamıştır. Bir umut diye son hamleleri yapmaktadır.
Fakat Erdoğan 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı kampanyasını başlatmışa benziyor.
Ekrem İmamoğlu’nu kendisine potansiyel rakip olarak görüyor.
“Yargının vereceği karar önünü kesebilir” derken benim anladığım budur.
‘İstanbul gidiyor, bari koltuk gitmesin’ çabası içinde olduğunu görüyorum. Pazartesi gününden itibaren yeni strateji daha net görülecektir.
Not edin bir kenara…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?