Eğitimde nereye gidiyoruz

Eğitimde nereye gidiyoruz

AKP iktidarının en başarısız olduğu alanlardan teki de eğitimdir. Zaten bunu kendileri de ifade etmektedir.

Milli eğitim, iktidar tarafından ‘parti eğitimine’ dönüştürüldü. Hatta her bakan ayrı bir eğitim sistemi getirdi. O nedenle ‘parti eğitimi’ demek bile eksik kalıyor.

Bakana göre eğitim sistemi getirildi… Her bakan değişti, sınav sistemleri değişti. Sürekli müfredatlar ile oynandı.

Ve her müfredat değişikliği ile eğitim daha da gerici hale getirildi. Laik, çağdaş ve bilimsel eğitimden daha da uzaklaştırıldı.

Çocuklarımıza yazık!

Velilerimize yazık!

Ülkemizin geleceğine yazık!

Çin Atasözü ne diyordu? “Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek, on yıl sonrasını düşünüyorsa meyve dik, yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insanlarını eğit.”

Eğitim ülkelerin geleceğidir. Ne yazık ki o gelecek, iktidar tarafından bilinçli şekilde ‘çağdaş uygarlığı yakalama’ hedefinden uzaklaştırılmaktadır.

Eğitim yolu ile kendi iktidarı için seçmen yetiştirme yolu tercih edilmektedir. Eğitim üzerinden velileri de etkileme ve partili yapma yolu tercih edilmektedir.

Yani ülke geleceği değil parti geleceğidir önemli olan!

Bu nedenle iktidarın eğitim anlayışında; akılcılık, bilimsellik, laiklik yoktur.

Peki, ne vardır?

Orta çağ Avrupa’sında ki Katolik eğitim modeli vardır…

Akıl yerine inancı esas alan İmam Gazali modeli vardır…

Kadrolaşma vardır.

Partinin siyasetini ve hedeflerini esas almak vardır.

Olanda çocuklarımıza, onların ailelerine ve ülkemizin geleceğine olmaktadır.

Bugün FETÖ denilen yapı dün eğitim sisteminde oldukça etkili idi.  Şimdi o modeli iktidar, iktidar belediyeleri ve iktidara yakın vakıflar uygulamaktadır.

Bu modelin adı, eğitim yolu ile güç kazanmaktır.

‘Yeni müfredat’ iktidar için bu amaca uygundur. Milli Eğitim Bakanlığının yandaş TÜRGEV ve Ensar gibi vakıflar ile imzaladığı protokoller de yeni ‘modele’ uygundur.

Okullarda dağıtılan kitaplar, hatta ders kitaplarının, yardımcı ders kitaplarının içeriği de bu ‘modele’ uygundur.

“Değerler Eğitimi” adı altında öğrenciye kazandırılmak istenen ‘kazanımlarda’ yeni ‘modele’ uğundur.

Birkaç örnek ile sözlerimizi somutlaştırılalım…

İlkokullarda 2. Ve 3. Sınıflar için piyasaya sürülen bir kitap var. Nar Yayınlarından çıkarılan “Kahkaha Gülleri” isimli kitap MEB onaylıdır.

Pek çok ilde de bu kitap çocuklara dağıtılmış!

Bu kitapta yer alan bir hikâye sosyal medyada çok tartışıldı. Bu tartışmalar üzerine MEB kitabı toplatma kararı aldı.

Fakat pek çok1. Ve 2. Sınıf öğrencisi o öyküyü okumuştu!

Babanın başını kesip eve getirdiği oğlunun etini kazanda pişiren ve bunu üvey kızına yemesini söyleyen anne vardı öyküde.

Kız kazandaki abisinin başını saçlarından tanıyor ve okulda bunu öğretmenine anlatıyor.

Öğretmeni kız öğrencisine ne diyor?

“Dünyada üvey analar böyle işleri çok yaparlar. “Bu ateşin dumanı onların gözünü kör edecek.”  “Ağabeyinin etini asla ağzın değmesin.” “Kemiklerinin hepsini topla bir gül ağacının dibine göm.” “Ona su dök, kırk gece boyunca başında otur ve ebedilik duasını oku ve gerisini merak etme sen.”

Olayın ve öğretmenin sözlerinin ve kazandırılmak istenen davranışın değerlendirmesini sizlere bırakıyorum.

Dikkat ederseniz bu vahşetin emniyete, savcılığa bildirilmesi yok öyküde!..

Ordu ili Perşembe ilçesinde hem de adında Atatürk olan bir ilkokulda dağıtılan kitaplara ne demeli?

Mürşide Uysal tarafından yazılan “ Sünnet Olmadan Ümmet Olmaz- Peygamberimizden Dini Hikâyeler” adlı kitap da tıpkı “Kahkaha Gülleri” gibi MEB tavsiyelidir.

Bu kitap okulda stant açılarak öğrencilere bedava dağıtılmış.

Kitabın 58. Ve 59. Sayfalarında yer alan “cinsel istismar” hikâyesinde yer alan sapkın ifadeler dikkat çekicidir.

Adeta bir rezalettir.

İlkokul öğrencilerine bedava dağıtılan kitapta geçen şu ifadelere bakar mısınız?

“Amcamın güzel bir kızı vardı. Onu herkesten çok seviyordum. Ona yaklaşmak istedim. Ama bana yüz vermedi. Bir süre sonra kıtlık oldu. Amcamın kızı bana geldi. Açlık ve yoksulluk içinde olduklarını söyledi ve benden yardım istedi. Ona, kendisini bana teslim etmesi karşılığında yüz yirmi altın verdim. Kabul etmek zorunda kaldı…”

Bu mu sizin ‘talim’ anlayışınız. Bu mu sizin ‘terbiye’ anlayışınız…

Ya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının ‘projesine’ ne demeli?  Projenin adı “Medeniyetin Banisi Genç Yürekler.”

Bu proje Belediye ile İmam Hatip Okulları Platformu arasında imzalanan bir protokolle uygulamaya konulmuş. Projeye belediye sponsor olmuş!

Peki, platformu oluşturanlar kimler?

Bilal Erdoğan’ın da yöneticisi olduğu TÜRGEV var,  ENSAR Vakfı var ve ÖNDER var…

Proje ile amaçlanan nedir?

Okullarda çocuklara dini eğitim verilmesi amaçlanıyor.

Diyeceksiniz ki okullarda zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi yok mu?

Elbette var ama yetmiyor. Okulların ve eğitimin bu dini vakıf ve cemaatlerce kontrol edilmesi, yönlendirilmesi amaçtır.

Ayrıca bu projede din görevlilerince ev ziyaretleri ve dini sohbetler yapılması da vardır!

Yani ‘dini telkinler’ adı altında iktidar propagandası yapılacaktır.

2019 için her yol mubah!

Olan geleceğimize oluyor. Çocuklarımıza oluyor… Ülkemize oluyor…

Yazık!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?