DİNİ – İMANI SİLAH GİBİ KULLANAN PATRONLAR ORTADOĞU COĞRAFYASINI KARIŞTIRIYORLAR

DİNİ – İMANI SİLAH GİBİ KULLANAN PATRONLAR ORTADOĞU COĞRAFYASINI KARIŞTIRIYORLAR

 

Karıştırıyorlar…

İnanılacak gibi değil ama peygamberler coğrafyasını birbirine katıyorlar!

Hem de öyle bir karıştırıyorlar ki; kimin eli kimin cebinde belli değil!

Kim ‘kimin’ yanında duruyor?

Kim kimin yanında durup da, kim kime vuracak; belli değil!

Gerçi Orta Doğunun karışıklığı bir türlü oldum-olası bitmiyor ya!

Ortadoğu’nun başından bela bir türlü öte gitmiyor vesselam!

Hem de bu coğrafya öyle bir coğrafya ki; bütün peygamberlerin yola çıktığı bir coğrafya olmasına karşın!

Yani kutsal topraklar!

Yani ‘ağlama duvarlarının’ olduğu, Kabe etrafının dolaşıldığı ve kutsal zemzem sularının fışkırdığı topraklar bu topraklar!

Hac farzının yerine getirildiği…

Binlerce, milyonlarca insanın tekbir seslerinin semaya yükseldiği!

Huşu ile diz çökülüp, secdeye inilip; dua yapılan kutsal topraklar bu topraklar!

Üstüne-üstlük her karış toprağından petrol fışkıran…

Zenginliğin verdiği nimetlerle, üç-beş kabilenin bir araya gelerek; Krallıkların, Emirliklerin ve Şeyhliklerin kurulduğu bir coğrafya olmasına rağmen bir türlü husumet sonlandırılamadı gitti!

Bir türlü huzurlu bir yaşam ortamı kuramadı kendisine!

Üstelik ‘Batılı Patronların’ bütün hünerleri gün ışığına çıkmasına rağmen!

Oynadığı bütün oyunları ‘açık kartla’ oynamasına rağmen; Kutsal toprakların ‘sözcüleri’ her nedense bir türlü uyanmıyor!

Kafalarını gömdükleri kumdan bir türlü dışarı çıkarmıyor!

Bu aymazlığı, vurdum-duymazlığı ve rehaveti gören ‘Batının aç gözlü patronları’da her türlü ‘Ali-Cengiz’ oyununu oynuyor!

Daha doğrusu ‘batının bu sermaye şeytanları’ Ortadoğu Halkının uyuşukluğundan, aymazlığından, düşünce yoksulu oluşundan ve bütün zayıf yanlarından ve zaaflarından yararlanıyor!

Ve bu ‘batının azılı sermaye şeytanları’ eğer bir ülkeyi ‘soymaya’ karar vermişse; onun pençesinden artık kurtulmak biraz zordur!

Size dost gibi görünür ve elini uzatır; kolunuzu kökünden koparır!

Size ‘barıştan, insan haklarında dem vurur’ fakat en şeytani ince planlarla halkları birbirine düşürür ve birbirine kırdırır!

Bazen bölgenin hassasiyeti olan; dini-imanı, mezhebi silah yapar!

Bazen ülkesinin ürettiği en modern silahları satar!

Bazen “Maşa varken, el yakılmaz” felsefesinden hareket ederek, yıkmak istediği ülkelerin içinde ‘aynı ülkenin içinde’ paralı terörist örgütler kurar!

Hem de bunları yaparken o ülke veya bölgenin inandığı inançlar üzerinden ‘örgütler’ kurarak yapar!

Ki, bu örgütlerin burada teker-teker ismini yazmaya gerek yok. Çünkü üç aşağı-beş yukarı hepimiz bu örgütlerin ismini biliyoruz.

Şimdi toparlayıp ve özetleyerek sözü tekrar Ortadoğu Bölgesine getirecek olursak; Ortadoğu iyiden iyiye karmaşık bir hal aldı…

Şimdi bu ‘karmaşıklığı’ bakalım ben sizin kafanızı ‘karıştırmadan’ anlatabilecek miyim?

Çünkü son günlerde yaşanan olaylar gerçekten çok karmakarışık olduğu gibi anlaşılması da bir hayli zor…

Örneğin; kim kimin yanında duruyor, durup-dururken kim kime vuruyor veya vurmak istiyor belli değil!

Anlaşılması zor bir ‘kör dövüşüdür’ gidiyor!

Onun için nereden ve nasıl başlayacağımı da bilemiyorum ama (eğer bildiklerim doğruysa) şuradan başlamak istiyorum.

Sizlerde çok iyi biliyorsunuz ki; Amerika’nın en kadim dostlarından birisi Suudi Arabistan’dı. Şimdi ABD ile Suudlar neredeyse karşı karşıya geldiler gibi görünüyor…

Yani Suudlar, petrol ülkesi Katar’ı “Müslüman Kardeşler Örgütü ve diğer örgütleri desteklediği” için karşı çıkıyor…

ABD Başkanı Trump ise Katar’a bilmem kaç milyar dolarlık savaş uçağı, top ve tüfek satıyor…

Suudi Arabistan ile birlikte Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Mısır Yemen, Libya, Maldivler Ada ülkesi ve Kuveyt, Ürdün Suudların yanında yer alırken; Katar’a örtülü veya açıktan destek olmaya çalışan ülkeler ise; Umman, Irak, Türkiye, İran ve Pakistan…

Suriye ile İsrail ise yine Katar’ı desteklemeyenler arasında yer alıyor…

Umarım kafanız karışmamıştır…

Eğer kafanız karışmadıysa, vallahi bravo size derim.

Çünkü benim kafam hala karmakarışık!

Kimin ‘kimin’ yanında durduğunu ve durmak istediğini hala ben anlamış değilim..

Örneğin biz ABD’nin en vazgeçilmez dostlarından birisi olmamıza rağmen bu küçücük ülkenin yanında niye ve neden dururuz hala anlamış değilim!

Anlamam da mümkün görünmüyor gibi!

Ancaaaaaaaaak!…

Eğer yanlış anlamıyorsam “Ağrımaz başımızı, ağrıya sokmuşuz” gibi geliyor bana!…

Gerçi büyüklerimiz daha iyi bilir de…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?