Davutoğlu neden gitti?

Davutoğlu neden gitti?

Ahmet Davutoğlu, ‘saray’ darbesi ile istifa etmek zorunda kaldı. Yerine ‘saray’ Binali Yıldırım’ı uygun buldu. Binali Yıldırım önce olağanüstü kongre ile tüm delegelerin oyunu alarak genel başkan seçildi. Sonrada 65. Hükümeti kurma görevini aldı. Başbakan olarak görevlendirildi.

Böylece Davutoğlu dönemi sona erdi. Diğer ‘süresi bitenler’ gibi kenara çekildi…

Abdullah Gül gibi… Bülent Arınç gibi… Hüseyin Çelik ve diğer pek çok isim gibi Davutoğlu’da saha kenarına değil tribünlere çıkarıldı.

***

2007 yılında ‘kim Cumhurbaşkanı olacak?” sorusuna yanıt aranırken Bülent Arınç bir açıklama yapmıştı.

“Ak Partiyi Gül, Erdoğan ve ben kurduk. Üçümüzden biri aday olacaktır.”

Olağanüstü kongrede divan başkanı olan Bekir Bozdağ ne dedi?

“Ak Parti Tayyip’in partisidir.”

2002 de partiyi kurduğu diğer isimler nerede? Abdullah Gül nerede? Bülent Arınç nerede?

Süreç içinde bu isimler tıpkı diğer pek çok isim gibi tribüne çıkarıldı. Sahada tek Recep Tayyip Erdoğan kaldı.

O nedenle Bekir Bozdağ yeni gerçeği dile getirdi.

Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda” şarkısı mazide kaldı.

Çünkü neredeyse tüm ‘beraber yürüdükleri’ yol arkadaşlığından çıkarıldı.

Son çıkarılan isim Davutoğlu oldu.

***

Davutoğlu’nun suçu ne idi?

Bunun ipuçlarını yeni başbakanın ilk grup toplantısındaki sözlerinden çözmek olanaklıdır.

Ne dedi Binali Yıldırım?

“…Dostlarımızın sayısını artıracak, düşmanlarımızın sayısını azaltacağız. Esasında Suriye’de yaşanan ve 4 yılı aşan bu anlamsız savaş, yüz binlerce din kardeşimizin hayatına mal oldu.”

Bu sözlerden, yeni bir dış politika anlayışı izleyeceğimizin ipuçlarını görebiliriz.

Bu konuda aslında ilk işareti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu vermişti. Çavuşoğlu Mart ayı sonunda ABD ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, “ PYD nedeniyle ABD ile küsecek değiliz” dedi.

Grup toplantısında Başbakanın sözleri yeni bir aşamaya işarettir.

Denilebilir ki; hatalı Suriye politikamız Davutoğlu’na yüklenecektir.

Stratejik Derinlik” kitabının yazarıdır Davutoğlu.

İzlediğimiz Ortadoğu politikalarında da bu kitapta yer alan görüşlerin etkisi olmuştur.

Şimdi hataların faturası Davutoğlu’na kesilecek ve yeni bir strateji izleneceğinin işaretleri vardır. Grup konuşmasındaki sözler bunu gösteriyor.

Başbakan Yıldırım’ın fikri şudur:

Suriye politikasında yeni bir strateji izleyeceğiz.

Bu sayede “dostlarımızın sayısını artıracak, düşmanlarımızın sayısını azaltacağız.”

Geçmişin sorumluğunu da Davutoğlu’na atacağız!

***

Sorumluluğu üzerinden atma stratejisi AKP’de her zaman geçerlidir.

Bunun içinde “aldatıldık” sözcüğüne sığınırlar!

Dün “beraber yürüdükleri” cemaat, bugün terör örgütü olarak gösteriliyor.

Birlikte planlanan pek çok “kumpas” bugün FTÖ’ ye mal ediliyor.

Savunmaları ise “aldatıldık”…

‘Torba Yasa’ gibi yapılıyor… Bir sorumlu bulunarak ona belli yanlışlıklar yükleniyor.

Kendileri sütten çıkmış ak kaşık olarak kalıyor! Yollarına devam ediyorlar…

17-25 Aralık dört bakana yüklendi.

Ergenekon ve diğer kumpas davaları cemaate yüklendi.

Suriye politikası Davutoğlu’na yüklenecek!

Çözüm süreci HDP’ye yüklendi.

“Ne mutabakatı” denilen ve kabul edilmeyen Dolmabahçe Mutabakatı ise Yalçın Akdoğan ve Mahir Ünal’a yüklendi!

Her ikisi de 65. Hükümette koltuklarını kaybettiler.

Oysa Yalçın Akdoğan, “her aşamasından bilgi veriyoruz” diyordu! “Oturma düzenimizi bile o belirledi” diyordu…

Dün dündür bugün bugündür…

Ne de olsa Makyavelist anlayış geçerli!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?