BU DEVEYİ GÜTMEYECEĞİZ…

BU DEVEYİ GÜTMEYECEĞİZ…

Devlet-i Osman-ı  Âlî’nin, küresel emperyalistler tarafından parçalanmasından sonra, aynı odaklar, elimizde kalan son vatan toprağı olan Anadolu’da, inançlarımıza ve medeniyetimize uygun bir sistemi hayata uygulamamıza  engel oldular.

Hem kumaşı, tasarımı ve imalatı bize ait olmayan, bir zulüm nizamını bizlere dayattılar; hem de,  ” ya bu deveyi güdersiniz, ya da bu diyardan gidersiniz”  tehdidi ile, bizlere akıllarınca göz dağı verdiler.

İnançlarımıza, örf ve adetlerimize, medeniyet anlayışımıza uygun olmayan bu dekolte kıyafeti bu imanlı millete baskı ve şiddet kullanarak kabul ettirmeye çalıştılar ama, elhamdülillah başaramadılar ve Allah’ın izniyle asla başaramayacaklar. Zira bu çaba ve uğraş boşunadır ve bizlerden talep edilen olay, eşyanın tabiatına aykırıdır.

Allah’a, gönderdiği Dine ve nizama iman etmiş insanlar olarak biz şuurlu Müslümanlar, dava  erleri, dünya üzerinde bir kişi kalsak dahi bu dayatmaya asla boyun eğmeyeceğiz, asla teslim bayrağını, beyaz bayrağı kullanmayacağız. Herkes bilmelidir ki şiddete, zorbalığa, dayatmaya, zulme, kaba kuvvete asla ve kat’a tevessül etmeyeceğiz; ama davamızdan da vazgeçmeyeceğiz, ideallerimizden taviz de vermeyeceğiz. iz, kırmızı çizgilerimizi ihlal etmeyiz, ihlal edilmesine de izin vermeyiz.

Her ne pahasına olursa olsun, her türlü fedakarlığa katlanarak, gece-gündüz, yaz-kış demeden, hiç bir tehdit ve şantaja boyun eğmeden, önce ” Yaşanabilir Bir Türkiye”yi, daha sonra ” Yeniden Büyük Türkiye”yi ve nihayet son aşama olarak, hak ve adaleti esas alan “Yeni Bir Dünya”yı kurmak için son nefesimize kadar çalışacağız.

Gayemiz sadece Milletimizin veya İslam Aleminin değil, haksızlığa ve zulme maruz kalan tüm dünya insanlarının huzur ve mutluluğunu, saadet ve selametini, barış ve güvenini, refah ve özgürlüğünü temin etmektir.

Bu gayenin dışında gerek kişisel, gerekse toplumsal, gerek maddi ve gerekse manevi asla başka bir amacımız, ajandamız yoktur, hesabımız ve niyetimiz de yoktur. Tabii ki, Allah rızası istisna..

Bizler, birileri gibi vatan ve millet üzerinde karanlık işlerin içinde olmadık, olmayız, olamayız. Bizlerde ne kirli hesaplar olur, ne de dümen ve tezgâh…Her işimiz şeffaftır ve aşikârdır. Kimseden gizli saklı işimiz de olamaz. Bizi bilenler zaten böyle biliyor, bilmeyenler öğrensin.

Malazgirt’te Sultan Alparslan, İstanbul surlarının önünde Fatih Sultan Mehmet Han ve Ulubat’lı Hasan, Çanakkale’de şehit olan Seyit Çavuş ve diğer ikiyüzelliüçbin kahraman ecdadımız neyi murad etmişse, biz Milli Görüşçüler de aynı şeyleri murad ediyoruz. Tarihin seyri içinde dört tane  partimizi eften püften sebeplerle kapatan çevreler, vatanımızı, milletimizi, dinimizi sevmekten, inançlarımıza ve ideallerimize sevdalı olmaktan başka suçumuzu tespit edemediler. Bütün dünya biliyor ki, bizler buyuz, böyleyiz, başka da olamayız. Alnımız açıktır, yüzümüz aktır, Elhamdülillah…

Ve, bu nedenle de diyoruz ki, bu deveyi gütmeyeceğiz, bu diyardan  başka bir yere de kesinlikle gitmeyeceğiz. Deveyi gütmesi veya bu olmadığı takdirde bu diyardan gitmesi gerekenler bizler değiliz. Çünkü bizler bu mekanda kiracı değil, mülk sahibiyiz. Bu diyarı terk etmesi gerekenler, bu ülke üzerinde çirkin emelleri ve hesapları olanlardır; böyle biline… Selâm Hakk’a tabi olanlaradır…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?