BİZ,  SİZ,  ONLAR (2)

BİZ,  SİZ,  ONLAR (2)

Biz;

Her zaman, her yerde hiç ödün vermeden dik durmasını bildik.

Hep gerçekleri gördük, savunduk ve tehlikenin farkında olduk.

Adına cemaat, tarikat gibi isimler koyarak inanç sömürüsü yapanlara asla inanmadık.

Onların hangi niyette olduklarını, kısa ve uzun vadedeki hedeflerini gördük.

İnanç sömürüsü yaparak birilerini kandırıp, din adına yaptıklarına tanık olduk.

Kaçak Kuran kursları, bazı vakıflar, ışık evleri aracılığı ile çocuk ve gençlerin beyinlerinin yıkandığını, bunlara karşı önlem alınması gerektiğini feryat ettik.

Bu gibilere inanmayın, yüzlerine maske takıyor, gerçek yüzlerini saklıyorlar dedik.

Okul, cami, kışla ve diğer devlet kurumlarında yapılandıklarına tanık olduk.

İnanç maskesi takarak rejime karşı savaştıklarını anlattık.

Devlet kademelerini en üst düzeyde ele geçirdiklerini dile getirdik.

Emperyalistlerin, dini motiflerle süslediği maşaları olduğunu söyledik.

Türkçe olimpiyatları organizeleri aldatmaca dedik.

Çağdaş uygarlığı yakalama yolunun Atatürkçü düşünce, ilke ve devrimlerini benimseyerek, içselleştirmeden geçtiğine inandık.

Daha yüzlercesini sayabileceğimiz olumsuzluklarına tanık olup, dillendirdik.

Siz;

Doğru ve gerçek olanları görmediniz, duymadınız, bizleri inançsız olmakla suçladınız.

Aldatıldınız, kandırıldınız, inandırıldınız, dik duramadınız.

Öyle bağımlı duruma geldiniz ki, açıkça geliyorum diyen tehlikeyi göremediniz.

Din adına hizmet yapılıyor diye sahiplendiniz.

Önceleri benimsediğiniz ancak, farkına varmadan vazgeçtiğiniz belirli kavram ve değerlere sahip çıkmadınız.

Onların sayesinde dünya Türkçe öğreniyor, Türk Bayrağı’nı dalgalandırıyor, İstiklal Marşı’nı dinletiyorlar diye daha da sıkı bağlandınız.

Bunlar çok tehlikeli, rejime yönelik hareket içinde diyenlere karşı çıktınız.

Hiçbiriniz karşı olamadınız, hatta din adına kabul ettiniz.

O’nu ülke bütünlüğüne karşı tehdit olarak gören bizleri karalamaya çalıştınız.

Cehaletini görmek istemediniz, son bin yılın en büyük Türklerinden biridir dediniz.

Kısacası tüm yaptıklarını alkışlayarak biat ettiniz.

Daha yüzlercesini sıralayabileceğimiz olumsuzluklara evet diyerek ortak oldunuz.

Onlar;

Aynı camide birlikte saf tutmadılar.

Kimileri, devletin görevlendirdiği imamın arkasında namaz kılmayız dediler.

Diğeri, birilerinin korumasında devlet kademelerine ışık hızıyla tırmandılar.

Görsel, yazılı ve sanal medyada yer alarak tanıtımlarını yaptılar.

Kendilerini “mehdi” ilan edecek kadar ileri gittiler.

Ülke yönetim biçimine, rejimine karşı savaş açtılar.

Daha yüzlerce madde yazılabilir.

En acısı, akademik kariyeri Profesör, rütbesi general olanların da bunlara inanmasıydı.

Bir daha kandırılma, aldatılma, inandırılmayın.

Geçmişten ders alarak, ülkemizin birlik ve beraberliği, ulusal bütünlüğü, üniter yapısı, farklı etnik ve inanç yapısını dikkate alınız.

Rejimimizi dini inançlarına uygun değiştirmek hedefinde olanlara karşı durarak, cemaat, tarikat gibi yapılanmalara karşı mücadele edelim.

Demokrasiyi en üst düzeyde yaşama geçirmeye yönelik çalışalım.

Biz ve siz bir olalım, onları yenilgiye uğratalım.

Ben, sen, o, biz ve siz bir araya gelip, ülkemizin “çağdaş uygarlık düzeyini yakalaması” için çaba gösterdiğimiz, vatanımız, cumhuriyetimiz, değerlerimize sahip çıktığımızda onlar kaçmaya delik arayacaklardır.

Önemli olan laik, demokratik, sosyal hukuk devletini tüm kurum ve kuruluşlarıyla çağa uygun olarak yaşama geçirmek, M. Kemal’in Osmanlı’nın küllerinden yeniden yarattığı Türkiye Cumhuriyeti’ni Atatürkçü düşünce ışığında zirveye taşımak için çaba göstermektir.

Var mısınız?

 

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?