BİRİLERİ BİR ŞEYLERİ KAŞIYOR HERŞEY BİRBİRİNE KARIŞIYOR

BİRİLERİ BİR ŞEYLERİ KAŞIYOR HERŞEY BİRBİRİNE KARIŞIYOR

 

Şimdi söze; “Ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar” diye başlasam, kalkıp beni tanıyanlarda birisi diyecek ki; “Yahu senin anan bu dünyadan göç edeli bir hayli zaman oldu, neyine ağlayacak senin” derse, pekte haksız sayılmaz hani!

Bu sözü duyduktan sonra kalkıp bir genelleme yapmak isteyip; “anamızı ağlattınız be, anamızı” diye bir giriş yapsam, bu seferde herhalde birisi çıkıp; “Al ananı da git be!” derse ne yaparım…

En iyisi “Anaları ağlatmayacağız” diye girişi yapayım bari…

Ama bu’da söylene-söylene çok demode oldu gibime geliyor…

Yani geveleye-geveleye sakız oldu ağzımızda adeta!

Öf, anam anam!…

Doğru dürüst bir özdeyişle giriş yapayım diye anam ağladı be!

Anayı-babayı bir tarafa bırakıp da nasıl başlamalı bilmem ki!

Dur, dur…

En iyisi şöyle karşılıkla söyleşi yaparmış gibi karşı-karşıya geçelim de, yeri gelince ben bir soru sorayım, dengine getirip siz bir soru sorarsanız, sohbetimiz daha sağlıklı yol alır diye düşünüyor ve ben bir kaç soruyu peş-peşe sorarak sohbetimizi açıyorum…

Öncelikle birinci sorumu kalçası koltuğa sığmayan adama soruyorum; “Siz bizden daha iyi bilirsiniz zat-ı muhterem hazretleri. Güney doğu bölgemizde kan gövdeyi götürüyor ve her gün bu kan gölünde çocuk-çocuk bir sürü insan yok yere ölüyor ve öldürülüyor, bu ölümlerin gerekçesi nedir?”

Şimdi de sana soruyorum ceylan derisi koltuklara tombul popo’sunu gömüp, kafasını oturduğu masanın üstüne bırakarak horlayan adam; “Sizler kimi ve kimleri temsil etmek için oturuyorsunuz o koltuklarda?”

“Milli iradeyi temsil etmek için mi” dedin?

Allah, Allah ve Suphanallah!

Yahu kardeşim milli irade her gün kan-revan içindeyken, sen nasıl oluyor da oturduğun koltuklarda horlaya-horlaya, biat ettiğin siyasi liderinin olumlu- olumsuz her dediğine parmak kaldıra-kaldıra milli iradeyi temsil ediyorsun?

Şu soruda; ülkenin sermaye patronluğunu yapıp ve bu ülkenin yeraltı-yerüstü kaynaklarını sömüren, çalıştırdığı emekçileri iliklerine kadar emerek, pabucunu eline veren Kürt ve Türk kimlikli sayın patronlar; “sizler bu ülke resmen iç savaşa sürüklenirken, her gün onlarca savunmasız insan sesinin çıktığı kadar avaz-avaz  “Yandım anam!” diye bağırırken, siz yağlı enseliler bu atılan çığlıkları sahiden duymuyor musunuz, yoksa duyup da duymazlıktan gelip kulağınızın üzerine mi yatıyorsunuz?”

Gevezeliği kendine alışkanlık haline getirmiş ‘aydın kılıklı’ adam sen ne diyorsun bu işe?

Hani şu laklakçılığı bir süreliğine bırak da, adam gibi yanıt ver bu soruya…

Senin ‘aydınlık’ sorumluluğun nerede başlıyor, nerede bitiyor?

Dur, dur hemen gerekçe üretip sözümü kesmeye kalkma!…

Ceket iliklediğin efendine, amirine ve parti büyüğüne yine düğme ilikler, yine el-etek öpersin!

Üstelik daha gençsin…

Bu kafa sende olduğu sürece daha çok emir dinlersin…

Ve efendilerinin elini-eteğini öperek istediğin mertebelere de gelirsin!

Fakat önce şu bitmez-tükenmez kavgaya bir yanıt arayalım birlikte…

Kim dövüştürüyor bizleri?

Kim kimin hesabına bizi birbirimize kırdırıyor?

Ölen kim?

Öldüren kim?

Kazanan kim?

Kaybedecek olan kim?

Kim kimin adına dövüşüyor?

Kim kimin adına ha bire ölüyor?

Ağlayan kimler?

Ağlatan kimler?

Hadi gel bırak şu TV’lerdeki evlendirme programlarını da birlikte düşünüp birlikte yanıt arayalım bu sorulara…

Yeter artık şu ‘Ganyan Bayii’ kapılarında pineklemen!

Üstelik hadi diyelim ki şansın yaver gitti de ‘altılı ganyanı bildin ve en büyük ikramiyeyi sen kazandın. Yurdun-yuvan olmayınca, ülkende huzurlu bir ortam olmayınca nerede harcayacaksın ki bu paraları?

Öyle değil mi ama?

Şey, bir soru da şu aşiret reislerine ve bölgenin şeyhlerine sormak istiyor ve onlarında görüşlerini almak istiyorum.

Sahi şeyhim, siz sözü dinlenir ve saygın bir kimliğiniz var. Peki bu kaos ve çıkarılan karmaşalar hakkında sizin ne gibi görüşünüz veya bu kör dövüşünü durduracak bir gücünüz var mıdır?

Varsa gösteriyorsunuz da bizim mi hiç haberimiz olmuyor…

Her neyse…

Sözü ve sohbetimizi şöyle bağlamak istiyorum…

Bu ülkede buluğ çağının altında çocuklar ve çok yaşlılar hariç ülkemizde yaşanan tüm olaylardan ‘ben insanım’ diyen herkes sorumludur…

Ve insan olmayanlar bu olumsuzluklardan sorumlu değildir…

Bunun üzerinde düşünelim…

Ve sizlerde; “Düşünüyorum, o halde varım” diyorsanız eğer, dünüme birlikteliğinin zamanı geldi de geçti bile…

İyi düşünüle…

Çünkü birileri her gün bir şeyleri kaşıyor…

Ve gittikçe de her şey birbirine karışıyor…

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?