Dünyanın en fedakâr insanları babalardır. En son duysalar da…
Sevgilerini sulandırmasalar da…
Gönlünden geçen sevgi coşkusunu volkan gibi patlatmayıp, Nisan yağmuru gibi aheste aheste yağdırsa da babalar sevgi ve şefkat kaynağıdır…
Dünyada suların membağı kurusa da babalardaki evlat sevgisi azalmaz.
Evladın yaşı ne olursa olsun. Babanın gözünde evlat çocuktur…
Kol kanat germek ister. Yemez yedirir, giymez giydirir… Her şeyi paylaşmaktan haz aldığı
Vermekten mutlu, istemekten huzursuz olduğu evlattır…
Evlat, babayı ancak baba olunca anlar. Babanın her söylediği ok gibi batar.
Çünkü baba yalan söylemez. Görür evladın üç adım ilerisindeki çukurları,
Hisseder kötü niyetlilerin pis emellerini, kalbi evladı için çarpar.
Kalbinden ve ruhundan konuşur. Evladına gelecek her belanın koruyucu meleği olmayı arzular. Ah evlatlar ah…
Babalar yaşarken sadece önsüzü anlaşılır. Kayıp edilince elinden büyük bir dağ gitmiştir.
Bu dağ zorluklarda sığınak, mutluluklarda mesut bir gül bahçesi, baba varken düşünmez insan işin sonunu…
Çünkü olmazı olduran sadece babadır. Evladın yerine gözyaşı döken ana ve babadır.
Baba yoksa denizin ortasındaki garip bir kuş gibidir insan. Rüzgârın önündeki kuru bir yaprak. Baba candır, canandır. Ruhun cilasıdır.
Babalar almadan vermenin diğer adıdır. Baba sever ama gönlünde yaşatır.
Babalar bu milletin çilekeşleridir. Bütün hayalleri,hayırlı evlat sayısını artırmaktır.
Baba ailenin güneşidir. Baba yemeğin tuzudur. Baba yoksa her şeyin olsa da,
Güneşi olmayan dünya gibidir insan….
Babalar sever, sevgi ve saygı bekler. Babaların kıymeti yaşarken bilinmeli.
Gittikten sonra ki yapılan feryat nafile… Babalar her şartta sever.
Evlat babayı atsa da, baba evladı atamaz…