ATATÜRK’E ULU-ORTA SALDIRANLAR YOBAZIN KARŞISINDA SUSUYORLAR

ATATÜRK’E ULU-ORTA SALDIRANLAR YOBAZIN KARŞISINDA SUSUYORLAR

Niye susuluyor?
Neden sorgulanmıyor?
Sorgulaması gerekenler;
Neden sus-pus oturuyor?

Gün geçtikçe; öylesine karanlık tünellerden geçiyor…
Ve öylesine bilinmedik karanlık tünellere giriyoruz ki;
Allah toplum olarak sonumuzu ‘hayır’ etsin!

Eskiden öğretmenler camiasına; Eğitim Ordusu denirdi.
Köylerde okulların kapısına kilit vurulup kapatılınca…
Köyler, sadece imamlara teslim edilip; Şeyhlerin, Cemaat ve Tarikatlarında önü de açılınca…
Cemaat Orduları kurulmaya başlandı!..

Az-buçuk abdest almasını öğrenen!
Yarım-yamalak namaz kılmasını bilen!
Kuranı Kerim’i anlamadan ezberleyen!
Akşam yatarken düşündüğünü;
Sabah erken kalkıp kendine bir Tarikat kuruyor.
Allah’la konuştuğunu ilan ediyor…

Örnek mi istiyorsunuz?
Örnek vereyim vermesine de…
Hangisini örnek vereyim birader?
Allah’a çok şükür;
O kadar çok Tarikat teşkilatımız var, o kadar çok var ki;
Sürüsüne bereket…
Hangi birini sayayım…

Allah bir…
Peygamber bir..
Kuran bir…
İslamiyet tek…
Müslümanlık tek…
Yani Tarikat ve Cemaatlerimiz gün geçtikçe o kadar çoğalıyor ki;
Hangi birisini örnek vereyim mübarek!

Bu birbirinden değerli Tarikat ve Cemaatlerimiz her Allah’ın günü birbirinden renkli fetvalar veriyor…

Kimi Cemaat mollası;”Atatürk, dinsiz ve kafirdi” diyor.
Kimi Tarikat Yobazı; “Çanakkale savaşanı Evliyalar kazandı.”
Kimileri; “Kurtuluş savaşını keşke Yunan kazansaydı”
Kimi sahte sakallılar; “Allah’la ben dün gece konuştum” diyor.
“Allah’la konuştuğum için zelzeleyi durdurdum” diyerek, zavallı halkı peşine takıp götürmek istiyor…
Vesaire, vesaire…

Ve işin en düşündürücü yanı da, bana soracak olursanız;
Bütün bu olup-bitenlerin karşısında Atatürk’ün kurduğu Diyanetin başında oturan ve isminin önünde ‘prof’ unvanı gibi bir ilahiyat unvanına sahip, muhterem hazretleri neden susup oturuyor?

Yoksa bu yapılanma, bu tür teşkilatlanma Diyanet Başkanlığının programında varda; onun için mi sesini-soluğunu çıkarmıyor?

Hadi ‘Diyanet Başkanlığı’ siyaset kurumunun gölgesi altında deyip, onu bir tarafa bırakalım…

Peki, koooskoca İlahiyat Fakültesi Rektörleri, Dekanları, Bölüm Başkanları, profesörleri ve Akademisyenleri neden susuyor?
Ve bu konuda hiçbir fikir ileri sürmüyor?

Patron Sendikaları neden bu konuda hiç konuşmuyor?
Eğitim sendikaları neden gıkını çıkarmadan oturup duruyor?
200 küsur üniversite rektörü, neden bu konuda hiçbir şey konuşmadan sus-pus oturuyor?
Hı, neden?

Şimdi sizlerde -haklı olarak-diyeceksiniz ki;
“Yahu YÖK çatısı altına sığınmışlar Atatürk’e dil uzatanların karşısında çıtları çıkmıyor ki; kalksın da cemaatler abuk-sabuk fetvalar konuşurken üç-beş kelam etsinler” diyorsanız…
Vallahi bu durumda bana da fazla söyleyecek söz kalmıyor…

Kalmıyor; kalmasına da…
Ama ben yinede sorulu-yorumlar yaparak sohbetimizi şöyle bitirmek istiyorum;

Bazı yobaz, gerici ve çıkarcıların ifadelerine göre;
Atatürk, dinsiz imansız öyle mi?

Eeeeeyy bu sözleri bilinçsizce söyleyenler!
Atatürk 7 yaşında annesinin isteği üzerine Kuranı Kerimi hatmetti.
8 yaşına geldiğinde de Kuranı Kerimin tamamını ezberledi…

Eeeeeyy!
Konuştuğu sözün önünü-arkasını düşünmeyenler!
Sizin dinsiz dediğiniz o yüce insan;
Şu an sesini çıkarmayan Diyanet İşleri Başkanlığını bütün dinlerin şemsiyesi olarak 1924 yılında kurdu…

Ardından bir yıl sonra…
Yani 1925 yılında;
“Türkiye Cumhuriyeti; artık Şeyhler, Dervişler ve Mürşitler devleti olamaz” diye bu kuramları kaldırdı…
Kim bilir; belkide bunun için düşmandırlar Atatürk’e..
Neden olmasın?

Toplum dinini daha iyi öğrensin diye Kuranı Kerim, Türkçe de okunsun diye -cebinden kendi parasını vererek- Elmalılı Hamdi (Yazır) Efendiye rica ederek Türkçe çevirtti…
Ve o günden sonra (yobazlar ortaya çıkana kadar) millet sadece Arapça bilenlerin ağzına bakmayıp, kendi anladığı dille Kuranı Kerimi okuyup öğrenmeye başladı…
Yalan mı?

Aaaahhh, ah!
Daha söylenecek çok söz var da…
Sayfa yetmiyor…
Üstelik bazı dostlarımda ‘çok uzun yazıyorsun’ diye sitem ediyor.
Onun için sözü daha fazla uzatmayalım..
Ve tatlıya bağlayalım…
Birbirimizle en kısa zamanda buluşmak için vedalaşalım..

Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlıkla kalın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?