Aşiret mantığı ile siyaset!

Aşiret mantığı ile siyaset!

1989 yılı yerel seçimlerinde, Adıyaman’da bir köyde sandık başkanıydım. Seçim günü sandık heyeti olarak köyün okulunda yerimizi aldık.

Hazırlıklarımızı yaptık. Seçmenleri beklemeye başladık.

Saatler geçiyor ama okulun bahçesinden içeriye kimse girmiyordu. Vakit ilerledikçe çocuklar geldi okul bahçesine ve top oynamaya başladılar.

Bir müddet sonra beş köylü de okulun bahçesine geldiler. Bahçede bulunan dut ağaçları yaprak açmıştı. Bir dut ağacının altında çöktüler.

Pencereden onları görüyorduk. Sandık kurulu üyelerinden Abuzer,

  • “Köyün beş önemli adamı kafa kafaya verdiler. Sanırım kimi muhtar yapsak diye konuşuyorlar. Ortak bir aday üzerinde anlaşmaya çalışıyorlar” dedi.

Hep böyle mi olur diye sordum.

Bu kez diğer sandık görevlisi Gaffari soruma yanıt verdi.

  • “Bazen anlaşamazlar ve birden fazla aday ortaya çıkar. O zaman da çekişmeli, kavgalı geçer seçim” dedi.

İçimden inşallah uzlaşırlar da rahat bir seçim geçiririz diye düşünmeye başladım.

Sandık kurulu üyelerinin anlattıklarına göre; bu beş isim köydeki beş sülalenin liderleri imişler. Tütün tabakasını ortaya atmışlar. Cigaralar sarılıyor ve bir isim üzerinde uzlaşmaya çabalıyorlardı.

Biz ise sandık başında sohbet ediyorduk.

Öğleye doğru tırşık adı verilen kuru fasulye ile etli bulgur pilavı ve ayrandan oluşan yemeğimiz geldi. Turşu ve yufka ekmeği de vardı.

Yemeğimizi yedik. Az sonra başka birisi bir büyük demlik çay getirdi. Çaylarımızı da içtik. Ancak bir türlü seçime geçemiyorduk.

Bahçeye çıktım. Beş sülalenin liderinin olduğu dut ağacının altına yanlarına gittim. Selamlaştık.

“Bir isim üzerinde uzlaşamadınız mı? Ne zaman seçim başlayacak?” diye sordum. İçlerinden birisi (sonradan öğrendim ki Yıldırım’ların lideri imiş) yüzüme bakarak,

“ Hoca yemeğiniz geldi, çayınız geldi, başka bir isteğiniz var mı? Biraz daha sabredin, birazdan başlar oy verme” dedi.

Tamam o zaman diyerek okula sandık başına gittim.

Yaklaşık bir saat sonra beş isim kalktı ve yüzleri gülerek okulun bahçesinden ayrıldılar.

Bu arada saat epey ilerlemişti.

Bir müddet sonra okulun bahçesine köyün erkeklerinden gelenler olmaya başladı. O beş isimde geldiler.

Hiç bayan gelmedi.

Köyde 264 seçmen olmasına rağmen okulun bahçesinde 40-50 kişi vardı.

Geldiler oy kullandılar ve muhtarlarını seçtiler.

Bu kez diğer bir sülale lideri, “başka seçmen gelmeyecek, seçim bitmiştir” dedi.

Biz yasal süreyi bekledik ve sayımı yaptık. Tutanakları tuttuk. İşlemleri bitirdik.

51 oyla köyün muhtarını seçmişlerdi.

Sandık kurulu üyesi, üzerinde uzlaşılan ve seçilen muhtarın, köyün en yoksullarından ve topraksız olduğunu, geçinmek için başkasının topraklarında yarıcılık yaptığını anlattı.

Bahçeye baktım.

Beş sülale lideri ile seçilen muhtar ve birkaç köylü yüzleri gülerek sohbet ediyorlardı.

Ben bir yandan olaysız, kavgasız ve gürültüsüz bir seçim olduğu için mutluydum.

Öte yandan da düşünüyordum.

Beş aşiret lideri, köyün en gariplerinden birisine muhtar mührünü verdiler ama asıl muhtarlığı onlar yapacak diye…

Davul seçilen muhtarın boynunda ama tokmak beş aşiret liderinin elinde olacak diye…

O gün beş aşiret lideri köye “düşük profilli” muhtar seçtirmişlerdi.

***

Aşiret liderlerinin “düşük profilli” isim arayışı, bugünde siyasette geçerlidir.

İsterseniz ülkemiz siyasetine dikkatlice bakınız.

Delegelerimiz “düşük profilli”… Çünkü delege belirlenirken, kontrol altında olacak ve işretle oy kullanabilecek isimleri yazarlar listeye hep güçlüler!

Bu durumun doğal sonucu olarak ilçe ve il yöneticileri de “düşük profilli” oluyorlar!

Siyasetin ‘aşiret liderleri’ öyle olsun istiyor…

Ve şimdi günümüzde “düşük profilli başbakan” talebi de gündemde…

Bu durumun ana nedeni, demokrasi kültürünün yerleşmemiş olmasıdır.

O nedenle toplum, aşiret lideri mantığı ile yönetilmek isteniyor. “Reis” söylemi bu mantığa işarettir.

Buna da günümüzde ‘başkanlık’ diyorlar!

Hadi canım sende…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?