YENİ DÖNEM PLANLAMASI ÜZERİNE |
Toplumsal refah için sağlık ve ekonomi birbirinden ayrılmaz bir bütünün parçalarıdır. Salgının tıbbi boyutları kadar ülkemiz ve dünya ekonomileri üzerinde oluşturduğu riskler, bugünlerin en çok konuşulan gündem maddelerinden biridir.
Tün dünyada evlere kapanmış milyarlarca insan, belirsizlik ve trilyonlarca doları bulan ağır ekonomik kayıp söz konusudur. Kovid-19 sonrası bambaşka bir dünya bizleri bekliyor. Çok çabuk bulaşan ve hızla yayılan bir virüsün ve henüz tedavisi bulunmayan bir hastalığın varlığında, kimin taşıyıcı olduğu bilinemeyeceği için ekonomik ve sosyal hayatın global olarak normale dönüp dönemeyeceği belirsizdir. Kovid-19’dan sağlığımızı olduğu kadar ekonomimizi de korumanın, salgınla ekonomimize daha fazla zarar vermeden mücadele etmenin yolları bulunmalıdır. Sağlığı korumak ekonomiyi korumak, ekonomiyi korumak sağlığı korumaktır.
Son yıllarda özellikle yükselen ülkelerde ve ülkemiz de de artan yüksek bina yapma (plaza, rezidans, AVM) vb. salgından sonra sekteye uğradı. AVM’ lerdeki ayakkabıcı, kitapçı kapandı. AVM dışındakiler faaliyetine devam etti. Çünkü ilki kalabalıktı. Evde çalışma sistemi de havalı plazaları boşa çıkardı. Ofiste çalışanlar da, patronlar da eşofman ile daha rahat çalışıldığını, üstelik bunun daha düşük maliyetli olduğunu gördü. Sanırım bundan sonra AVM’lerde, plazalarda daha çok kiralık levhası göreceğiz.
Çalışma sistemindeki farklılaşma, iş disiplini açısından esnek çalışma sisteminin test edilmesini sağladı. Bu testten geçen firmalar ve çalışanların artık işe ve çalışmaya bakışı farklılaştı. Yeni model çalışma tipleriyle daha çok karşılaşacağız. İşçi sendikaları bu yeni duruma uyum göstermek ve politikalar üretmek zorunda.
Salgın işsizliği artırıyor. Bu durumda hükümetlerin istihdama yönelik teşvikleri artırmak zorunda. Bu yapılırken belli bir plana uyulmalı. Hafta da bir müjde paketi mantığı ile yapılmamalı.
Yatırım yapılırken çevre-iklim- sağlık gibi değişkenler göz önüne alınacak. Artık “Çevreyi kirletirim, arkam sağlam” bakış açısına sahip yatırımcının olmamalı, zira en başta kendisi zarar görür.
Ülkelerin silah harcamalarını artırmalarının anlamsızlığı ortaya çıktı. Silahın yerini eğitim, sağlık ve istihdam yaratma harcamaları alacak gibi.
Politikalarda Sosyal ve refah devleti kavramı daha çok ön plana çıkacak, yerelde ve genelde halkın beklentileri ve ihtiyaçlarında önemli yenilikler yaşanacak. .
Birçok araştırmaya göre ikinci bir dalgadan ya da artçı ataklardan söz edilmektedir. Mücadelede bu noktayı da göz önünde tutmakta fayda olacaktır.
Sürecin uzaması ihtimaline karşı kırılgan sektörlere kalıcı politikalar üretilmeli ve tarımsal destek paketleri gibi programlar ivedi bir şekilde hayata geçirilmelidir.
Bu süreçte en kritik eşiğin üretim zincirinin devamlılığı olduğu unutulmamalı, bunun devamı için çalışan kesimin izole edilip korunması yönünde tedbirler ivedilikle alınmalıdır.