Zamanı belirleyen gün, ay ve yıllar miladi ve hicri takvimlerle belirlenmiştir.
Miladi takvim dünyanın güneş etrafında dönüşünü, hicri takvim ise ay’ın dünya çevresindeki dönüşünü esas alır. Hz. İsa’nın doğumunu başlangıç kabul eden miladi takvimin yılbaşı ocak ayının birinci günüdür. Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiği yılı başlangıç kabul eden hicri takvimin yılbaşı ise muharrem ayı’nın birinci günüdür.
Bazı insanlar doğum günlerinde kutlama ve etkinlikler yaptıkları gibi, yeni yıla başlarken de kutlamalarda bulunurlar. Toplumlar yılbaşlarını kendi kültürlerine göre farklı inanış ve biçimde kutlarlar.
İslam’ın dini anlayışına göre haram ve mekruh olan fiil ve davranışla kutlama ve etkinliklerde bulunmak doğru değildir. Müslüman inancı gereği, başka toplumlara özenmeden, sorumluluk bilinciyle kendi kültürel değerlerini yaşamaya çalışmalıdır. Üzerimizden geçen zamanlar ve başlanılan yeni dönemler, taşıdığı sorumluluklar itibariyle çok önemlidir. Yüce Rabbimiz bu öneme işaret ederek şöyle buyurmuştur: —Zamana yemin olsun ki, insan yaşantısından mutlaka ziyandadır. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler, hakkı ve sabrı tavsiye edenler ziyanda değildir.(1)
Peygamber efendimiz insanoğlunun ömründen geçip giden zamanlarından, mahşerdeki sorgulanışını şöyle anlatmıştır: hirette insanlar şu beş şeyden sorguya çekilmedikçe Allah’ın huzurundan ayrılamazlar, ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini ne şekilde yıprattığından, malını nereden kazanıp nerelere harcadığından ve bildikleriyle amel edip etmediğinden.(2)
Mahşer günü Rabbimiz tarafından bize sorulacak olan bu soruları, her yeni yaşımızın ve yılımızın başlangıcında, biz de kendimize sormalıyız.
Tamamladığımız yılı acaba tam olarak değerlendirebildik mi? Rabbimizin bizlere nasip ettiği nimetlerine gereğince şükredip kulluk yaptık mı? Çevremizle iyi geçinip, kimsenin kalbini kırmadan gönüller aldık mı? Sahip olduğumuz mal ve imkânların tamamını hayırlı işlerde ve Allah yolunda kullandık mı? Her yıla hatta her güne başlarken bunların muhasebesini mutlaka yapmalıyız.
İnsanlar en fazla zamanlarını israf etmektedir. Her gün akıp gitmekte olan zamanı geriye çevrilme ya da durdurma imkânı yoktur. Yeni yıla başlayan insanın ve dünyanın ömür sermayesinden bir yıl daha eksilmektedir. Yüce Allah bu sorumluluğa dikkat çekerek şöyle buyurmaktadır: —Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’ a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.(3)
Ayeti kerime’de yarın diye ifade edilen kabir ve mahşer gününe dünyada işlenilen salih amellerle hazırlanılır. O halde iyi amellerin kabir ve mahşerde bize yardımcı olacağı ümidini taşıyalım. Kötü amellerin de bize azap olarak döneceği korkusunu aklımızdan çıkarmayalım. İçinde bulunduğumuz zamanı ve hayatı salih amellerle süslemekten, hakkı ve sabrı yaşayıp tavsiye etmekten mahrum kalmayalım. Yeni yılların ve yeni yaşların gafleti içinde olmayalım.
————————–
1- Asr suresi
2- Tirmizi, kıyamet 1.
3- Haşr suresi, 18. ayet