RÖPORTAJ: HİLAL MUTLU KARAİBRAHİM
Değerli Gündem Gazetesi okuyucuları, “Hayatın Ta Kendisi’ adlı yazı dizimiz tüm hızıyla devam ediyor. Bugün, Türk Sağlık-Sen Giresun Şube Başkanı İbrahim EKİZ ile beraberiz. Öncelikle bizleri kırmayarak Gazetemiz GÜNDEM’e kapılarını açtığı için ona ve Türk Sağlık-Sen ailesine çok teşekkür ederiz.
KARAİBRAHİM: “Çok teşekkür ederiz sayın başkanım. İlk sorum şöyle olacak kısaca İbrahim EKİZ kimdir? Ne zamandan beri Türk Sağlık-Sen Giresun Şube Başkanlığı yapmaktasınız?”
Ekiz; “1964 Giresun Görele doğumluyum. İlkokulu çanakçı Kaledibi Köyünde, ortaokulu Çanakçı da , liseyi 1981-82 yıllarında Giresun Lisesinde okudum.
22 Mayıs 1987 tarihinde Giresun Sağlık Müdürlüğün de memur olarak göreve başladım. 5 Mayıs 1989 tarihinde kurulan Türkiye Kamu Çalışanları Vakfının kurucularındanım. Sağlık Müdürlüğün de memur, şef, şube müdürü ve halen daha araştırmacı unvanı ile görev yapmaktayım. 24 Haziran 1992 yılında kurulan Türkiye kamu- Sen’e Türk Sağlık-Sen Giresun Şubesi’nin on kurucu üyesinden biriyim. 1993-1998 yılından bu yana şube sekreterliği görevini yürüttüm. 1998 yılından bu tarafa kesintisiz olarak Türk Sağlık-Sen Şube Başkanlığı görevini yürütmekteyim.”
KARAİBRAHİM: “Sendikacılıkta bugüne kadar beklentilerinize cevap alabildiniz mi?”
Ekiz; “25 yıldır kamu çalışanları sendikacılığı yapmaktayım. 21.yy gelişmiş toplumlarda sivil toplum örgütlerinin yükselen değer olduğu bir dönemdir. Yani bir anlamda günümüzde toplumların gelişmişlik ölçüsü sivil toplum örgütlerinin sayısı ve etkinliği ile doğru orantılıdır. Ayrıca modern yönetim biçimi olan katılımcı demokrasinin ön koşulu yönetilenlerin yönetenlere her dönemde demokratik müdahale bulunabiliyor olmasıdır. Bu müdahale toplumu oluşturan kesimlerin meydana getirdiği sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla yapılabilmektedir. Biz sendikayı kurarken şu eylemleri gerçekleştirmek için kurduk;
1-Çağdaş toplumda bilinçli bireyler olması için,
2-Hatır için değil, hak ve hukukumuza, gelecek nesillerimize sahip çıkmanın önemli bir aracı olduğu için,
3-Siyasi ve idari iktidarlara yaramak için değil, geleceğimizle ilgili kararlarda söz sahibi olmak için,
4-Liyakatin esas alındığı bir düzeyde itilip horlanmaktan sürgün ve kıyımdan korunmak için,
5-Siyasetçilerin haksız hukuksuz ve gerçekçi olmayan keyfi keyfi uygulamalarına son vermek için,
6-Adil yönetim adil çalışma şartları, adil ve eşit ücrete kavuşmak için,
7-Onurlu, dürüst ilkel ve sorumlu bir anlayışla hak arama mücadelesinde yer almak için biz Türkiye kamu Sen’i kurduk. Biz milli manevi ilkeli ve kararlı bir duruşun adil bir güçlü yönetimin huzur ve mutluluk getireceğine inanıyoruz.
Kamu Çalışanları sendikacılığının doğru insanlarla doğru vicdanlarla, doğru gönüllerle, doğru zamanda doğru fikirlerle yapılırsa anlam kazanacağının bilincindeyiz. Biz DYP SHP ortak koalisyon döneminde rahmetle andığımız Sayın Erdal İnönü’nün İLO olaylı yayınlanmış olduğu bir genelge üzerine verdiğimiz mücadelenin sonucunda 4688 yasasıyla taçlandırdığımız sendika yasasından bir toplu sözleşme masasına oturma sürecine getirdiler. Biz sendikal anlamda kamu çalışanlarına karşı görevimizi yaptık ama kamu çalışanları hak alma mücadelesinde desteğini yanlış sendikaya vererek bizi yolda bıraktı.”
KARAİBRAHİM: “Çok hükümetle çalıştınız daha öncekilerin ve şimdi iktidarda olan AKP’nin sendikalara bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?”
Ekiz; “3 kasım 2002 tarihinde yapılan seçimler sonucunda rüzgarı arkamıza aldık diyerek devletin gücünü ele geçirenler bu gücü Türk Sağlık-Sen üyelerini linç etmek amacıyla keskin bir kılıç gibi kullandılar. Devletin bütün kurumlarında olduğu gibi Sağlık Bakanlığında da Türk Sağlık-Sen üyelerine ve yöneticilerine karşı uydurma suçlamalarla keyfi yada sudan sebeplerle disiplin cezaları verilip görev yerlerini değiştirdiler. Sarı yandaş ve Candaş sendikayı güçlendirmek, örgütlenmesini sağlamak için bütün yolları denediler.
Türkiye Cumhuriyeti Devletini yöneten 57 hükümetin kamu çalışanlarına uyguladığı zulüm ve zalimi biz AKP döneminde yaşadık.”
KARAİBRAHİM: “Türkiye geneli ile Giresun’u değerlendirmeye aldığımızda sendikacılığın genelini nasıl görüyorsunuz?”
Ekiz; “16 yıldır Ak Parti İktidarında üzerinden silindir gibi geçilen Türkiye Kamu-Sen’in 400 bin üyesi bulunmaktadır. Kazanılmış hiçbir hak gelinen noktada daha geriye götürülemez. Bundan sonraki süreçte kamu çalışanları doğru kişilerle doğru sendikacılık anlayışı ile birlikte Türkiye Kamu – Sen’e üye oldukları takdirde biz sendikacılığın çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyoruz ve ilimizde de her geçen gün kamu çalışanlarının takdirini kazanarak üye sayımızı artırmaktadır.”
KARAİBRAHİM: “Türkiye Kamu- Sen olarak kaç kez toplu sözleşme masasına oturdunuz ve kazanımlarınız nelerdir?”
Ekiz; “Türkiye Kamu –Sen yetkili olduğu 2002 yılında 15 Mayıs 2009 tarihinde kadar birisi 57. Hükümet olmak üzere 6 defa da AKP ile toplu sözleşme görüşme masasına oturmuştur. 2002 yılında tüm kamu çalışanlarına seyyanen 100 tl zam %18, 2003 yılında seyyanen 160 tl iyileştirme %15 zam.
2004 yılında %12.3 zam, 2005 yılı %11 zam, 2006 yılında ortalama %18, 2007 yılında %10, 2008 de %18, 2009 yılında %8.7 zam almayı başarmıştır. 2010 yılında yetkiyi kaybeden Türkiye Kamu-Sen’in almış olduğu ücret artışlarına yetkilendirilmiş sendika 3. Toplu sözleşme 4. Toplu görüşme yapmasına rağmen yetişememiştir.”
KARAİBRAHİM: “Gündemi nasıl değerlendiriyorsunuz, Ülkemiz sizce nereye gidiyor?”
Ekiz; “Türk Sağlık-Sen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatanımız ve milletimiz üzerinde oynanan oyunlar karşısında taraftır, taraf olmaya devam edecektir. Biz Türkiye Cumhuriyeti Devletinden ve büyük Türk Milletinden tarafsız, her kim olursa olsun Türk Milletinin tercihleriyle seçilmiş yöneticilerimizin, devlet büyüklerinin emperyalistler tarafından tehdit edilmesine gönlümüz razı olmaz, onlara yapılan her türlü çirkefliği şahsımıza yapılmış sayarız. 15 Temmuzda vatanımızın adım adım bölünmeye doğru götürüldüğü Türk Milletinin varlığına darbe vurulduğunu gördük. Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türk Milletinin ve Türkiye’nin varlığına kast etmek isteyen ihanet pusu kurmuştur. Millet olarak yapacağımız şey hiçbir ayırım gözetmeden bayrak, vatan ve millet olarak ortaklık paydasında buluşmaktır. Devletimizin almış olduğu sınır ötesi harekatını geç kalınmış bir karar olarak görüyor ve sonuna kadar destekliyoruz. Devletimizin ve milletimizin güvenliği açısından her kim ki bu devlete ve millete baş kaldırmışsa başı ezilmelidir. Bu topraklara vatanım diyen herkesin sorumluluklarını yerine getirmesi gerekir. Vatan elden giderse, millet bölünürse bunun dönüşü yoktur. Çünkü gözlerimizin rengi ne olursa olsun gözyaşlarımızın rengi hep aynıdır. Cenabı-ı Allah milletimizi ve devletimizi korusun. Ne mutlu Türküm diyene.”