SOYGUN MU, DELİ DUMRUL VERGİSİ Mİ?

SOYGUN MU, DELİ DUMRUL VERGİSİ Mİ?

Dede Korkut’un bilinen en ünlü öyküsüdür “Deli Dumrul”.

Bu öykünün içeriğini unutmuş olsak bile “Deli Dumrul Vergisi” söylem olarak bilinir.

Deli Dumrul, suyu olmayan kuru bir dere üzerine köprü yaptırır.

Kasabanın girişinde bulunan bu köprü üzerinden her geçenden 30, geçmeyenden ise döve döve 40 akçe almaktadır.

Başka bir seçenek olmadığından herkes bu parayı vermek zorundadır.

40 akçe alınan vergidir. Ve öykü böyle devam eder.

Emlak, gayrimenkul, elektrik, iletişim, banka, su, benzin, içki-sigara.. gibi yaşamımızın her alanında vermiş olduğumuz dolaylı ve dolaysız diğer vergilerden haksız olarak alınanlar “Deli Dumrul” vergisi olarak adlandırılmakta.

Hemen belirtelim ki devlet elbette vergi alacak.

Yurttaşların asli görevlerinden birisi de kazançlarının belirli oranındaki meblağı vergi olarak vermekle yükümlüdür.

Bu duruma kimsenin itirazı olamaz, olmamalı.

Tabi ki bunun da bir ölçüsü, mantığı, hesabı, oranı, adaleti olmalı.

“Bu bir soygun” diye nitelendirdiğimiz elektrik, su ve diğer vergilerinden söz edeceğiz.

Şehirde yaşayanlar, nerdeyse attıkları her adımda vergi ödemekteler.

Kentlerde yaşamanın köylere göre farklı bir bedeli elbette olmalı.

Emlak, asfalt, otopark, yol yapımı, çevre temizlik, katı atık, sayaç okuma, bina yapımı, festival düzenleme, misafir ağılama… vb. yığınla vergi belediye kasasına girmekte.

Yerel yönetimlerin güçlü olmasını, nitelikli hizmet vermesini herkes ister.

Belediyeler en ucuz ve kaliteli hizmeti sunmak zorundadırlar.

Elbette zarar etmeden ve vergisini alarak. Kısmen de olsa, bazen zarar ederek.

Ama bu zarar, on kişinin çalışabileceği yere yirmi kişiyi alarak çalışmadan, kuruma uğramadan aybaşında ATM’lerden maaşını alanlarla olmamalı.

İlimizde suyun metreküp ederi vergilerle birlikte altı liraya yaklaştı.

Tüketilen su tutarı fiyatı 40, faturaya yansıyan ise 70 TL. 30 lirası vergi.

Su kaynaklarının en az olduğu Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden daha pahalı.

Fatura bildirimine “Katı atık bedeli 27742 Sayıl Yasa gereğidir” notu düşülmüş.

Peki, sayaç okuma bedeli ne? Onunda alınışına ilişkin yasa maddesini yazınız.

Ya elektrik faturalarındaki duruma ne demeli?

Kayıp kaçak, üretim, iletim, hizmet, sayaç okuma, TRT, dağıtım bedeli adı altında adı altında alınan bunca ücretler bildiğimiz “soygun” gibi.

Tamamen haksızlık. Hatta daha ötesi, cebimizden zorla alınan para.

Ya TRT vergisi neyin nesi? İzlemiyor, dinlemiyorum TRT’nizi.

Tüketilen elektrik ücretinin yüzde on beşi kayıp kaçak ve diğer ücretler olarak alınmakta.

Borcunu zamanında ödeyenler aptal yerine konulmakta.

Ülkemizde Doğu, Güneydoğu ve Orta Anadolu’da kaçak elektrik tüketenlerin oranının yüzde 60-85 oranında olduğunu yetkililer söylemekte.

Her alanda vatandaşlık görevlerini eksiksiz yerine getirerek, borcunu hiç aksatmadan zamanında ödeyenler bunların paralarını da vermekte.

Tüketmediğimiz elektriğin ücretini de ödemekteyiz.

Ve asıl üzücü olanı ise, bu bölgelerde yaşayan insanların neredeyse yüzde 90’ı kimsin sorusuna, öncelikle etnik kimliğini değil, inancını ilk sırada söyleyenlerdir.

Görevleri para alıp satma olan bankaların soygununa ne demeli?

Asıl kazançları para alıp satma, aidat, kredi kartları, işletim hesap ücretlerine yönelik.

Gerçek olan bankaların faaliyet dışı gelirlerinin daha fazla olduğu.

Ya iletişim adı altında alınan haksız vergiler.

Litresi 160 kuruşa mal olan benzin 4.70 lira ve yüzde yetmişi vergi.

Tamamı tüketicinin cebinden çıkmakta. Haksız, hukuksuz ve zoraki.

Köprüden geçenden bir, geçmeyenden iki alınan bir çeşit “Deli Dumrul Vergisi”

Kamu ya da özel kurum ve şirketler vergi dairesine dönüşmüş durumda.

Yargıtay, “borcunu zamanında ödeyenler cezalandırılamaz” diye karar veriyor.

Dinleyen yok, dürüst aboneler cezalandırılmaya devam edilmekte.

Kimi kime, nereye şikâyet edeceğiz?

Eskilerin söylemiyle “acaba kadıya mı gitsek? “

Ama “ananı da öpen kadı”. Şimdi ne olacak?

En iyisi, doğrusu “tıpış, tıpış, hiç ses çıkarmadan, sineye çekerek” ödeme yapmak.

Deli olan Dumrul mu, yoksa kuru dere üzerinde yapılan köprüden akçe vererek geçen  geçmeyen herkes mi? Yani bizler miyiz?

Belediyeye bir önerim de benim olacak.

Şehrin giriş ve çıkışları, ekonomisinin döndüğü ana caddeleri ile meydan ve parklara konulacak turnike ile giriş, çıkışlardan da ücret alınırsa hatırı sayılar gelir elde edebilirsiniz.

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:
Önceki Yazı
Sonraki Yazı

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?