Ramazan Geliyor!..

Ramazan Geliyor!..

“Ey Nefsim! Seni sen yapan benim., beni de ben yapan sensin. Ya yola gel beraber gidelim ya da yoldan çekil ben Hakk’a gideyim.” (Hz. Mevlana) 

6 Haziran Pazartesi, inşallah Ramazan ayına kavuşmanın sevincini yaşayacağız..

Recep ayına Rasulullah aleyhisselam Efendimizin “Allahümme bârik lenâ fî Recebe ve Şaban. Ve belliğnâ Ramazân.” (Allah’ım, Recep ve Şa’bân aylarını bize mübarek kıl (bereketli aylar haline getir) ve bizi Ramazân’a kavuştur) duasıyla girmiştik.

Elhamdülillah, bu dualarımızın kabul olduğu ümidiyle Ramazan’a kavuşacağız. 

Ne mutlu Ramazan ayına “hoş geldin” deyip de hoşnut olanlara…

Gel ya Şehr-i Ramazan gel!.. Bize gel, evimize gel, işyerimize gel!.. Caddemize ve sokağımıza, köyümüze ve mahallemize, şehrimize ve ülkemize gel!.. Gel de sar bizi, kuşat bizi, nurlandır bizi!

***

Ramazan; Kur’ân’da adı geçen tek ay… Ramazan; oruç ayı, Kur’ân ayı, yardımlaşma ayı, infak ayı…

Ramazan; rahmet, bereket, mağfiret ayı… 11 ay boyunca kirlenen nefislerin, paslanan kalplerin temizlenme ayı.

Ramazan ayı aynı zamanda, belirli ortamlarda yaşamak zorunda olan farklı düşünce ve inançtaki insanların karşılıklı hoşgörü ve saygı meziyetlerinin ifşa edildiği, kişilerin gerçek kimliklerinin ortaya çıktığı bir zaman dilimidir.

Öyle ki Ramazan ayına hürmeten ve dini hassasiyetlerinden dolayı lokanta ve çay ocaklarını gündüzleri kapatıp yalnız iftar ve sahurda açanların yanında, adeta onların boşluğunu doldurmak için 24 saat lokanta, pastane, çay evi ve büfelerini açık tutanlar!..

Kahvehane ve meyhanesini (ister inancından dolayı, ister Müslümanlara saygısının neticesi) Ramazan dolayısıyla bir ay kapalı tutanların yanında, 24 saat kumarhane ve meyhanelerini açık tutanlar, içki satışına devam edenler!..

Ramazan ayı; kardeşliğin, birlik ve beraberliğin, sevginin, hoşgörünün sadece konuşulduğu değil, yaşandığı ve yaşatıldığı bir ay olmalı.

Ramazan’da açık lokanta ve çayhaneler!..

Ramazan’da gündüzleri lokanta,  pastane, çay evlerinin açık bulundurulması, hatta açık olduklarını perdeleme ihtiyacının dahi hissedilmemesi; açıkça oruç tutanlara saygısızlıktır! 

Dinden zorlama yok… Herkes dini inancında serbest… Herkes istediği gibi inanır ve inancının gereğini istediği gibi yerine getirir… Oruç tutan tutmayana, tutmayan da tutana müdahalede bulanamaz. Doğru.

Benim oruç tutmama, namaz kılmama kimse müdahale etmiyor ve edemez ise, ben de oruç tutmayana “niçin tutmuyorsun”, namaz kılmayana “niçin kılmıyorsun” diyemem… Dememeliyim.

Lakin kişilerin, birbirlerinin inancına da saygı göstermesi gerekir… Müdahale etmemek saygısızlığı gerektirmez.

Oruç tutmayanlar da kendilerine saygı gösterilmesini bekliyorlarsa, asgari saygı ve hoşgörü gereği oruç tutanları rencide edecek hareketlerden sakınmalıdır.

Eskiden, Ramazan günlerinde açık olan lokantalar ve kahvehaneler belki oruçlulara saygıdan, belki de oruç tutmayanlar görünmesin ve tanınmasın diye işyerlerinin camlarını perde ile kapatırlardı.

Bugün artık buna ihtiyaç duyulmuyor… Bazı lokantalar, pastaneler, çay ocakları normal günlerden biriymiş gibi cadde ortasına masa açarak servis yapabiliyorlar.

Bu, onların inanç ve ticaret hürriyetidir, nezaket anlayışıdır… Demokratik haklarını tepe tepe kullanıyorlardır… Bunlara diyecek söz yok… Kaldı ki müdahale de edilmiyor zaten. 

Oruç tutanlar da demokratik haklarını kullanmalı!..

Ramazan ayında sanki hiç Ramazan gelmemiş gibi sigarasını alenen tüttürenlerin, yemeklerini açıktan yiyenlerin, içki içenlerin yeme-içme hürriyetleri kadar, inançlı insanların huzurlu bir şekilde namazlarını kılma ve oruçlarını tutabilme hürriyetleri de olmalıdır. 

Hiç değilse, oruç tutmayanların demokratik haklarını sınırsız bir şekilde ve pervasızca kullandıkları bir ortamda oruç tutanlar da İslamî sorumluluk anlayışı dâhilinde demokratik protesto haklarını kullanmalıdır.

Bu sebeple, ben de bir Müslüman olarak onları protesto hakkımı kullanacağım:

Not edeceğim!..

Başkaları ne yapar bilmem, şahsım adına ifade edeyim ki ikamet ettiğim mahalde, yürüdüğüm cadde ve sokaklarda oruçlu halimle bana saygı göstermeyen, hatta sanki alay edercesine açıktan gündüzleri yeme-içme servisi yapan bu işyerlerini özel olarak not edeceğim!..  

Müslüman’a ve İslam’a saygı göstermeyen hatta yerine göre istihza eden bu işyerlerini iyi tanımalıyım ki Ramazan’dan sonra bu lokantalara, pastanelere ve çayhanelere girme gafletine düşmeyeyim!

Aksi halde Ramazan’a inancı ve Müslüman’a saygısı gereği işyerlerini Ramazan ayı boyunca gündüzleri kapatan işyerlerine haksızlık ve saygısızlık edilmiş olur.

Ramazan’da gündüzleri lokanta ve çayhanelerini kapatan işverenleri tebrik ve takdir etmek gerekir…

İşyerlerinin camına “iftar ve sahurda açığız” levhalarını asan lokantaları ve yeme servisi yapmayan pastaneleri de özellikle not edeceğim!

Bu inançlı ve oruçluya saygılı işyerlerini not etmeliyim ki Ramazan’dan sonra yemek yiyebileceğim lokanta ve pastane adreslerini de karıştırmamış olayım!

Bu tavır, inanmayan ve oruç tutmayanları protesto değil İslâm’a ve oruç tutanlara saygı göstermeyenleri protestodur!

***

Müslümanlık sadece oruç tutmak ve namaz kılmaktan, Hacca gitmek ve Zekât vermekten ibaret değildir…

Müslüman sevdiğini Allah için sevmeli… Buğz ettiğine de Allah için buğz etmeli.

Müslüman; 11 ay boyunca inancıyla alay eden, kendisini küçük düşürücü haberler ve yayınlar yapan gazete, radyo ve televizyonları da iyi tanımalı ve yeri geldiğinde protesto etmesini bilmeli…

Müslüman; inancına ve kendisine saygı göstermeyen işyerlerinden alış-veriş yapmanın, onların markalı ürünlerini almanın; onlara maddî destek sağlayıp onları daha da güçlendirerek gelecek günlerde Müslümanlara daha fazla hakaret ve saygısızlık yapmalarına imkân sağladığını bilmelidir.Bu tür firmalara maddi destek vermek; İsrail menşeli malların karşılığında verilen paraların Filistinli-Gazzeli Müslümanlara top ve mermi olarak yağmasına vesile olmak gibi bir şeydir.

Müslüman’ın nasıl tavır koyması gerektiğini sevgili Peygamber (sav) Efendimizin tavsiyelerinden öğreniyoruz:  “Sizden biriniz çirkin bir iş görürse, onu eliyle değiştirsin; eğer buna gücü yetmezse, diliyle uyarsın; buna da gücü yetmezse, kalbiyle nefret etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.”( Müslim, İman, 20.)

Onların bu saygısızlığına en güzel tavır; onlarla alış-veriş bağlarını kesmektir…

Umulur ki onların menfaatine dokunan bu tür protestolar neticesinde gelecek yıllarda belki onlarda Müslüman’a saygılı olmayı öğrenirler!

İnşallah kalben, fikren ve ilmen hazırlanmış olarak Ramazan’a kavuşmak ve Ramazan’dan hakkıyla istifade edebilmek, okuduklarımızı ve dinlediklerimizi anlamak, anladıklarımızla amel etmek temenni ve duasıyla…

“Nice oruç tutanlar vardır ki, kendisine sadece susuzluğu kalır; nice gece namazına kalkanlar da vardır ki, sadece gece uykusuz kalmış olur.” (Hadis-i Şerif)

 

Vesselam…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?