ÖNCE HALK BOŞALTILIYOR SONRA YATIRIM YAPILIYOR

ÖNCE HALK BOŞALTILIYOR SONRA YATIRIM YAPILIYOR

 

Bu yazının konusu da, bir önceki yazının devamı niteliğindedir…

Okuyanlar bilecektir, bundan önce yayınlanan her iki yazının konusu da, Dereli ilçesine yapılan ve yapılması düşünülen projeler ve yatırımlar üzerineydi.

Tekrar iki başlıkla özetleyecek olursak; hangi büyük ve devasa yatırımlar girmişti Dereli mıntıkasını?

Yaylalara yapılmaya çalışılan Turizm yatırımları…

Yörede irili-ufaklı işletmelerin, fabrikaların açılabilmesi için 20 (yirmiye) yakın HES (Hidroelektrik Santralı) kurarak yola çıkmıştık…

Ancak…

Ancak, bu yapılması düşünülen projelerin yaşama geçirilmesi için paramız yetmemiş olacak ki, şimdi bu ‘düşünülen projeler’ yarım kalmasın diye siyanürle altın arama çalışmaları yürütülecek ve çıkarılan altınlar daha sonra artık sarrafa veya ‘altın borsasına’ satılıp değerlendirilerek, yörenin yatırımına harcanacak!

Ancak bunların yapılabilmesi için ‘yazının’ üst başlığında da ifade ettiğim gibi bütün bunların yapılabilmesi için yörede yaşayan insanların boşaltılması veya bir yerlere göç (tehcir) edilmesi gerekiyordu ki, bir önceki yazılarımda da belirttiği gibi 1980 yılından sonra ilçe hızlı bir şekilde boşaltıldıktan sonra bütün bu çalışmalara başlandı… (şalgamın sıkından seyreği iyidir yöntemi uygulandı!)

Önce yavaştan-yavaştan (serbest piyasa ekonomisi gereği) köylülerin bir an önce ‘şehirleşmesi’ için tarımsal çalışmalardan ve hayvan yetiştiriciliğinden uzaklaştırıldı…

Eh, haliyle bunlardan uzaklaşınca ilçesinden ve köyünden de uzaklaşması gerekiyordu ve de öyle yapıldı…

1980 yılında 49 bin olan nüfus farkına varılmadan (bugün itibariyle) 19 bin dolaylarına düşürüldü…

Şimdi Derelinin bütün köyleri bomboş…

Yaylalarda kuzu seslerinin yerini çekirge sesleri aldı…

Eskiden yaylanın çimenlerinde gezerken ‘hayvan pisliğine’ basmamak için ikide-bir gözlerini önüne dikerdin, şimdi çimenlerin üzerinde (ilaçlık niyetine) bir tutam hayvan pisliği bulamazsın…

Çünkü yaylalara götürülecek ne koyun sürüsü kaldı, nede hayvan sürüsü.

Şu an hangi köye giderseniz gidin, köyde beslenen ya iki inek ya vardır, ya yoktur…

Ama ağır-ağır da olsa yörenin kalkınması için ‘Turizm Yatırımları’ yapılıyor ve yapılmak içinde teşvik ediliyor!

Amaç; Büyük Yatırımcıların bir an önce yöreye girerek, yoksul yörenin hızlı bir biçimde kalkınıp, zenginliğe kavuşması!…

Bütün çabamız bunun için…

Bakın HES Projeleri yapılırken bir avuç bozguncu, huzur kaçırıcı, nifakçı kesim HES’lere karşı çıkıyordu ve halkı galeyana getirmek için bir sürü dedikodu yapıyordu: “Yok, bilmem tabiatın dengesi bozulacak!”

“Yok, derelerde canlı namına bir şey kalmayacak!”

“Yok, bilmem yörede içmeye bir damla su kalmayacak, vesaire, vesaire!”

N’oldu?

HES Yapıldıktan sonra sular suyunu çekip gökyüzüne mi uçtu; yooook!

Oldu yerde duruyor!

Derelerde ne balık eksildi, nede kurbağa sesleri!

Dere yatakları daha da ‘yatılır-kalkılır’ hale geldi!

Dereli mıntıkasında ne kadar işsiz-güçsüz varsa iş sahibi oluverdi!

Sözü uzatmayalım; çatlak ses çıkaranların, bozguncuların yaptıkları sadece ve sadece yanlarına kar kaldı! (hatta utandıklarıyla baş-başa kaldılar diye ifade edeceğim ama utanma duygularının olup-olmadığını bilmediğim için bu ifadeyi kullanmayı düşünmedim!)

Her neyse…

Dereli ilçesi, merkeziyle, köyüyle ve yaylalarıyla büyük bir hızla kalkınıyor!

Şimdi de daha büyük bir şirketin ‘yatırımıyla’ yüzleşiyor!

Proje Sahibinin Adı: Koza Altın İşletmeleri A.Ş.

(Bir önceki yazımda nerelerde altın aranacağını yazdığım için üzerinde fazla durmuyor ve ilçeye azda olsa yararları olacağını düşünüyorum!)

Bir kere şirket Dereli ilçesinde (çok yakın bir zamanda) yüksek köylerimiz ve o yörelerde yaklaşık en az 4-5 yıl, en fazla 10-15 yıl (tahminen) ‘Altın Arama’ yapacağı için bir kere yörede kadın, kız, erkek çoluk-çocuk işsiz kalmayıp, payına ne düşerse onu alacak!

Hatta işçi sayısı yetmezse muhtemelen gurbette yaşayıp da, iş bulamayan gençlerin de gelmesi için davetiye çıkarılacak!

He, he aynen öyle olacak!

Siz bakmayın Bergama köylülerinin, Artvin ve Fatsa köylülerinin ortaya dökülüp de cıyak-cıyak bağırıp böğürmelerine!

Neymiş egendim; siyanürle altın aramak insana, çevreye ve çevrede yaşayan canlılara zarar verirmiş!

Neymiş efendim; siyanürle çalışılan yerlerde siyanür havaya karışırmış da, insanlarda solunum zorluğu yaratırmış!

Neymiş efendim; Akut zehirlenmesi olabilirmiş!

Derilerde ‘irritasyon’ ve ağrı yapabilirmiş!

Üst solunum yolu irritasyonu, öksürük, burunda konjesyon, kanama, hipotansiyon, çarpıntı, bulantı, kusma ve siyanür zehirlenmesi olabilirmiş!

Neymiş efendim; bilin kaybına neden olabilirmiş!

Allah-Allah, Allah-Allah ve Supanallah!…

Durup dururken sizlerde güldünüz değil mi?

Neymiş, neymiş; “Bilinç Kaybına” neden olabilirmiş!

Şimdi de ister-istemez beni güldürdünüz!

Yahu var olan şey kaybolur öyle değil mi?

Hadi bir anlamda; “Var olan bilincim az dağıldı, az sonra bir araya gelir” deseniz, bir nebze anlarım da “Kayboldu” derseniz acaba ‘var mıydı-yok muydu’ arasında biraz çelişkiye düşerim dersen inanın yanlış olmaz!

Her neyse, sözü toparlayacak olursak;

Dereli ilçemiz (aynı zamanda benimde ilçemdir) son yıllarda öylesine hızlı ve öylesine büyük bir kalkınma hareketine girişti ki, ilçeye büyük Turizm yatırımı yapmak isteyenler başta olmak üzere, oto yollar, tüneller, bol-bol elektirik üretecek elektrik santralları ve (hangi alanlarda yatırım yapacağını şimdilik en azından bizlerlerde bilmiyoruz) 40’a yakın Katar’lı, Kuveytli zengin işadamları Dereliye gelerek yatıp-kalkacakları konutları bile satın alarak, çok yakın bir zamanda ne yapacaklarsa işlerinin başına geçecekler…

Tıpkı çok yakın bir zamanda ‘Altın Koza İşletmeleri A.Ş.nin işinin başına geçip; “Altına Hücum!” diyeceği gibi!

***

Birde Dereliye ‘sahipsiz’ denilir!

Bakın ne kadar sahibi varmış!

Ve sözlerimi şöyle bitireyim: ben öküzün altında buzağı aramadım. Sakına sakın sizlere bu ‘yazının’ içinde kafanıza göre bir şeyler aramayın!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?