Geçtiğimiz günlerde Giresun Gazeteciler Derneği WhatsApp grubunda Giresun Valiliği Basın Yayın Halkla İlişkiler Müdürü Ömer Tekin, Giresun Muş Kardeşliği Projesi çerçevesinde yapılacak etkinliğe davet eden bir mesaj yayınladı. Katılmak isteyenlerin müracaatlarının beklendiği yazıyordu. Esasında çok bir vakit de kalmamıştı, müracaat için. Cuma gün atılan mesajda etkinliğin Pazar günü başlayacağı yazılıydı. Kaç kişi mesajı fark edip müracaat etti bilmiyorum. Amma ben güzel bir proje olduğunu düşünerek katıldım. Öyle ya Doğu Anadolu’dan kardeşlerimiz gelecekti, biz de iştirak etmeliydik.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından önerilen kardeş şehirler projesi öncelikle Karadeniz illeri ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu şehirleri arasında başlatıldı. Trabzon ile Mardin arasında başlayan kardeşlik projesi bu işin ilki olmuş. Ardından Artvin ile Bitlis, Gümüşhane ve Bingöl şehirlerinin buluşmaları bu işin başındaki isim Ahmet Külekçi’yi memnun etmiş. Dördüncüsü de Giresun ile Muş illeri arasında yapılan bu buluşma olmuş. Herhalde devamı da gelir çünkü Külekçi bu organizasyondan da memnun döndü.
Ben fark ettiğimde ise mesai saati bitmişti. Ömer beyi tanıdığımız için özelden görüşerek “ben de dahil olabilir miyim” dediğimde neden olmasın dedi. 20 Ağustos Pazar günü Giresun’a gelen Muşlulara ve programa ben 21 Ağustos pazartesi günü Giresun Uygulama Otelinde kahvaltı ile katılmış oldum. Kahvaltı sonrası Giresun Valiliğine gidilerek orada Giresun ve Muş halk oyunları ekipleri güzel gösteriler yaptılar. Muşlu bir heyet Vali beye giderek hediyeler verdiler. Ve program resmen başlamış oldu. Görüşmelerimizde ekipte esnafından tüccarına, sivil toplumcusundan devlet görevlisine, öğrencisinden eğitimcisine, ev hanımından sporcusuna kadar toplumun değişik katmalarından 70 kişilik bir ekip ilimize gelerek bizlerle tanışmayı, konuşmayı ve kaynaşmayı arzuladığını fark ettik.
Gösteri sonrası Giresun’dan da katılanlarla iki otobüs dolusu insan Kümbet Yaylası, Koçkaya Yaylası, Alçakbel Yaylası, Kuzalan Şelalesi’nden oluşan güzergâhta güzel bir yolculuk yaptık. Dereli üzerinden yaptığımız yolculukta Emekli Öğretmen Şair Şeref Işık’ın daha ilk karşılaşmada cay ocağında kurduğu ilişki insanımızın birbiri ile konuştuğunda neleri başarabileceğini gösterdi. Otobüste Giresun’dan katılan Yerel Sanatçı Ayşe Karaçam’ın söylediği türkülere Muş’tan katılan Naim Arslan karşılık vererek yolculuğun nasıl geçildiğini fark ettirmediler. Koçkayası Yaylasında bulunan Biruni Tesislerinde içilen birer çay yorgunluğu unutturmaya yetti. Kümbet Yaylası ise gelenleri hayran bırakırken yaylanın beton yığını haline geldiğinde ise hemfikir olundu. Alçakbel’de yenilen köftenin tadına doyulmazken Giresunlu ve Muşlu halk oyunları ekibi birbirinden güzel oyunlar sunarak izleyenleri hayran bıraktılar. Dönüşte uğradığımız Kuzalan Şelalesi bir harikaydı. Şelaleyi izlemek için oluşturulan seyir terası ise dar yolların kenarına çok iyi düşünülmüş. Döndüğümüzde akşam olmuştu. Akşam Giresun Üniversitesinde verilen yemek sonrası yorgun argın otelimize vardık. Akşamın serbest vaktinde gençler sahilde gezinmeye ve çay içmeye giderken bizler bir grup geziyi ve yapılan projeyi değerlendirdik. Beğeniler ve eksiklikler hakkında herkes fikrini söylerken yetkililer de bunları not aldılar.
Ertesi gün planlanan Giresun Kalesi ziyareti ve Giresun Adasına planlanan tur yağmur nedeniyle biraz geç başladı. Giresun kalesine çıkılarak Giresun’un güzellikleri seyredildi. Kalede bulunan Topal Osman Ağa Anıt Mezarı ziyaret edildi. Dönüş ise yürüyerek yapıldı ve Giresun Limanına gelindi. Limanda hazır bekletilen yat ile Giresun adasına gidildi. Giresun adası, Karadeniz’de bulunan tek ada özelliği ile Giresun’a değer katmayı bekliyor. Ancak adada sürdürülen kazı ve diğer çalışmalar yıllardır devam ediyor ve Giresun’a bu haliyle hiçbir katma değer katmıyor. Çalılıklar bile sit alanı olarak değerlendiriliyor ve yapılaşmaya veya başka hiçbir şeye izin verilmiyor. Dönüşte Giresun’un en önemli varlıklarından birine Fiskobirlik’e uğrayarak fındığın nasıl işlendiğini görecektik ama göremedik. Fındığın yeni dönemi başladığından üretim sıfır noktasında idi. Ancak girişte Fiskomar deposunu gördük. Fındık üreticiliğinden market işletmeciliğine nasıl evrildiğimizi de yöneticiler açıklar artık. Program yapılacak halk oyunları gösterisi ve voleybol dostluk maçı ile devam edecekti ama benim dönmem gerekiyordu. Üzülerek de olsa Muşlu hemşerilerimizle vedalaştık. İnşallah bu yeni bir dostluğun başlangıcı olur.
Esasında hiç de Muşlulara yabancı değildik. 12 Eylül öncesi en iyi arkadaşlarımdan biri Muşlu idi. Serhat Kalsın kardeşim ve ben daha lise talebesi iken Milli Türk Talebe Birliği buluşmuş orada beraber hizmet etme fırsatı bulmuştuk. Halen arkadaşlığımız devam ediyor. Serhat kardeşimin babasının vefatı dolayısı ile gittiğim Muş Vakfı da İstanbul’un orta yerinde Vefa’da bir iyilik abidesi gibi başı dik hizmetine devam ediyor. Bir başka Muşlu arkadaşımız ise Muş Dernekler Federasyonu Başkanı Dr. Şerafettin Ekici oldu. Kendisi ile tanışmamız MÜSİAD’da olmuştu. Sonraları diğer yerlerde de irtibatlarımız devam etti. Yakınlarda kurduğu Muş Dernekler Federasyonu ile hemşeri dernekçiliğine de el atmış oldu.