Umre için kutsal topraklardayız. Renkleri ve dilleri farklı fakat gayeleri tek binlerce hatta milyonlarca müslümanın Kabe etraında pervane olduğu kutlu şehirdeyiz. Evet burası Mekke.Kurâni ifade ile “BEKKE” (Al-i İmran 96)
Hac ve Umre için niyetlenmişseniz öyle paldır küldür bu şehre giremezsiniz. Babamız İbrahim’in seneler ötesinden yaptığı çağrıya (Hac 22/27) kulak vererek önce üniformanızı /ihramınızı kuşanacaksınız. Ve TELBİYE ile yollara koyulacaksınız.Buyur Ya Rabbi davetini/çağrını duydum ve şimdi sana geliyorum diyeceksin.Mikat denen gümrük kapısından girerek kaydını yaptırıp bu belde-i tayyibeye giriş yapacaksın.
Ve Kabe… Babamız İbrahim’in oğlu İsmail ile inşaa ettikleri(Bakara 2/127) yeryüzünün ilk mabedindeyiz. Günde 5 defa kendisine yöneldiğimiz Kabe tam karşımızda. Şimdi TAVAF zamanı. Şimdi pervane olma zamanı. Allah’ın Beyti ile nazargah-ı ilahi olan kalb karşı karşıyadır artık.Arada kimse yoktur artık. Burası DUA ve ZİKİR mekanıdır. Burada malayani şeylerle meşgul olunmaz.Olunmamalı.Lakin görüyoruz ki gereksiz konuşmalar, telefonla konuşmalar, özçekim yapmalar, canlı yayın yapmalar… Bunlar huzuru ve huşuyu bozuyor.Yüksek sesle toplu dualar da huşunuzu bozuyor metafta.Halbuki orası huşu ile sükunetle Rabbe iltica ederek onun rahmet kapısını çalma yeridir.
Hele şu Hacer-i Esved’i öpme meselesi… Kafilelerimizde o kadar uyarıyoruz nasıl bir yol takip edilmesi gerektiğini, ancak fayda etmiyor. Kadın Hacer-i Esvedi öpmek için Kabe’nin dibinde günah işliyor.Başı bağrı açılıyor. Sevap yerine günah yüklenerek oradan ayrılıyor. Tam bir şuursuzluk hali yani.
Farzdan sonra umumiyetle cenaze namazları olur Harem’de. Kardeşlerimiz bu namazı kılıp faziletini kapacağı yerde sünnet namazına duruyor.Mübarek kardeşim önce şu farz-ı kifaye namazı bir kıl sonra sünnetleri kılarsın onun vakti hemen çıkmıyorya. Şuursuzluk dedikya. Bakınız hususiyle bizim memleketten giden kardeşlerimiz tesbihatları bile yapmıyor Haremde.Neden? Hocam onlar tesbihatı yapmıyor diye cevap alıyoruz. O zaman sen yap tesbihatı engel mi var diyoruz. Ama alışmamışki.Türkiye’de tesbihatın cemaatle yapılması uygulamasına alışmış.Halbuki namazlardan sonra tesbihat sünnettir ve münferid yapılır. Cemaat halinde tesbihat dinin aslından değildir zaten.
Tavaftan sonra Sa’y için Safa tepesine geçiyoruz.Burası Allah’ın nişanelerindendir.(Bakara 2/158)Burada zaman tünelinden binlerce sene geriye giderek Hacer oluyoruz. Kuş uçmaz kervan geçmez, ot bitmez ekin bitmez(İbrahim 14/37) çölün ortasındaki Hacer oluyoruz.Onun Safa ve Merve tepeleri arasında yalınayak kızgın kumlar üzerinde İsmail’i için su arayışını hatırlıyoruz. Böylece ondan şefkati, merhameti, sabrı ve tevekkülü öğreniyoruz
Sa’yimizi bitirip ihramdan çıkacağız ancak yapmamız gereken bir vazife daha vardır: TRAŞ . Traşla ibadetin ne alakası var diye sormalısınız? Hac ve Umrenin bir semboller bütünü olduğunu bilmelisiniz bir defa.Bu sembollerin manalarını kavramazsanız bu ibadetten tat alamazsınz. Traş da öyle. Tavafta bu Beytin Rabbine olan bağlılığını onun evi etrafında pervane olarak gösterdin.Şimdi sıra geldi finale. Onu da traşla göstereceksin. Traş olarak şunu demiş oluyorsun: “Ya Rabbi senin yolunda canımdan bir parçayı feda ediyorum Gerektiğinde canımı vermeye hazırım”. Gördünüz mü? Demek traş salt kıl kesme değilmiş. Hac ve Umrede traş olurken Allah ile canını vereceğine dair sözleşme imzalıyorsun
Mekke Kur’an’ın da iniş üssüdür.Bastığınız topraklar vahye şahit topraklardır. Rasulullah’ın izleri vardır buaralarda. Burası vahiyle birlikte Ümmü’l-Kura olan şehirdir.İşte vahiy indiği yeri böyle değerli kılıyor. Düşünsene Kur’an’ın yüreğine indiğini.
Bu şehre dünyanın dört bir tarafından insan geliyor.Elbette bir takım olumsuzluklar olacaktır.Lakin buarada kardeşliğin en güzel misallerini görüyor ve yaşıyorsunuz.Dilini anlamasan da lisan-ı hal ile gayet güzel iletişim kurabiliyorsun kardeşinle. Metafta namazı bekliyorsunuz birisi hurma ikram eder diğeri kahve bir diğeri peçete uzatır sana.Kur’an’ın, müminler kardeştir fermanını canlı canlı yaşıyorsunuz burada.
27.10.2019/28 Safer 1441- Mekke