Giresun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Kaya, Gündem Gazetesi’nin özel sorularını yanıtladı.
ÖZEL RÖPORTAJ VE FOTO:
HİLAL MUTLU KARAİBRAHİM
Giresun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Kaya, Gündem Gazetesi’nden Muhabir Hilal Mutlu Karaibrahim’in sorularını yanıtladı.
Konuşmalarına kendisini takdim ederek başlayan Prof Dr.Kaya, işletme bölümüyle ilgili aldığı eğitimin, eğitim hayatındaki önemine işaret etti. Antropoloji çalışmasıyla ilgilendiğini belirten Kaya şunları kaydetti:
“Turizm üzerine okudum Hacettepe Üniversitesi’nde eğitim aldım. O zamanlar Türkiye’de turizm Hacettepe’den başka bir yerde yoktu. İlk yeniydi diye orayı tercih etmiştim. Ve ben öğretmen kökenliyim. Şanlıurfa ve Rize bölgelerinde öğretmenlik yaptım.Bundan sonra üniversiteye geldim.Turizmi de iyice çalıştım,belirli zaman sonra baktım ki turizm ilginç geldi bana.Sonradan bilim olmadığını kavrayınca onu bıraktım ve işletmeye döndüm.Turizmde gerçi işletme ama işletmeden çıkış bulurum diye düşündüm.İşletmede de daha çok pazarlama bölümünü okudum.Ama turizm alanında hangi çalışmayı yaptıysam benim en çok ilgimi çeken mutfaktı.
PROF.DR.BAYRAM KAYA:4 TANE ŞAPKAM VAR!
Kimse tercih etmezken ben gittim bu branşı seçtim. Onun için iyi yemek yaparım. İşletmeye de dönüşte sonradan fark ettim bunu ki;işletmenin hep iyi tarafı ile uğraşıyorum.Mesela turizm çalışırken de baktım hep ben tanıtma vs bölümleriyle uğraşıyorum.Baktım ki işletme de bana göte uygun bir yön değil,bu kez döndüm iletişime yöneldim.İletişime geçtikten sonra kendimi daha rahat hissettim.Çünkü iletişim her şeyle kesişiyor,kesişmediği alan yok.Dolayısıyla beni rahatlattı.Onun üzerine şimdi geldiğim nokta tabi iletişiminde sadece bir araçla değil(ki onu da okuyoruz ama),benim ki daha çok iletişimin içinin doldurulması yönündeydi.
Yani konten dediğimiz kısım.Anlam üzerine yoğunlaşıyorum ve anlama geçince de ister istemez kültürden bağımsız değilim.Kültür çalışması işin içine girdi ve antropoloji, etimoloji, edebiyat vs.. gibi çalışmalarla çeşitlendi.Program yapımcıları,sinema gibi dolayısıyla en son geldiğim nokta şu anda antropoloji çalışıyorum.Yani 4 tane şapkam var .”ifadelerini kullandı.
GRÜ’DE GÖREV ALDIĞINDAN BU YANA ARTILARI EKSİLERİ DEĞERLENDİRDİ
45 yıllık akademik hayatının olduğunu söyleyen Prof. Dr. Bayram Kaya, 2015 yılında Giresun’a geldiğini belirterek şöyle devam etti:
“Buraya geldikten sonra Giresun’un Gümüşhane ile bir fakı olmadığını gördüm. Buraya yerleşmekten de son derece mutluyum.Giresun Üniversitesi’ne geldikten sonra yönetim değişti,bir seçim oldu ve yönetim değişti.Gerçekten çok değerli bir Rektörümüz var.Onunla da gayet iyi anlaşarak ikili ilişkileri sıcak tuttuk.Ben onun destekleri ile Tirebolu ilçemize dekan oldum.O bizlere güvendi ve bizlerde güzel işlere imza attık.Tirebolu ilçemizde önemli çalışmalar başlattık.
Yeniliklere açık olan kıymetli rektörümüzün de destekleriyle Tirebolu İletişim Fakültesi’nde çoğu üniversitede olmayan animasyon stüdyoları açtık. Bugün bütün dünyada da popüler olan bir çalışma bu. Ve ikincisi son sistem mekanik cihazlarla radyo kurduk.Bugün burası TRT’nin neredeyse elinde olmayan bir donanıma sahip nitelikte.Ama daha resmi açılışları yapılmadı.Aynı zamanda gazete çıkarma imkanları,akademik kadroyu yeniledik ama bu iletişim fakültesi için benim alanımda işletme olduğu için şu anda işletme bölümündeyim.
Üniversiteye de baktığım zaman GRÜ, Türkiye’deki üniversitelerden bağımsız değil. Baştan beri eğitim politikasına bakmamız gerekiyor. Onun için de son yıllarda görüyorum ki bu ilerleme örneğin, herkesin bir araştırma yapmasını, herkesin ders vermesini bekleyemeyiz.O yüzden ders verecekler öğretim görevlisi diğer taraftan da bilim yapacak akademik personeller.Böyle bir ayrıma gidilmesi lazım,araştırmacıların ayrı olması lazım.Ha araştırmacılar ders vermez mi,ders yükleri az olur.Ama daha çok bilimsel çalışmaya yoğunlaşırlar.Öğretim görevlileri ise sadece ders verir.
Şimdi görüyoruz, ODTÜ, Boğaziçi, Hacettepe, Ankara Üniversitesi gibi üniversiteler getirilmeye çalışıldı.Ama henüz işlemiyor.İnşallah işleyeceğini umarım.Türkiye’deki üniversitelerin özgür olmadığını düşünüyorum.Üniversitelerin araştırma yapabilmeleri için özgür olması gerekir.Bizim üniversitemizin de Türkiye’deki diğer üniversitelerden ayırmıyorum.Mesela şu anda bakıyorsunuz siyasi olarak kimse görüş açıklamıyor.Üniversitelere araştırmalarıyla görüşlerini açıklamalılar.Biz politikacı değiliz. Şuna da vurgu yapmakta önem var, bir akademisyen öncelikle kendine muhaliftir. Çünkü kendisini rahatsız eden çelişkileri veya söylemek istedikleri vardır. Bu çelişkileri aydınlatmak için de bu merakın peşine düşen insanlardır. İkincisi iktidarların sürekli muhalifidir. Muhalif derken bugünkü iktidarda kim olursa olsun orada da bir derdi vardır.İçinde çelişkileri vardır ve sorulacak soruları vardır.” diye konuştu.
KAYA GENÇLERİN KENDİLERİ İÇİN ÖNEMLİ BİR KAYNAK OLDUĞUNUN ALTINI ÇİZDİ
Kaya ayrıca, “Kültürel faaliyetlerine gençlerin daha etkin olması için neler yapmalıyız? Ya da sizler neler önerirsiniz” şeklindeki sorumuza ise şu yanıtı verdi:
“Gençler bizim için önemlidir. Yaşı geliştikçe daha çok doldurmamız gerekiyor. Bizim kontrolümüzden çıktıktan sonra ülkenin ciddi kaybı olur. Çünkü gençler bizim için önemli bir kaynak.Toplum olarak elbirliği içerisinde bu gençliğe sahip çıkmak lazım gerektiğini düşünüyorum.Bu işin başka çıkarı yok. Çocuğa bütçe ayrılması lazım, özel ilgi verilmesi lazım.Ailelerin en büyük sorunu çocuklarını anlamayarak gençlerin enerjilerini olumlu bir şekilde tüketmeye teşvik etmeleri gerekiyor.Yeni dünyanın gerekleri ile çocuğun ihtiyacını bağdaştırmamız gerekir.Onları düşman etmeden okullar,okulların alt yapısı ile birlikte çözüm bulmalıyız.Çocuklar spor,eğitim,toplumsal politikalarını gözden geçirmeli ve ince bir detayla eğitim vermeli.
Her vurduğumuz damgada benim çocuğumun geleceği ne olacak diye düşünmek lazım. Çocuk tek değil, toplumsaldır. İçine doğduğu çevre ne ise çocuk odur.”