Küresel planlara kurban gitmeyelim!

Küresel planlara kurban gitmeyelim!

Barzani bir süre önce ülkemize geldi. Bağımsız devlet olmamasına rağmen bayrağını göndere çektik!

Hem İstanbul’da hem de Ankara’da…

Sonra Kerkük’te bayrağı göndere çekildi…

Birkaç gün tartıştık ve konu unutuldu. Oysa bu bayrak asma olayı ciddi bir mesajdı.

Irak’ın Kuzeyinde yeni bir devlet kurma adımlarının finaline gelindiğini gösteriyordu!

Nitekim BARZANİ, geçtiğimiz günlerde yaptığı Fransa ziyareti sırasında verdiği röportajda niyetini açık etti.

“Irak’ta bağımsız Kürt devleti kurmanın zamanı geldi…”

Bizim hatalarımız o ‘zamanı’ getirdi mi?

Öyle görünüyor.

BOP, Irak ve Suriye’de yeni haritaları oluşturmak içindir. Bu konuda ABD ile Rusya arasında da bir anlaşma var gibi görülüyor.

Fırat’ın doğusunda ABD, batısında ise Rusya PYD ile işbirliği içinde hareket ediyor.

Bu ne demek?

Suriye’de kantonlara özerklik verilerek Suriye parçalanacak. Irak’ın kuzeyinde Barzani bağımsız devlet kuracak!

Bayrağını İstanbul ve Ankara’da göndere çekmekle, ilk tanıyan ülke de biz olduk…

Şimdi Suriye sınırımızdaki kantonların özerkliklerini de bize tanıtmak için adımlar atılıyor.

Cumhurbaşkanın AKP’ye katılım töreninde söylediği, “El Bab bitti, sırada Münbiç var Rakka var” sözleri, ülke içine yönelik sözlerdir.

Asıl gerçek çok daha farklı!

Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde Rusya’ya günü birlik ziyaret yaptı. Önümüzdeki günlerde de ABD ziyareti var.

Putin ve Trump ile Barzani ve kantonlar konusu da masada olacak.

Rusya’nın ülkemizi IŞİD konusunda BM’ye şikâyet etmesi ve ABD’nin elinde Zarrap dosyası varken masada elimiz hiç de güçlü değildir.

Ve kaygım şudur;

Önceki ABD Dışişleri Bakanı Condalizza Rice’nin söylediği sözü anımsayalım.

“BOP ile Türkiye dâhil 22 İslam ülkesinin sınırlarında değişiklik olacaktır.”

Kuzey Irak ve Suriye sonrası sırada Türkiye’mi var?

Yoksa bu ara sık dile getirilen “beka sorunu” bu mu?

Ülkem adına kaygı duyuyorum.

BOP eş başkanlığı dâhil atılan( attırılan) hatalı adımlar ülkemizi zor bir noktaya doğru sürüklemektedir.

Ve bize başkanlık referandumu oyuncağı verildi oynuyoruz…

2019 da kim aday olsun konusunu tartışıyoruz.

Emperyalizm de sürekli diyet istiyor.

Oyuncakla oynamaktan kafamızı kaldırıp göremiyoruz.

Dikkat!…

Küresel planlara kurban gitmeyelim.

***       ***

Referandum sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan törenle AKP’ye üye oldu. 21 Mayıs günü toplanacak olağanüstü kongre ile de genel başkan olacak.

Böylece hem AKP Genel Başkanı olacak.

Hem de cumhurbaşkanı…

Cumhurbaşkanı seçildiği zaman TBMM’de anayasanın 103. Maddesine göre tarafsızlık yemini etti.

Ama şimdi taraflı oldu.

Aslında zaten taraflı idi. Sadece “fiili durum” resmiyet kazandı!

Ancak şu da bir gerçek; Anayasanın 103. Maddesi ile referandum sonrası devreye giren “partili cumhurbaşkanlığı” maddesi arasında çelişki vardır.

Anayasamızın bir maddesi ‘tarafsızlık yemininden’ bahsediyor. Bir başka maddesi ‘partili cumhurbaşkanlığından’ bahsediyor.

Bu çelişki bakalım nasıl çözülecek.

Bir süre sonra yemin değişecektir. ‘Partili cumhurbaşkanlığı sistemi ile anayasanın 103. Maddesi çelişiyor. 103. Maddeyi değiştirelim’ denilecektir.

O zaman gündeme getirilmek istenen yeni yemin metninin içeriğini de çok tartışacağız!

***       ***

Referandum sonucu ile 2019 yılında başbakanlık sona eriyor. Binali Yıldırım son başbakan olarak tarihe geçecek.

Pek çok kişi Binali Yıldırım Cumhurbaşkanı yardımcısı olur diyor.

Ben öyle düşünmüyorum.

Binali Yıldırım siyasete nerede başladı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İBB Başkanlığı zamanında onun ekibinde yer alarak başladı.

Oradan ekip olarak AKP’ye geçtiler.

İBB Başkanı Kadir Topbaş, gelecek yerel seçimlerde aday olmayacağını açıkladı.

Sanırım nedeni FETÖ konusunda yıpranmasıdır.

Çünkü 15 Temmuz tarihinde kendisi ABD’de idi. Damadı FETÖ suçlaması nedeniyle tutuklandı.

Bu süreç İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın üzerindeki baskıları artırmış olacak ki, “bir daha aday olmayacağım” açıklamasını yaptı.

Bu açıklamasının sonucu olduğunu düşündüğüm bir gelişme daha yaşandı.

Topbaş’ın damadı olan iş adamı Ömer Faruk Kavurmacı sağlık durumu(!)  nedeniyle tahliye edildi. Oysa tahliyeden bir gün önce hakkındaki iddianamede 15 yıl hapsi isteniyordu.

Tahliyesine neden olan sağlık raporu iktidara yakın bir özel hastaneden alınmış.

Hastalığı epilepsi imiş…

Bu rapor ile avukatları tahliye talebinde bulundular ve tahliye oldu. Savcının tahliye talebine itirazı da reddedildi.

Kavurmacı serbest kaldı.

Şimdi sanırım İBB Başkanı Topbaş ile varılan mutabakatı daha net anlayabiliyoruz.

Fakat şu soruyu da sormak gerekiyor.

Cezaevlerinde yatan başka epilepsi hastaları da rapor alıp tahliye talebinde bulunurlarsa ne yapacaksınız?

Adama göre mi tahliye kararı vereceksiniz.

Cezaevindeki tüm epilepsi hastası tutukluların tahliyelerini isteme hakkı doğmuştur.

Ayrıca bu tahliye aklımıza Kuddisi Okkır’ı, Fatih Hilmioğlu’nu da getiriyor. “Kumpas” davalarından tutuklanan bu isimler ciddi rahatsızlıklar yaşadıkları halde, aldıkları raporlar ile yaptıkları tahliye talepleri reddedilmişti.

Her ikisi de cezaevi koşullarında tedavi edilemedikleri için yaşamlarını kaybettiler.

Ancak özel bir hastaneden alınan “epilepsi” raporu tahliye nedeni oldu.

Bu hukukun gücü mü yoksa gücün hukuku mu?

Şimdi damadı serbest kalan Kadir Topbaş, varılan anlaşma gereği bir daha aday olmayacak.

AKP için çok önemli olan İBB için kim aday olacak?

Bir kenara not edin.

Bu isim Binali Yıldırım olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığından vazgeçmesinin karşılığında kendisine İstanbul’un başkanlığı sözü verildi.

Anımsayalım Kadir Topbaş bir süre önce İstanbul için “özel yönetim” istemişti.

‘İstanbul Başkanlığı’ derken de bunu ima ediyorum.

Nasıl olsa partili cumhurbaşkanının eline referandumla böyle bir yetki geçmiştir.

2019 sonrası da o yetkiyi kullanır!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?