DÜŞMANLIKLARI BİR TARAFA BIRAKIN HAYDİ SİZDE BİRBİRİNİZİ KUCAKLAYIN

DÜŞMANLIKLARI BİR TARAFA BIRAKIN HAYDİ SİZDE BİRBİRİNİZİ KUCAKLAYIN

Sevgili dostlarım,
Değerli sayfa arkadaşlarım,
Bugün sizlerle üzerinde uzun-uzun düşünülmesi gereken bir haberi paylaşmak istiyorum…
Mutlaka benim paylaşmak istediğim haberi sizlerde TV haberlerinde dinlemiş ve gazete sayfalarında okumuşsunuzdur ya…
Ancak ben sizlerle paylaşmak istediğim bu haberi sabahlara kadar anlatsam tadına doyamadığım gibi böyle küçük sayfalara sığdırılıp, anlatılacağını da sanmıyorum…
Ve zaman geçirmeden konuya şöyle bir giriş yapmak istiyorum;
Şimdi bütün dünyaya ‘çağrı’ yapmayı bir tarafa bırakıp, sadece bizim insanlarımıza, sohbetimizin ‘üst başlığında’ da dediğim gibi;
“Düşmanlıkları bir tarafa bırakın,
Haydi sizde birbirinizi kucaklayın” desem…
Veya şunları da alt-alta sıralasam;
“Erkek egemenler, yönetsel egemenliklerini kadınlara bıraksalar; inanın yeryüzünde savaş denilen bir şey olmaz.”
Hatta bu iddiamı daha da ileri taşıyarak diyorum ki;
“Çok kısa bir zaman dilimi içerisinde ülkeler arasındaki bütün kırmızı çizgiler ortadan kalkar”
Ve daha da absürt düşünmek istiyorum;
“Bütün farklılıklar bir anda ortadan kalkar ve sanki bütün insanlar bir anadan doğmuş gibi birbiriyle can-ciğer kuzu sarması olurlar!”
Çünkü kadınların yüreği ana yüreğidir…
Çünkü anaların yüreği; savaş dünyasının çok-çok ötesindedir!
Çünkü ana yüreği; ırk, dil, din, inanç ayrıma yapmadan sevgiye muhtaç olanlar kucak açar…
Tıpkı Bulgar anne Zhekov’un, yaşamaya muhtaç olan Türk genci Hakan’a kucaklarını açtığı gibi…
Nasıl mı kucak açtı?
Anlatalım…
Nüfus cüzdanında ‘Bulgar Vatandaşı’ yazan 26 yaşındaki avukat İliya Zhekov, İstanbul’da bir Türk kızı ile nişanlıdır…
Ve 26 yaşındaki Bulgar avukat İliya hastalanır ve tedavi gördüğü beyin tümörü tedavisinden sonuç alamayıp yaşama 2017 Mayıs ayında veda eder…
Acılı Zhekov ailesi, bu acılı gününde ölen oğlunun organlarının bağışlanmasını ister ve ölen İliya’nın kalbi bir başka genç ve 27 yaşındaki -bir çocuk sahibi- Hakan Ok’un kalbiyle değiştirilir…
Yani nüfus cüzdanında “Bulgar Vatandaşı” yazan İliya’nın kalbi o günden sonra, kafa kağıdında ‘TC’ yazan Hakan Ok’un göğüs kafeslerinin altında tıkır-tıkır atmaktadır artık…
Aradan günler ve aylar geçer…
Ancak Bulgar annenin aklı-fikri İstanbul’da oğlunun kalbini nakil ettiği Hakan “acaba yaşamakta mıdır?”
Bulgar anne Boyan Zhekov -bir anlamda- oğlu iliya’nın yaşayıp, yaşamadığını merak etmektedir…
Öyle ya; anne yüreği bu…
Kaybettiği oğlu iliya’nın bedenin yarısı toprak altındaysa, yarısı da toprak-üstünde kalmıştır…
Sözü uzatmayalım…
Bulgar anne Zhekov, Hakan Ok’un yaşayıp-yaşamadığını merak eder ve kalkar Türkiye’ye gelir…
Veeeeeeeeee…
Oğlunun kalbini taşıyan Hakan’ın yaşadığını görünce, kollarını açarak Hakan’a sımsıkı sarılır…
Ve kalp dinleme cihazı olan steteskop’la Hakanın kalbini dinler…
Yani birinci öz oğlu İliya “yaşıyor mu, yaşamıyor mu” diye kontrol eder…
Biraz dinleyip, hasretini giderdikten sonra. bakıyor ki yaşıyor!…
Bu kezde mendilini çantasından çıkararak gözyaşlarını siler…
Ve dudaklarından şu sözler dökülür;
“Oğlumun çok iyi bir kalbi vardı.”
“Onun için oğlumdan Hakan’a sadece iyilik geçmiştir” der…
Şimdi bu güzel davranışın üzerinde uzun-uzun düşünülmesi gerekmiyor mu Allah aşkına?
Eğer dünyanın en büyük ödülü verilecekse; bu kadına verilmesi gerekmez mi Allah aşkına?
Bu insanlık onuruna yakışır davranışlar -azda olsa- rol model alınıp, çoğaltılması gerekmez mi Muhammet- Ali aşkına?
Hı, ne dersiniz?
Bu konuda sizin nedir fikriniz?
(ben bu erdemli davranışı ve insanlar arasındaki farklılıkları daha güzel ve daha şiirsel bir dille anlatan Üstün Dökmen’in dizeleriyle baş-başa bırakıyorum;)
Eğer bir gün,
yüzünün renginden ötürü
çıkarsan mahkemeye,
‘vallahi kalıtımdan oldu’ diye
korkma, ben sana tanıklık ederim.
İnsanların,
yüzlerinin ve gözlerinin rengi
başka başka da olsa,
gözyaşlarının rengi hep aynıdır.
Ne bir kelimede anlaştılar,
ne aynı avuçtan su paylaştılar.
Yalnızca gözyaşında,
bir de kahkahada buluştular.
Yer tanık olsun, gök tanık olsun,
Bütün doğmuşlarla ve doğacaklarla
tanışmak mümkün.
Akıllarda ve yüreklerde göz göze geldik bugün.
Bin yıl önceden bana selam söylediler;
Bin yıl önceki anneler, annemden az mı sevdiler?
———–
Başka bir gün, böylesine güzel bir sohbette buluşmak üzere;
Hoş kalın…
Hoş kalalım…
Ve savaşlardan, düşmanlıklardan uzak ve hep barıştan insan sevgisinden yana olalım…

Sosyal Medyada Paylaşın:
Önceki Yazı
Sonraki Yazı

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?