CUMA’MIZ MÜBAREK OLSUN

CUMA’MIZ MÜBAREK OLSUN

Bugün kendimize bir güzellik yapalım. Gelmişi ve geçmişi sorgulamadan sadece yaşadığımız günü bugünden varsayarak bir film şeridi gibi geçirelim gözlerimizin önünden. İyi veya kötü tüm anıları bir kenara bırakıp; varsa küstüğünüz, gönlünü kırdığınız, ya da sizin gönlünüzü kıranları tek tek arayalım. Varsın; “Enayi” desinler, varsın; “Bak ne yüzle arıyor” desinler. Bırakın desinler. Bir insan kendini bildikten sonra ne derlerse desinler. Kocaman yıllara sığan ömür, gerçekte 3 gün değil mi?

Ne demiş âlimlerden Abdullah Bin Veli Hazretleri:

“Dünya 3 gündür.

Dün, bugün ve yarın.

Dün geçmişte kaldı.”

Ne güzel demiş. Bırakalım geçmişi sorgulamayı.

Yarını göreceğimizin de garantisi yoktur.

Yarının olmadığını bile bile ne planlar yapıyoruz değil mi? Hiç aklımdan çıkmayan bir söz vardır. Bir yerde okumuştum. “Çocuklarınız Tanrının emanetidir.” Gerçek manada aslında hepimiz emanet değil miyiz bu dünyada? Mademki emanetiz; neden bu doyumsuzluk, neden?…

Gün bugündür…

‘Yaşadığın an’ demiş Abdullah Bin Veli…

Ne güzel söz. Ömür dediğimiz bugün ise gerek var mı; kırmaya, dökmeye ve hırsların peşinde sürüklenip kendini unutmaya?

Kul dediğin nedir ki?

Bir damla su değil midir insanın özeti…

Kimi çiğ emmiştir anasından akan sütü; kimi ise hiç emmemiştir yani emememiştir anasından akan sütü… Yetimdir yani sözün özü…

Kimi ise helalindendir yediği her bir ekmek lokması…

Korkmalı mı kuldan?

Yoksa bana ne deyip savurmalı mı kafasındaki soru dolu cümleleri?

Hoyratça söylenen sözleri…

Kırılan kalpleri, yok olan yaşamları…

Bence hayır; korkmamalı…

Hiç bir sözden, biliyorsan kendini…

Kula hesap vermek niye, inanıyorsan kendine…

İnanıyorsan dinine, imanına bilirsin ki;

‘Hayır’ bildiklerin de ‘Şer’,

‘Şer’ bildiklerin de nice ‘Hayır’lar gizlidir…

Öyle bir kul ol ki Rabbine; kul korksun, senin dik duruşundan…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?