BİZİM YÜKÜMÜZ AĞIR

BİZİM YÜKÜMÜZ AĞIR

Bizler, haksızlıkların, yolsuzlukların, işkencelerin, zulümlerin, ahlâksızlığın, arsızlığın, hırsızlığın, kahpeliğin, ihanetin, vefasızlığın ve tüm kötülüklerin olmadığı bir dünya istiyoruz. Bizler adaletin, hukukun, merhametin, güzel ahlakın, insanlık onur ve haysiyetinin, hoş görünün, özgürlüğün, hakiki hürriyetin, hayır ve güzelliklerin hüküm sürdüğü yeni bir dünya istiyoruz. Bizler, Allah Rasulü ve Ashabının “Asr-ı Saadet” te yaşadığı Cennet misali bir hayat istiyoruz.

İstediğimiz dünya hayatının pahalı olduğunu, bir bedel mukabili kazanılacağını da çok iyi biliyoruz. Bizler bir şeyi daha biliyoruz ki, “nimetler külfetlerin karşılığıdır.” Arzuladığımız ve kavuşmak için yıllardır mücadele ettiğimiz bu mutlu ve “toz pembe” yaşantının kolay elde edilemeyeceği bilinen bir hakikat. Kolay olsaydı zaten, bu kadar pahalı olmaz idi.

Bizler meşakkatli, çile dolu, ağır şartlar taşıyan kutsal bir yolculuğa başladık. Bu yolculuk esnasında elbette yalnız yürümek istemiyoruz. İstiyoruz ki, bizim gibi düşünen, bizim gibi yaşayan kardeşlerimizle beraber yürüyelim. Tüm zorluklara göğüs gererek, sabır zırhına bürünerek, çile ve işkenceleri azık ederek yürüyelim. Kınayıcıların kınamasına aldırış etmeyerek, istihza edelerin istihzasına aldırmadan gidelim. Bizim yolumuz uzun, yolculuğumuz çetin…Bizim davamız kutsal, kararımız da kesin.

Bizi yarı yolda bırakacak olanlar bizim ile gelmesin…Mala-mülke- servete, şana-üne-şöhrete kul olanlar bizim ile gelmesin… Makama ve mevkiye değer verenler, nefsini ve şeytanı kılavuz edinenler bizim ile gelmesin…

Allah’a kul olmanın anlamını bilenler bizimle gelsin… Peygamber’i kılavuz, Kur’an-ı rehber bilen bizimle gelsin… Dünya’da ve Ukba’da saadet isteyenler bizimle gelsin… Zulmün ve haksızlığın bulunmadığı, Hakkın ve adaletin hakim olduğu hayat amacımdır diyenler bizimle gelsin…

Menfaate kul olup kardeşini satmayan, yol arkadaşlarını yollarda bırakmayan baba yiğitler gelsin… İhanet sayfasını baştan kapatan, kalleşlik ve kahpelik yapmam diyenler gelsin…

Hayatını nefsanî  ölçülere göre tanzim edenler değil; hayatını Allah’ın hükümlerine göre dizayn edenler gelsin… Tâgûtî  sistemlere gönül verenler değil; Peygamberî  sisteme, Muhammedî hayata aşık olanlar gelsin.

“Suya-sabuna dokunmayan, etliye-sütlüye karışmayan, bana neci-neme lazımcı, her koyun kendi bacağından asılır” zihniyetini şiar edinen, olaylara ve insanlara ilgisiz-alakasız kalanlar değil; insanların dertleriyle dertlenen, kötülüklere müdahil olan, hadiselere Müslüman’ca yaklaşan ve İslâmî çözümler öneren yiğitler gelsin…

Müslüman’ım Elhamdülillah dediği halde, Müslüman’ca yaşamayan, gayr-i ahlâkî tavır ve davranışlarını perdelemek için ” reel politik ve dünya gerçekleri böyle gerektiriyor” gibi saçma ve abes, üç kuruşluk Kıymet-i Harbiye’si  de olmayan mazeretlere sığınanlar  gelmesin; İslâm’ın ve Kur’an-ın gerçeklerini ölçü alanlar, esas kabul edenler gelsin…

Hayatını şekillendirme ve yönlendirme başta olmak üzere, diğer olay ve hadiselerin yorumlanması esnasında “Şeyh’im, Önderim, Liderim, Üstadım ne söyler, ne emir verir” diyenler gelmesin; böyle durumlarda, Kur’an-ın hükümlerini, Rasulüllah’ın emir ve tavsiyelerini ölçü kabul edenler, Edille-i Şer’iyye’ye göre hüküm veren Ehl-i Sünnet ulemasının  görüş ve düşüncelerine değer verenler gelsin…

Bizim davamız büyük, bizim yükümüz ağır. Yolculuğumuz uzun, yolumuz diken dolu. Ayağını dikenden sakınanlar gelmesin;  “davama canım feda”  diyenler gelsin…

“Elhamdülillah Müslüman’ım” deyip de, bu sözü amele dönüştüremeyenler değil;  “İslâm’a teslim olan” ve hayatı İslâm’ca yaşayabilenler gelsin… Allah rızasını, Ahiret hesabını, Mahkeme-i Kübra’yı, Cennet ve Cehennem’i  benimseyenler gelsin, önemseyenler gelsin…

Selâm Hakk’a tabi olanlara….

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?