ASKERDE ORUÇ TUTMAK

ASKERDE ORUÇ TUTMAK

3 Temmuz 1981 gecesi sahur vakti. İçim içime sığmıyor. Yarın önce Trabzon oradan da Erzincan’a yolculuk yapıyorum. Bu gece Ramazanın ilk sahuru.

Sabaha kadar uyumadım. Trabzon’dan Erzincan’a kalkacak saat 7 otobüsüne yetişmek için Eynesil sahilinden geçecek otobüsleri beklemek zorundaydım.

Nihayet daha önce sabahleyin buluşmak üzere randevu verdiğim,Avni Hoca,Selahattin Bey,Ömer Bey ve Halil Hocalarda geldiler.Hep birlikte sabah neşesi ile güle oynaya ver elini Trabzon dedik.

Erzincan otobüsü Hamsi köyde durduğunda Halil Hoca hariç diğerlerinin niyetli olduğunu öğrendim.Halil Hoca o saatte bir tas çorba içti,bir tasta sütlaç yedi.Bu yörenin sütlacı Türkiye’nin meşhurlarından sayılıyormuş.

Öğleden sonra saat 14.00’da Erzincan’dayız. İlk işimiz bir berbere gidip gönüllü olarak saçlarımızı 3 numaraya vurdurmak oldu. Nasıl olsa biraz sonra bizleri koyun gibi çömeltip kırkacaklardı.

Kolay askerlik yapalım. En güzel yeri kapalım diye bize abilik yapacak Görele’li hemşehrimiz levazım albayı Mustafa Bayrak’a uğramayı ihmal etmedik. Bu iş tamam. Albaydan Uçaksavar 3. bataryaya kayıt için söz aldık. İsimlerimizi bıraktık.

Saat 19.00’da Nizamiye kapısından içeri adımımızı atarken bir yüzbaşı: “Mustafa Albayımın askerleri bu tarafa geçsin “dedi,.Gıyabımızda kayıt olmuştuk.Nizamiyede bekleniyorduk.Ancak biz 5 kişilik kontenjan kullanmamıza rağmen;oracıkta peşimize takılan uyanık Giresunlularla birlikte 13 kişiye çıktık.

Tozlu ve sıcak Temmuz akşamı, birazda geç teslim olmamızdan dolayı yemek vaktini geçirdiğimizden; iftarımızı yapacak bir şey bulamadık. Yemekhane koştuk ama yemekler yenmiş, kalanlar çöpe dökülmüştü. Kantinden idare ettik.

Ertesi gün sabahtan bir selam çakıp komutanımız Yüzbaşı Kutlu Beye çıktım. Oruçlu olduğumuzu,akşam aç kaldığımızı ve bu hususta yardımcı olmasını istedim.Bana:”Oruç tutanlar için gerekli kolaylığı göstereceklerini.ancak bir kişinin bataryada oruç tutanların tam listesini çıkarıp kendilerine getirmesi gerektiğini” ifade ettiler.

Bu iş tam da bana göre bir işti.

Ertesi günü sabah içtimasında bataryada oruç tutanların listesini bir çavuşla birlikte çıkarttık. Tam 88 kişiydik. Bu listeyi Kutlu Beye verdik.

Artık hem sahurda, hem de iftar vakti yemeklerimiz geliyordu. Yemek işi halledilmişti. Lakin mevsimin yaz olması, o yılın sıcak olduğu kadar kurak geçmesi, gölgede bile hararetin 44 dereceye çıkması gibi nedenlerle çoğu oruç tutmaktan vazgeçti. Biz 400 kişilik bataryada kala kala 8 kişi kaldık.8 kişi kalmamıza rağmen yetkililer yemekleri kısmadı. Planlanan 88 kişilik isti-kakı Ramazanın son gününe kadar bizlere tahsis ettiler.

Orucunu bir gün dahi bozmayan hemşehrim Ömer Yükse iftar vakitleri etli yemeklerin her birinden az 5 er tabak yemek yiyordu. Biz: “Az ye çatlayacak sın” dedikçe;”Ben köyde yıl on iki ay pancar çorbası yiyorum. Allah askeriyemizden razı olsun” diyordu.

Arkadaşlar aralarda çeşmelere koşuyor gürül gürül suları içerken,başlarını yıkıyordu.Bizler orucumuzu bozmadık.Tabi bizlerde serinlemek gayesi ile başlarımıza buz gibi sulardan döktük.Sadece o kadar.Allah bir kolaylık verdi.Sanki boğazımızda bir çeşme vardı.Bu çeşme 30 gün hiç durmadan boğazımızdan aşağı soğuk su akıtıyordu.En azından biz öyle hissettik. Allah’ın hikmeti. Ne buyurmuşsa o olur.

Arife günü tadat alanında bütün tugay toplandık. Generalin emri varmış.Her bataryadan kura mukabilinde 5 asker bayram iznine çıkarılacakmış.Kura neticesinde biz kışlada kalıyorduk.Fakat bunun adı Ramazan Bayramı idi.Bizim bataryadan da ancak sekiz kişi orucunu tam tutmuştu.İzne çıkmanın bir yolu olmalıydı.

Generali bulamadım.Çoktan Bayram iznine çıkmıştı.Makamında yaveri olarak bir albay oturuyordu.Selam çaktım.Kendimi tanıttım.

“Komutanın ben 30 gün hiç ara vermeden orucumu tuttum.Bayram yapmak benim de hakkım.Sizden bayramı memlekette geçirmek için izin istiyorum.”

Komutan:

“Sen ne diyorsun oğlum.Bu sıcakta bu şartlarda nasıl oruç tutulur.Hem biz bütün kıta komutanlarına askerin oruç tutmasını yasak etmiştik.Madem ki bütün olumsuzluklara rağmen orucunu tuttun.Bu bayram benden yana izinlisin.”

Teşekkür ettim.Selam çaktım çıktım.Tabur yazıcılarından izin kağıdımı alıp,Giresun’a gitmek üzere sivillerimi giyip,Erzincan’a indim.

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?