YARIYIL TATİLİ

YARIYIL TATİLİ

Öğrenci, hatta öğretmenlerin dört gözle beklediği yarıyıl tatili başladı.

Ulus olarak üretimden kaçar ve tatili pek severiz.

Okulların açık olduğu gün sayısı, kapalı olduğu günden daha az olan tek ülkeyiz.

Yılın, ortalama 150 günü okullar açık olmakta.

Dini ve ulusal bayram tatilleri hafta sonuna geldiğinde hep birlikte üzülürüz.

Öğrencilerde, ‘Oh be..Tatile girdik. Okulun sıkıcı havasından kurtulduk..Hiçbir sorumluluğum yok…Süresi çok az ama..’ gibi benzeri düşünceler ilk sırada.

Nedense çocuklara okulu sevdiremedik.

Sadece öğrenciler değil, öğretmenler de aynı sınıflandırmada yerini almakta.

Tatil, görsel ve yazılı medyada ‘öğrencilere müjdeli haber’ olarak sunulmakta.

Önemli olan tatillerin rahatlama, boşuna geçirilen zaman, tamamen serbest olma olarak değerlendirilip, algılanmaması.

Öğrenciler içinl, kendilerini geliştirmek için iyi bir fırsat olarak görülmeli.

Yapılması gereken, günün uygun saatlerini belirli etkinliklere ayırabilmek.

Ders yapma yerine, eksikliklerin tamamlanması amacıyla çalışma yapılmalı.

.           Sadece dinlenme, eğlenme, TV izleme, bilgisayar başında zaman geçirme değil.

‘Günü istenildiği gibi kullanma’ anlamı taşımamalı.

Tatil süresince kitap ve notları açmamak, hedefsiz dolaşmak, saatlerce bilgisayar ve diğer ekranların başında kalmak alabildiğine olumsuz sonuçlara neden olmakta.

Tatili ‘boş zaman’ olarak gören anlayış öğrenciyi dinlenmeden daha çok yorar.

Çocuklar, bu kısa dinlence süresini en verimli olarak nasıl değerlendirmeli?

Öncelikle, günlere göre neler yapılacağına yönelik planlama yapılmalı.

Dinlenme, eğlenme, arkadaşlarıyla geçirilecek zaman ağırlıklı olmalı.

Bilinmelidir ki, aralıklı tekrar unutmayı önlemenin en etkili yoludur.

Zorlanılan konularda, başarılı olan arkadaşlarından destek alınmalı.

Sosyal, kültürel, sportif etkinlikler öğrencilerin dinlenmelerine neden olacaktır.

Yaşamın ve tatillerin olmazsa olmazı, vazgeçilmezi kitap okumak olmalı.

Günün belirli saatlerinde yaş grubuna uygun kitap okumaları sağlanmalı.

Okunacak kitap seçimi çok önemli olup, satıcının önceliğine bırakılmamalı.

Veliler beklentilerinin çok altında olan karnedeki sonuçlara bakıp ‘tüm ihtiyaçlarını karşılıyorum, benden bu kadar, daha ne istiyorsun, otur dersine çalış, sen işe yaramazsın, başaramazsın, senden beklentim de kalmadı..vb.’ yaklaşımlar ileriye yönelik telafisi güç zararlara neden olacak, başarıyı olumsuz yönde etkileyecektir.

Her çocuğun ilgi, yetenek ve becerilerine göre değerlendirilmesi gerekir.

Bu konuda sınıf ve rehber öğretmenlerle sıkı bir işbirliği yapılmalı.

Çocukları yazılı/görsel basın, bazı dergiler ve internetin zararlı içeriklerinin olumsuz etkilerinden korumak için dikkatli olunmalı.

Öncelikle çocukların internet kullanımı sıkı bir şekilde takip edilmeli, bilgisayarlar çocuklara ait özel odalar yerine evin ortak yaşam alanlarına taşınmalı.

Çocukların internet kullanma süreleri ve oynadıkları oyunlar mutlaka denetlenmeli, sınırlı bir kullanım sağlanmalı, her siteye girilmesi önlenmeli.

Bazı vakıf, tarikat, cemaat ve derneklerin tatili fırsat görerek düzenledikleri etkinlikleri araştırmadan, sorgulamadan çocuklar göndermemeli, onlara karşı korunmalı.

Üzücü olanı,‘..9 yaşındaki kız çocukları evlenebilir, anne olabilir..’ anlamındaki düşüncesini web sitesinde paylaşan diyanette dahil olmak üzere.

Eğitim bilimcilerinin “karnedeki notlar sadece çocuğun değil, aynı zamanda ailenin de notları olup, çocuklarının notlarını  kendi puanları olarak da görüp değerlendirmeleri daha doğru olacaktır” sözünün ana düşüncesinin çok iyi anlaşılması gerekmekte.

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?