The Economist: Derin odakların, karanlık yapıların sözcüsü. Her yıl, bir sonraki yıla ilişkin öngörülerde bulunan, dünyanın nasıl şekilleneceğine ilişkin açık veya örtülü mesajlar vermeyi adet edinen bu medya organının, 2017 yılına ilişkin yayınlamış olduğu “The World 2017” başlıklı dergi kapağı yine oldukça manidar. Şimdi dergi kapağında yer alan; The Tower, Judgement, Wheel of Fortune The World, The Hermit, başlıklarını taşıyan resimleri inceleyelim ve kendimizce birtakım çözümlemelerde bulunalım.
The Tower
Resme bakıldığında, üzerinde siyah bir duman bulutu ile bir şimşeğin çakmakta olduğu bir kale görüyoruz. Kalenin yarılmış olduğu üst kısma bakıldığında ise “W” harfinin yazılı olduğu rahatlıkla fark ediliyor. Kalenin sağ tarafında “Çin bayrağı” taşıyan bir ordu, sol tarafında ise “Haç” taşıyan bir ordu bulunuyor. Hemen anımsıyor olmanız lazım. Neyi mi? Açıkça dünyanın iki kutba ayrılması resmedilmiş. Bir tarafta Tanrılılar, diğer tarafta Tanrısızlar. Tanrılıların kutbunda Hıristiyan, Musevi ve Müslüman bulunacağı ve Tanrısızlar kutbunda ise Çin ve Hindistan’ın bulunacağı yorumu, Müslümanları Sünni ve Şii diye ayırıp nifak tohumu ekip savaştırıp güçleri zayıfladıktan sonra kalanına bu davada ileri uç askerlik yaptıracaklar ve bu savaşta Hıristiyanlar ve Museviler egemenliklerini kurup İslam’ı da böylelikle eritmek isteyeceklerdir. Dünyanın bu minval üzerine şekilleneceği konusunda mesaj içerdiğini söyleyebiliriz.
The Judgement
Amerikan seçimlerinin öncesi ve sonrasında, Amerika ve Dünya genelinde yaşanan gelişmelere baktığımızda, Globalistlerin dünyayı getirmiş olduğu vaziyetten rahatsız olduğunu iddia eden ve bunu kendileri açısından tehlikeli bulan “ulusal devlet” yanlılarının bir mücadele içerisinde olduğunu gördük, görmeye de devam edeceğiz. Kanaatim, ulusal devlet olma içgüdüsü ile hareket eden devletlerin kendilerini konsolide etme konusunda mücadele içerisinde olacağı yönündedir. Tekrar resme dönecek olursak, Globalistlerin devleti olan İngiltere veya “Kraliçe”nin, Trump’ın arkasında olan yapılarca kontrol altına alınacağını veya “Kraliçe” tarafından temsil edilen yapının elinde bulunan güç ve imkânların el değiştireceği şeklinde bir mesajın verilmeye çalışıldığını düşünüyorum. Zira Trump’ın elinde bir “Taç” ve “Asa” bulunuyor. En azından Globalistlerin karşısında konumlanan yapının böyle bir mücadele içerisinde olacağını söyleyebiliriz.
Wheel of Fortune
Avrupa’da şans kime gülecek sizce? İlgili resme baktığımızda, Almanya, Hollanda ve Fransa bayraklarını görüyoruz. Çarktaki figürler, alt tarafta yer alan seçim sandıkları şüphesiz birtakım mesajlar içeriyor. Kırmızılı kadın muhtemelen Angela Merkel, diğer kadın Jean-Marie Lepen, alt taraftaki adam da Geert Wilders. Önümüzdeki süreçte her üç ülkede de seçimlerin yapılması söz konusu. Özellikle Fransa ve Hollanda’da aşırı sağ-milliyetçi eğilimli partilerin güç kazanmış olduğu gözüküyor. Anlaşılan o ki, bu ülkelerde yapılacak seçimlerden yukarıda bahsettiğim figürlerin güçlü ve etkili çıkması sağlanmaya çalışılacak. Özellikle Hollanda’da yapılacak seçimler Avrupa Birliği’nin geleceği için önem arz ediyor, zira bu ülkede de, İngiltere gibi Avrupa Birliği’nden çıkılması gerektiğini düşünenlerin sayısı her geçen gün artıyor. Avrupa’da liderlik ve gücün Almanya’da olması için strateji geliştireceklerini tahmin etmek hiç te zor değil. Ama ne olursa olsun AB diye birliğin, artık yeni bir dünya düzeninde yerinin olmadığı konusunda çokça emare görüyoruz.
The Hermit
Hermit, sözlük anlamı itibariyle “inzivaya çekilmiş kimse”, “yalnız yaşayan kimse”, “keşiş” anlamlarına geliyor. Resme baktığımızda, ellerinde birtakım pankartlar taşıyan topluluğun bulunduğunu ve pankartlardaki “stop” ve “çarpı” işaretlerinden de bir şeyleri protesto ettiklerini kolaylıkla anlayabiliriz. Bu kalabalığın yanındaki tepede ise elinde bir fener ve asa olduğu halde bir şahıs duruyor. Tepenin hemen altında ise üst tarafından çatlamış bir dünya resmi bulunuyor. Buradan hangi dinden ve inançtan olursa olsun insanların, dünya genelinde yaşanan istikrarsızlıklardan, savaşlardan, yapay felaketlerden, huzursuzlardan kaynaklanan sebeplerle bir “kurtarıcı” beklentisi içerisine girecekleri şeklinde bir mesaj verildiği anlamını çıkarıyorum. Yani bu şer cephe, dünyayı öyle bir hale getirmeyi arzu ediyor ki insanlar, mevcut duruma karşı isyan ederek bir kurtarıcı beklentisi içerisine girsinler. Bu şu manaya geliyor. Önümüzdeki yıllarda bolca Mesih veya mehdi figürü göreceğiz. Mehdi ve Mesih enflasyonu yaşanabilir dünyada tabiri caizse. Yahut bu şer cephe, oluşturdukları kendi Mesih veya mehdilerine insanları topluca yöneltme konusunda bir strateji izlemeyi de arzu ediyor olabilirler. Çünkü böyle bir stratejiye uygun inanç sistemleri var dünyada. Amerikan Evanjelistlerin, Hristiyan Siyonistlerin, Kabalacıların, Ortadoğu’da ve özellikle İran’da etkin olan ve böyle bir anlayışa yakın inanç sistemine sahip Hüccetiye mensuplarının bir kurtarıcı beklentisi içerisinde olduğu zaten bilinen bir gerçektir. Öte yandan bu inanç siteminde “tanrıyı bir kurtarıcı göndermeye zorlamak” veya “göndereceği kurtarıcının gelişini çabuklaştırmak” amacıyla dünyada kaos oluşturmak şeklinde açıklayabileceğimiz bir amaç bulunmaktadır.
O halde ne yapacağız? Uyanık olacağız. Bizi Allah’a değil, kendine çağıran din adamlarından(!), hacılık kimliğini kullananlardan(!), hocalardan(!) uzak duracağız. Şüphesiz, biz gerçek nizam sahibinin kim olduğunu biliyor ve buna tam anlamı ile iman ediyoruz. Tuzak kuranların en hayırlısının kim olduğunu da biliyor ve buna yine tam manası ile iman ediyoruz. Ancak çalışmadan, çabalamadan, Rabbimizin oluşturduğu düzenin kuralları çerçevesinde üzerimize düşen yükümlülükleri yerine getirmeksizin ilahi yardım beklentisi içerisinde bulunmanın bir fayda sağlamayacağını da bilmemiz gerekiyor.