SUYUNU TEMİZ İÇMEK İSİTİYORSAN DOĞANIN KİRLENMESİNE KARŞI ÇIK

SUYUNU TEMİZ İÇMEK İSİTİYORSAN DOĞANIN KİRLENMESİNE KARŞI ÇIK

 

Giresun’un bütün yaylaları birbirinden farklı, birbirinden güzel…

Her yaylanın kendine özgü özellikleri ve güzellikleri var…

Bütün yaylaların birbirinden farklı özellikleri var olmasına var ama ortak yanları da var…

Örneğin bütün yaylalarımızın suları buz gibidir…

Bütün derelerinde benekli alabalıklar vardır…

Her yaylanın bir pınarı, her pınarında mutlaka bir öyküsü vardır…

“Her pınarın bir öyküsü var” deyince şu araya bir türkü sözü sıkıştıralım bari;

“Oooooooyyy!

 Yaylanın soğuk suyu da,

 Deldi bağrımı deldi.

Üç günlük gelin iken de,

Bana selamı geldi.”

Evet, bu güzel türkümüzün sözlerini anımsatmak benden, makamıyla nara atıp söylemek sizden!

Giresun ilinin bütün ilçelerinin içme suyunun kaynağı yaylalardır…

Giresun il merkezi ve eksenini dolduran yerleşkeler başta olmak üzere, Dereli, Bulancak, Piraziz ilçelerinin temiz su kaynaklarını besleyen yaylalarımızın başında Kümbet, Kulakkaya ve Bektaş yaylaları ve Karagöl dağlarından beslenip küçücük dereler ve akarsular olarak denize doğru yol alırlar.

Bunların belli başlıları Pazar Suyu deresi…

Batlama Deresi.

Ve debisi en yüksek olanı da Aksu deresidir…

‘Aksu Deresi’ deyince yine ister-istemez bir türkü geldi aklıma;

Aksu derler adına

              Soğuktur inadına

              İçenler erer imiş

              Hemencecik muradına”

Gerçektende bu türkünün sözlerine uygun halk arasında inanılmış ritüel değerleri ve öyküleri vardır.

Şimdi kısaca onu paylaşmak isterim.

Yararlandığım kaynak, Giresun Halk Evlerinin 1934-Mart ayı sayısında (Fahri) imzalı AKSU başlığı altında yazılıp anlatılıyor: (kısaltıp özet olarak sizinle paylaşmak istiyorum)

“…(Aksu) Giresun’un şarkında ve kasabaya üç kilometre mesafede denize dökülen bir ırmağın adıdır. Bu ırmağın başı, pek eski devirlerde (Paryaders) namile anılan ve (Çoruh) dan (Canik havalisine kadar uzanan Anadolu Şimal silsilesinin Giresun mıntıkasındaki (Karagöl) yaylasındandır.

(Sözcükleri noktasına virgülüne ve yazım şeklini bozmadan veriyorum)

Dedikten sonra (aradaki uzun tanımlamaları atlayıp, Aksu deresinin temiz suyunun öyküsüne geçiyorum;)

“…Aksu efsanevi menkıbelere malik bir ırmaktır. Buna ait efsaneler halk arasında asırlardan beri sihirkar bir tesir ile hala yaşamaktadır.

Güya mayısın yirminci -rumi hesapla yedinci- günü ırmağın denizle birleştiği yerde suya girip yıkanan bekar kızlar ve dul kadınlar tez koca bulurlar, çocuk doğurmayanlar gebe kalırlar, kocalarıyla sevişemeyenler sevişirler, hastalar şifayap olurlar, hulasa niyetle bu suda yıkananlar murada ererlermiş!. Bunun için Aksu ırmağının denize döküldüğü yerin garbinde her sene mayısın yedinci günü (Mayıs Yedisi) denilen bir panayır kurulur. Giresun kasabası ile köylerden ve civar memleketlerden bu panayıra onbinlerce halk gelir. Hararetli alışveriş olur. Burada toplananlar arasında genç kızlar ve genç kadınlar ekseriyet alırlar. Aile reisi ve etrafından veyahut komşudan başlarındaki erkeklerle beraber köylerden hem de geceleyin hareket eden bu kızlar ve kadınlar, sabahleyin erkenden panayır yerinde bulunurlar. Saf ve nezih türlü emellerle yıkanırlar. Sonrada hava müsait olursa  motorlar ve kayıklarla karşıdaki (Arityas) Giresun Adasını üç defa dolaşırlar. Artık arzularının az zaman içinde husul bulacağına mutmain olarak evlerine dönerler.”

Yazar kızların ve kadınların yıkanma öyküsünü de şöyle anlatır;

(Aksu’da) Mayıs yedisinde yıkanmanın da usulü, merasimi vardır: ırmağın munsabında derin olmayan kumlu bir yere girilir. Yıkananın gerideki erkekler tarafından görülmemesi için kara tarafına (Peştamal) gerilir. Yıkanacak kızın veya kadının başına (Susak) üzerinden (Keşkül) tarzında açılmış olduğu için Giresun da (Keşkül) de denilen saplı, sert kabuklu ve içi boş bir nevi kabakla (yedi çift bir tek) yani 15 defa su dökülerek (susak, keşkül, kabak) ırmağın ceryanına terk olunur, arkasında da ırmağa yedi çift bir tek taş atılır.”

Bu kadar uzun bir anlatımdan sonra sözü nereye bağlamak istiyorum?

Sözü şuraya bağlamak istiyorum.

Ta, çıkışını Karagöl yaylalarından alan ve etrafındaki temiz su kaynaklarını toplaya-toplaya Giresun Adasının karşısına kadar gelen ırmağın suyunu yörede yaşayan halk temiz olduğunu, ak- pak olduğunu ve bu yüzdende kutsal bir inanç taşıdığına inanıp -dileklerinin gerçekleşmesi- için suyunda yıkanıp arzularını gerçekleştirmenin yolunu arıyorsa, demek ki,  Aksu deresinin bir tılsımı ve gizli bir hikmeti var!…

Ya şimdi?

Yani son 25-30 yıldır aynı temizliğini, berraklığını, aklığını-paklığını ve kutsallığını hala koruyor mu acaba?

Ben sanmıyorum…

Önce yol boyu yapılan evler, dizi-dizi dükkanların lağım suları, mutfak atıklar, deterjanları, derelere atılan gübre çuvalları ve naylon parçaları kirletti  köpük-köpük akan güzelim Aksu deresini…

Şimdi de suyun kaynaklarının doğduğu köylerde ve yaylalarda siyanürlü altın adama projesi ile doğanın altını üstüne getirerek suyun gözesini kirletmek isteyenler karşı-karşıyayız…

Yani değeri ‘altınla ölçülmeyecek’ sularımızı kirletmeye aday Altın Avcıları ile didişip duruyoruz bu aralar!

Bizler doğamızın güzelliğinin bozulmaması ve sularımızın kirlenmemesi için direniyoruz, karşımızdaki ‘Altın Avcıları’ şahsi çıkarları için binlerce, yüzbinlerce insanın geleceği ve yaşamıyla oynamak istiyorlar adeta…

***

Şimdi bütün bu olaylar çırılçıplak önümüzde dururken ve suyumuzun gözesini kirletmek isteyenlere karşımızda aleni bir şekilde görünürken, bizlere topyekun ‘yönetenler’ en önde olmak koşuluyla direnmek düşüyor…

Buyurun, tehlike kapıya gelmeden hep birlikte düşünelim…

Ve hep birlikte yan-ayana durup, hep birlikte direnelim…

ve köylerimizin, yaylalarımızın doğal güzelliklerinin bozulmasını istemiyor ve sularımızı kuşkusuz ve ağız tadında içmek istiyorsak, hep birlikte karşı çıkıp, hep birlikte direnelim…

Üstüne üstlük, direnenlerle-direnmek istemeyenleri de bir köşeye not edip tarihe havale edelim…

Ve hep birlikte haykıralım; DOĞAMA DOKUNMA!

BEN SENİN BENCİL ÇIKARINA DEĞİL DOĞAMA BAKARIM!

DOĞAMA KİM ZARAR VERİRSE DİMDİK KARŞISINA ÇIKARIM!

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?