SEVSEK DE SEVMESEK DE O BİR MARKA..

SEVSEK DE SEVMESEK DE O BİR MARKA..

AKP’ye yakınlığı ile tanınan TV NET’te canlı yayına çıkan Attar’ın, programda yaptığı üst düzey yorumlar Türkiye’yi kendine hayran bıraktı..Attar ,AKP Giresun kadrolarıyla anlaşamayabilir..Yeniden rektörde yapılmayabilir..Fakat herkes şunu görüyor ki sayın Attar,dünya çapında bir bilim insanı..Hem de Türk ve Müslüman kadınlar için bir idol..Böyle bir ismi göndermek siyasi bir tercihtir..Ancak kendisini aşağılamak,yıpratmak için kampanyalar organize etmek,İslam kültürünün özünde yok..Azeri bir bayan bu şehre medenice gelmişse,medenice gönderebilmek de bu şehrin kültürel olgunluğuna artı puan katacaktır..Liseyi zar zor bitirmiş ,sevgilisine mesaj atamayan  bazı insanların,Attar gibi bir dünya markasına dil uzatmaları,1000 yıllık Türk tarihine saygısızlıktır..Seçim medenice yapılır ve sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan,sıfır oy alanı dahi Rektör atayabilir..O yüzden her şeyde seviye önemlidir..Rektörlük seçim sürecini ayaklara düşürmemek lazım..

NELER ANLATTI?

Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aygün ATTAR, önceki akşam TV NET’te Serdar TUNCER’in hazırlayıp sunduğu “Başka Şeyler”programına canlı yayın konuğu oldu.

Türkiye-Irak ilişkileri, Musul-Kerkük ‘ün konuşulduğu programda;  Musul-Kerkük’ün tarihsel sürecinde Türk varlığı, Türkiye için önemi, Türkiye’nin Musul-Kerkük için önemi ve nasıl kaybedildiği konuları masaya yatırılarak, bölgede bugün yaşananların ne anlama geldiği ve bundan sonraki süreçte neler yapılması gerektiği konuşuldu.

Serdar TUNCER’in soruları ekseninde; tüm bu soruları ve çok daha fazlasını cevaplayan,  Rektör Prof. Dr. Aygün ATTAR ve Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Buğra EKİNCİ’nin çok önemli açıklamalarıyla yaklaşık iki buçuk saat süren program ilgi ve merakla izlendi.

Programda konuşan Attar“Öncelikle Serdar Bey’e bizleri konuk ettiği için teşekkür etmek, bizleri izleyen tüm izleyicilerimize ve yaşadığımız süreçte; Türkiye’den, bizden beklentileri çok fazla olan tüm Türk Dünyasını ve coğrafyasını saygıyla selamlamak istiyorum. İnşallah bir gün Türkiye’nin; tüm Türk Dünyasının ve tüm dış Türklerle ilgili meselelerin ve davaların temsilcisi olmasını temenni ediyor ve sözlerime Sayın Cumhurbaşkanımızın bugünlerde yaptığı ve çok önemsediğim bir açıklamasıyla başlamak istiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız; Türkiye olarak, 300 milyonu aşkın Türk Dünyasını düşünerek hareket etmeliyiz demişti.

Ben, Azerbaycan’da doğmuş, Rus Eğitim sistemiyle yetişmiş ve akademik-bilimsel kimliğim nedeniyle Türk-İslam coğrafyasında ve dünyada birçok ülkeyi görmüş biri olarak da şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum ki; bu coğrafyalarda yaşayanların gözlerinde bu beklentiyi ve özlemi görebiliyorum. Türk Dünyasının genelinde bu his vardır. Daha Fas’tan yeni geldim. Geçtiğimiz hafta Cenevre’de UNESCO’nun “Toplumsal Cinsiyet ve Medya Küresel İttifakı Toplantısına” katılan yüzden fazla ülke temsilcisi arasında bulunan Türk-İslam Devletlerinin bakış açısında da bunu gördüm. İçinde bulunduğumuz süreçte Türkiye, Türk Dünyası açısından önemli bir konuma gelmiştir.

Özellikle Rusya-Türkiye krizi; başta Azerbaycan olmak üzere, Türkiye-Azerbaycan ve diğer Türk Dünyası devletleri arasındaki ilişkileri yakınlaştırmıştır. Asıl olması gereken buydu. Son dönemde yaşanan gelişmeler buna vesile olmuştur. Güçlü olabilmemiz için Türk Dünyası devletleriyle gönül ilişkilerimizi bundan sonra daha iyi tesis etmeli, gönül birliği yapmalıyız. Nereye ait olduğunuzu hissetmeniz önemlidir. Tarihi, kültürü, coğrafi yönden aidiyet duygusunu hissetmek gerek. Suriye-Irak, Musul ve Kerkük bizim için neden önemli sorusuna cevap aramak gerek. Bu coğrafyalar, özellikle Musul ve Kerkük Türkmen yurtlarıdır ve Türkiye bir İmparatorluğun, Osmanlı İmparatorluğunun mirasçısıdır. Bunları bilirsek bunu daha iyi anlarız. Bugün Musul ve Kerkük’te en fazla bulunma hakkı kimindir sorusunun cevabı, çok net olarak Türkiye’nindir. Orda bizim döktüğümüz kan var, sazımız-sözümüz var, edebiyatımız, tarihimiz, kültürümüz, en önemlisi 3.5 milyon Türkmen nüfusumuz var.

Hep çok değerli ve Misak-ı Milli içinde olan bu topraklar; her zaman Türk varlığı ve Türk askerinin olduğu topraklar olmuştur. Tarihsel süreçte oynanan oyunlar ve Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesiyle kaybedilmiş, kaybedilmemesi gereken topraklardır” diyerek, konuşmasını bölgedeki Türkmen varlıklarının konumları ve yerleri ile tarihsel süreçteki gelişim ve değişimleri konusunda ayrıntılı bilgiler vererek sürdürdü.

attar el üstünde

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?