SATILIK TARİHİ İÇHANEYİ GÖRÜNCE YİNE BİR HAYALDİR BAŞLADI BENDE

SATILIK TARİHİ İÇHANEYİ GÖRÜNCE YİNE BİR HAYALDİR BAŞLADI BENDE

Evet, evet…
Boş hayal kurma işi benim işimdir..
Evvel-Allah boş hayal kurma konusunda üstüme adam tanımam!
Kısacası -hiç tevazu göstermeden- bu konuda iddialı olduğumu söyleyebilirim…

Daha başka bir ifadeyle söyleyecek olursam;
İpe-sapa gelmez boş hayaller kurmayı çok seviyorum…

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Bu selamsız-sabahsız girişi yaptıktan sonra konuyu şuraya getirmek istiyorum…

Birçok ilin zengin bir tarihi geçmişi olduğu gibi…
Bizim ilimiz Giresun’un da, tarihi bir derinliği ve zenginliği vardır.
Gerçi ‘vardır’ diyorum demesine de…
Bu söz günümüz için geçerli değil….
Çok-çok geride bıraktığımız eski yıllar için geçerli…

Çünkü -sizlerinde çok iyi bildiği gibi- bize miras bırakılan tarihi konuları; koruma ve kollama konusunda değil…
Emaneti, yarınlara bırakma konusunda hiç değil!
Kültürel genetiğimiz gereği ‘tarihi değerleri’ yok etme konusunda üstümüze yoktur diye düşünenlerdenim…

Sevgili dostlar;
Giresun ili, Osmanlı döneminde Trabzon’a bağlı bir ‘Kasaba’ iken Rum ve Ermeni topluluğu ile birlikte iç-içe yaşarlardı…
Pontos Çeteleri ortaya çıkana kadar acıda kıvançta birlik olur ve zor günlerde birbirlerinin yardımına koşarlardı…

Geçmişte Rum’uyla, Ermeni’siyle ülkemizin birçok Kasabasında ve kentinde de, birlikte yaşanmıştır farklı etnik kimliklere sahip insanlarla ama;
Giresun kadar kavgasız-gürültüsüz ve barış içinde yaşayan bir yer olmamıştır…

Bu iddiamızı hemen bir örnekle kanıtlayacak olursak; Belediye Başkanlığı yönetimlerinden bir örnekle verebiliriz…

Şöyle ki;
Giresun’un Belediye yönetimine geçtiği 1867 yılından bu yana 37 Belediye başkanı görev yapmış olup…
Ve bunlardan en uzun süreli (19 yıl) Belediye Başkanlığı görevini Kaptan Yorgi Konstantinidi Paşa yapmıştır..

1885-1904 yılları arası 19 yıl Belediye Başkanlığı yapan Kaptan Yorgi aynı zamanda fındık ticaretiyle de uğraşmış olup, Giresun Hacıhüseyin Mahallesinde (görselde paylaştığım) birde Fındık Kırma (İçhane) fabrikası vardır…

İşte bu tarihi ‘Fındık kırma’ (İçhane) fabrikasının duvarında şöyle bir ilan asılı duruyor; ‘SATILIK BİNA’
Bu tarihi bina (özel mülkiyet olarak şahıs mülkü olmuş olacak ki) “satılık” ilanı asılmış…

Ancak ‘özel mülkiyet’ olarak bir başkasının malı olsa da, bence bu tarihi mirasa ‘belediye yönetimi’ sahip çıkıp ve kamulaştırıp, gerekli onarımını tarihi dokusuna uygun bir biçimde inşa edip ve;
Belediyle Müzesi…
Belediye Kütüphanesi..
Veya da başta yöre müzikleri olmak üzere türkü ve şarkılarımızı muhafaza etmeye çalışan Müzik ve Kültür derneklerine tahsis edilebilir…

Daha da olmadı (mademki fındığın başkenti Giresun) bu tarihi bina Giresun’un en eski mahallelerinden birisi olan Hacıhüseyin mahallesinde bulunuyor…
O zaman bu tarihi bina -fındık kültürünün muhafaza edildiği- bir Fındık Müzesi yapılabilir…

Ki, bu ‘Müzenin’ bu mahalleye’de çok yakışacağına inanıyorum…
Çünkü ‘fındık kabuğu yakma’ kültürümüzde bu fabrikada kırılan fındık kabuklarıyla başlamıştır…

Yani yaklaşık 150 yıl önce kırılan fındık kabukları fabrikanın penceresinden denize dökülürken, yoksul bir mahallelinin fındık kabuklarını toplayıp kışın sobasında yaktığını öğrenen Belediye Başkanı kaptan Yorgi, o günden sonra fındık kabuklarının denize dökülmesini yasaklar ve kışın yakacağı olmayanlara eşit bir şekilde dağıtılmasını ister…

Hani onun için diyorum bu mahalleye ‘Kaptan Yorgi’nin İçhanesi (Fabrikası) olan bu tarihi bina belediye veya Fındık İhracat Odası tarafından satın alıp kamulaştırdıktan sonra böyle bir hizmete açılması iyi olur diye -başkalarının adına- böyle saçma sapan hayaller kuruyorum…

Ve buda yetmiyormuş gibi; sözlerin değerli zamanlarını da işgal ediyor veya çalıyorum…
Her neyse…

Hoş görüle…
Sizlerinde çok iyi bildiği gibi; bazen en güzel şeyler boş hayaller sonucu ortaya çıkar…
Onun için yinede düşünüle..

Sosyal Medyada Paylaşın:
Sonraki Yazı

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?