SP: Bu kanlı saldırıların amacı milletimiz içinde öfke ve nefret meydana getirerek birlik ve beraberliğimizi bozmaktır.
Saadet Partisi (SP) Giresun İl Başkanı Ömer Öztürk, Ankara’da gerçekleşen terör saldırısının ardından yaptığı basın toplantısında sivil can kayıplarının yaşandığı saldırıya tepki gösterdi.
SP Piraziz İlçe Başkanı Cevat Gündoğdu ve SP Giresun İl Teşkilat Başkanı Abdulkadir Bektaş ile birlikte açıklamalarda bulunan İl Başkanı Öztürk, düşüncelerini şu sözlerle ifade etti:
“Milli Görüş camiası olarak, Ankara’da gerçekleşen ve milletimizi derinden sarsan menfur terörist saldırıyı bütün nefretimizle lanetliyor, saldırı da hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Bu kanlı saldırıların amacı milletimiz içinde öfke ve nefret meydana getirerek birlik ve beraberliğimizi bozmaktır.
Bu yüzden, Türkiye’yi karıştırmak isteyen karanlık mihraklara karşı verilecek en güzel cevap, millet olarak birbirimize daha fazla kenetlenmek, milli birlik ve beraberliğimize sahip çıkmak olacaktır.
Terör, bir kez daha birliğimize ve dirliğimize saldırarak, tarihin en şerefli milletini Türk-Kürt, Alevi-Sünni diyerek bölmeye çalışmaktadır.
Asırlardır birbirimize sarılıp, sırtımızı birbirimize yaslayıp 7 düvele karşı bu toprakları koruduğumuz günleri unutturarak, kardeş kavgasına tutuşmamız için gece gündüz plan yapmaktadır.
Dünya siyonizmi, ırkçı emperyalist kuklalarıyla, işbirlikçi taşeron örgütleri üstümüze salarak dünyaya adaletle hükmettiğimiz asırların intikamını almak istemektedir. Ankara’da patlayan bombayla; Sur’da patlayan silahların, Irak’taki füzelerin, Suriye’deki savaşların, Afganistan’daki çatışmaların hepsi aynı projenin ürünü değil mi?
Bugün Ankaralıyız; Surlu, İstanbullu, Silopili olduğumuz kadar.
Bugün de ülkemiz için biriz ve beraberiz. Bu kara bulutları dağıtma görevinin hepimizin olduğu kadar bu acı da hepimizin.Terör üzerinden siyaset yapmak elbette doğru bir şey değil. Biz sadece hükümete uygulamış olduğu iç ve dış politikaları gözden geçirme tavsiyesinde bulunuyoruz.
Güneydoğuda izlemiş oldukları politikalar için, ‘Teröristle pazarlık olmaz, Teröristle müzakere edilmez, mücadele edilir’ diye ikaz ettiğimizde, ‘Siz Analar Ağlasın mı istiyorsunuz’ diye karşılık vermişlerdi.
Suriye’de olaylar ilk başladığında, ‘Esad’la görüşülsün’ dediğimizde, bizi Esadçı ilan edenler, şimdi ise hem Esad ile hem de YPG ile görüşme masasına oturmak zorundalar.
Irak ve Suriye karıştığında, ‘en büyük terörist ülkeler olan Amerika, İsrail ve AB’nin peşinden gitmeyin İslam birliğini kuralım’ dediğimizde, ‘konjonktür gereği’ diyenler, şimdi ise ne yapacaklarını bilemez durumdalar.
Bugün hükümetin Suriye Politikasını destekleyen kimse kalmadı. Biz bunu dile getirdiğimizde, ‘Ne yani oradan gelen kardeşlerimize kapıyı açmayalım mı’? Diyorlar. Biz ‘kapıları açma’ demiyoruz. ‘Adamların başlarına evlerini yıkma kardeşim’ diyoruz.
Hükümet, güya Esad’a yardım eden rusya’ya ‘ne işin var Suriye’de’ diyor. Peki amerika’ya niye ‘ne işin var Suriye’de’ demiyor, Almanya’ya, Fransa’ya, İngiltere’ye ‘ne işin var Suriye’de’ diyemiyor. Sonra bu ülkelerle masaya oturup evlerini başlarına yıktıkları insanların pazarlığını yapıyorsun.
Erbakan Hocamızın yıllardan beri söyledikleri şimdi bir bir gerçekleşiyor. İslam ülkelerindeki bahar havaları, Irak ve Suriye’nin parçalanması, Müslümanların birbirlerini kırması, Körüklenen mezhep savaşları, Ortadoğu BOP eş başkanlığı ve batılı ülkelerin Ortadoğu’ya çöreklenmesi. Ve bütün bu olayların tek amacı ve hedefi var büyük israil devleti.
Erbakan Hocamız yıllardan beri bunu anlattı ve söyledi. Bıkmadan, usanmadan. Zamanında Erbakan Hoca’ya hayalperest gözüyle bakanlar ve amma uyduruyor diyenler, şimdi ise özür diliyorlar. Herkes şunu iyi biliyor ki büyük israil devleti hedefine adım adım yaklaşılıyor. Bu hedefe ulaşmadaki en büyük yardımcılar ise birbirine düşmüş, ne yapacağını bilmeyen, günü birlik politikalarla iş yapmaya çalışan İslam ülkeleri.
Erbakan hocamız bu planı bozmanın çözümünü bize yıllardan beri anlatıyor. Tek çare İslam Birliği, İslam Birleşmiş Milletleri, İslam Askeri Gücü, İslam Ortak Parası, İslam Ortak Pazarı.
1 Kasım seçimleri öncesi tek başımıza iktidara gelirsek her şey düzelecek, terörden kurtulacağız, diyenler şimdi ise söylediklerinin arkasında bile durmuyorlar.
Sayın hükümet üyeleri terörü kınama yarışına giriyorlar. Çiçek bırakıyorlar. Hükümetin görevi kınama yayınlamak veya çiçek bırakmak değil ki. Bu vatandaşın işi.
Hükümetin görevi gereğini yapmaktır. Çözüm üretmektir. Güvenlik zafiyeti varsa, ihbar olduğu halde tedbir alınmamışsa en tepeden başlayarak sorumluları cezalandırmaktır.
Bu ülkenin İçişleri Bakanı yok mu?, bu ülkenin istihbarat birimi yok mu?, bu ülkenin emniyet genel müdürlüğü yok mu? Hamasi nutuklarla iş idare ediliyor. Hiç kimse bu olaylardan bir ders çıkarmıyor ve her şey unutulmaya terk ediliyor.
Terörle mücadele günlük alınan kararlarla yürütülmez. ‘Akşam şöyle, sabah böyle, iki yıl öyle, iki yıl böyle,’ tarzında tavır değişikleriyle olmuyor.Terörle mücadele eden bir devletin her şeyden önce kararı alınmış ve kararlılıkla yürütülen bir ‘devlet politikasına’ ihtiyacı vardır. Demeçlerde kalmayacak gerçek manada ‘devlet-millet kaynaşması’ bugün en çok ihtiyacımız olan bir gereklilik olarak görünüyor.
Bu millet, Türküyle-Kürdüyle, doğusuyla-batısıyla İslam yörüngesinde, İslam hamurunda bir millettir.
Eğer biz yönümüzü, yörüngemizi; kendi değerlerimize, kendi bilincimize, bin yıllık tarihimize çevirmezsek ve İslam hamuruyla yoğrulmazsak, sonunda varacağımız nokta, bugün olduğu gibi gelecekte de batının maşası ve piyonu olmaktan öteye geçmeyecektir.”
Basın toplantısının ardından basın mensubunun sorusunu cevaplayan SP İl Başkanı Ömer Öztürk şu şekilde konuştu:
– “Arap Baharı süreci Türkiye topraklarına sıçramış mıdır? Ayrıca Arap Baharı süreci AKP iktidarı döneminde yaşandı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?”
Ömer Öztürk: “Arap Baharı adı verilen süreç gerçek manada Arap Hüsranı olmuştur. Küresel güçlerin oluşturduğu bu süreç adım adım yürütülüyor. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) için öncelikle Irak ve Suriye yerle bir edildi. Bunun sebebi de büyük israil devletini oluşturmaktır. Güneydoğu Anadolu’daki PKK terörü de aynı amaca hizmet etmektedir.
Suriye’de güvenli bölge oluşturmayı planlayanlar, Suriye’nin tamamını güvenli bölge yapsalar da dünyanın dört bir tarafına dağılmış olan Suriyeliler güven içinde ülkelerine dönseler daha iyi değil olmaz mı?
Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı tüm mitinglerde; ‘Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) görevi bana verildi.’ diyor. HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da aynı paralelde konuşmalar yapıyor ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kurtarılmış bölge oluşturmaya çalışıyor. ‘Ben burayı böleceğim ve özerk bir yönetim kuracağım’ diyor. Yani ikisi de genel çerçeveden bakarsak aynı manaya geliyor. Cumhurbaşkanı ayrıca; ‘Diyarbakır, BOP’un yıldızı olabilir’ diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve HDP Genel Başkanı Demirtaş’ın konuşmalarındaki paralellikleri üzerinde durmak lazım diye düşünüyorum.”