Her bölgenin, her ilin kendine özgü ve kendine has öyküleri vardır…
Doğunun doğuya göre, batının batıya göre, güneyin güneye, kuzeyin kuzeye göre yaşanmış ve yaşanmakta olan öyküleri vardır…
Doğu Karadeniz bölgesi dışındaki tüm bölgelerde yaşanan öyküler o yöre yazarları tarafından ya öyküsü yazılmıştır, ya romanı, ya da mutlaka bir tiyatro oyunu tarzında yazılıp sahneye aktarılmıştır…
Örneğin aklıma gelenleri şöyle sıralayacak olursam; Yaşar Kemal daha çok Akdeniz bölgesi öykü ve romanlarıyla yaşadığı bölgenin öykülerine ağırlık vermiş ve yöre kültürünü o güzel anlatımlarıyla bizleri buluşturmuştur…
Necati Cumalı ege bölgesini ‘ege diliyle’ tiyatro oyunları yazarak tiyatro sahnelerine aktarmasına vesile olmuştur…
Orhan Asena, Murat Han Mungan Güney ve Doğu Anadolu öykülerini ve kültürlerini tiyatro oyunları yazarak sahne yoluyla bizleri yüzleştirmiştir…
Fakat her nedense Doğu Karadeniz bölgesi ve onun içinde yer alan illerin öne çıkarılacak birçok öyküsü ve kendine özgü yöresel bir kültürü olmasına karşın ne bir romanı vardır, nede tiyatro diliyle yazılmış bir tiyatro oyunu…
Hafızam beni yanıltmıyorsa Ferhan Şensoy’un oynadığı; “Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu” oyunun yazarı Ünyeli Cihan Öksüz isimli bir yazardı…
1980’li yıllarda yörede yaşanmış ve yöre diliyle yazılmış ilk oyunlardan birisiydi “Aşkımızın Gemisi Fındık Kabuğu” oyunu…
Bu sözünü ettiğimiz oyundan sonra irili-ufaklı yöre diliyle yöre öykülerinin yazılıp sahnelendiği yavaştan da olsa görülmeye başlandı…
Ordu Belediyesi Şehir Tiyatrosu; “Hekimoğlu’nun” öyküsünü yazıp oynadı.
Giresun’da 2000 yılında ŞAKA Tiyatrosu olarak benim yazıp yönettiğim ve Can Akengin’in yaşam öyküsünü konu alan “Sevgiden Ayrılmak” isimli oyunu Giresun aksanı ile yazıp oynadık…
Ardından yine Giresun fındık emekçisinin ‘fındıkçılık’ öyküsünü konu alan “Randuman-Fındık Kurdu” isimli oyunu Giresun lehçesi ile yazıp oynatmıştık…
Şimdi bu son günlerde de Giresun’da genç tiyatro yazarların yöresel öykü ve tiyatro oyunu yazma eğilimlerini ve yazdıkları oyunları başarılı bir şekilde sahnelediklerini görünce hem ilimiz adına, hem yöremiz adına, hem de yöresel öykülerin -yöre diliyle- yazılıp sahnelenmesi beni çok mutlu ediyor…
Tıpkı Giresun Belediye Şehir Tiyatrosu oyuncularından Serkan KAYACIK’ın yazıp yönettiği “ANDIR GALSIN” isimli gülmece oyun gibi…
***
“ANDIR GALSIN” Oyunun galasına davet edilmeme karşın, (kendime özgü) koşullarım elvermediğim için ve gitmek için çok arzu etmeme rağmen gitmek kısmet olmadı ve ancak 10 Mart Perşembe günkü gösterime gidebildim…
Ve o akşamın değerlendirmesine gelince;
Oyunun başlamasına yaklaşık yirmi dakika kala salonun kapısına varınca, kapıda oyunun yazarı; Serkan’la karşılaşıp, ufak bir hoş-beşten sonra davetiyemi alıp, salona yöneldim…
Gösterilen koltuğa oturdum…
Elimde oyunun ‘bilgi’ broşürü…
Bir yandan elimdeki broşüre, bir yandan da sahnedeki dekora bakıyorum.
Elimdeki broşüre göre oyunun konu dekorunu; Erdoğan C. KAMANOĞLU yapmış…
Dekor çok mükemmel…
“İnşallah oyunda bu kadar mükemmeldir” diye düşünürken, birden bire oyunun başlama anonsu yapılarak, salonun ışıkları söndü ve oyun dışarıdan yaşlı bir köy kadınını canlandıran; Leyla KOL’un “Huuuu!” seslenişleriyle başladı.
Gerçekten de unutmadan peşinen söylemeliyim ki (engelli sandalyesinde) yaşlı bir köy kadınını canlandıran Leyla, oyunun girişinden bitimine kadar öyle güzel bir oyun çıkardı ki, zaten izleyicisinden de gereken ve hak ettiği alkışı aldı..
Oyunun konusu; gündelik yaşamımızı abluka altına alan cep telefonu ve internet üzerine bir gülmece tekniği ile kurgulanmış ve internet dönemiyle, internet olmadığı dönemleri arasındaki farklılıkları gülmece yoluyla öne çıkaran bir öyküydü…
‘Garersizler Köyü’ adı verilen bir köyde gündelik yaşamı konu alan ve yer-yer aşka yer veren, ergenlik sorunlarının cinsel ve ilkel duygularını öne çıkaran oyunun konusu gülmece tekniği ve söz örgüsü öne çıkarılarak konu edilmiş ve oyunda rol alan; Fikret ÖĞÜT, Şükran ASLAN, Eray AKTAŞ, Seher ALİM, Ali İlker PİR, Hafize DERBEDER, İlyas KOSER, Vural DABAKOĞLU, Hilal AKBAŞ, Alper AYDIN ve İmdat AYDIN, Standartlarının üzerine çıkarak üstlendikleri rolleri en iyi şekilde yaptıklarını söyleyebilirim…
Ve…
Veeeeee…
Ve bir kez daha oyunun yazarı ve genç yönetmeni; Serkan KAYACIK’I canı gönülden kutlar, bundan sonra kalemini elinden düşürmemesini dilerim…
Çünkü bu kültür kentinin Serkan gibi daha çok yazarlara-çizerlere ve sanat yaparlarına gereksinim var…
Yani demem o ki; sanatımız zenginleştikçe, sanatsal estetiğimiz daha da çok zenginleşecektir…
Ve tekrar seni “ANDIR GALSIN” oyununa en alt kadrosundan, en üst kadrosuna kadar emeği geçenleri bir kez daha kutluyor, başarılarının kesintisiz olmasını diliyorum…