Şükrü Çoban
Şükrü Çoban
sukrucoban@gmail.com
OKUDUKTAN SONRA YAZMADAN GEÇMEK OLMAZ (2)
  • 0
  • 9
  • 23 Aralık 2024 Pazartesi
  • +
  • -

Önceki yazıyı “Lazlar ‘ın Persler’le olan politik mücadelesine bir yenisi daha eklendi.
Bu, din ve mezhep mücadelesi idi.
Lazika Krallığı sahasında Persiya çıkışlı Mazdaizm ile Hıristiyanlık akımları kıyasıya çarpışmaya başladılar.
Bu defa da Persler Lazika’yı din inancı yoluyla elde etmeye çalışıyordu.
(…)Buna karşın Roma diğer adıyla Bizanslılar Lazika ve İberya’da Hıristiyanlığın iyice yerleşmesi için gayret sarf ediyordu.
(…) Bu mücadeleyi Romalılar kazandı”, diye bitirmiştik.
Çoğumuz, Romalılar veya Bizanslılar hakkında az çok bir bilgiye sahip olsak da, Persler veya Sasaniler hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz.
İsterseniz Sasanilerle ilgili internette bulduğumuz kısa bir bilgiyi buraya alalım ve birlikte okuyalım:
“Sasani İmparatorluğu, son Arşaklı hanedanı (Partlar) kralı IV. Erdevân’ı yenmesinin ardından I. Ardeşir tarafından kurulmuş, son Sasani hükümdarı Şehinşah (Krallar kralı) III. Yezdicerd’in (632-651), erken Halifelik’le yani ilk İslam Devleti ile girdiği 14 senelik mücadeleyi kaybetmesiyle sona ermiştir.”
Sasaniler ortadan kalkınca Lazlar, tam anlamıyla Bizans egemenliği altına giriyor ve tamamen Kostantinapolis(İstanbul) Kilisesi’ne bağlı Ortadoks Hıristiyanlığı benimsemek zorunda kalıyorlar…
Bizanslılar bu bölgeye hakim olunca, kilisesi aracılığı ile yöre halkını, dinin gereğidir, diyerek Romaika dili kullanmaya mecbur bırakıyorlar…
Lazlar ve daha birçok yöre halkı, millî kiliselerini kuramadıkları için önce dillerini, zamanla da kimliklerini unutuyorlar…
Milli kiliselerini kuran Gürcü ve Ermeni gibi halklar ise, dillerini ve dolayısı ile kimliklerini koruyabiliyorlar…
Dilin, ulusların ulusal kimliğini korumada ne kadar önemli olduğunu bu okuduklarımdan sonra çok daha iyi anlayabiliyoruz…
İrfan Çağatay Aleksive bir yazısında Lazlar’dan söz ederken “Lazlar 1561″de Fatih’in Trabzon’u zaptından sonra, 17. Yüzyıl ortalarında müslümanlaştılar.
Bu islamlaşma, dahil oldukları grupların renklerine boyanmayı seven Lazlar için, çok zorlu bir olmamış gibi görünüyor”, diyor.
Ne kadar doğru bilemem, ama Lazlar ile ilgili bu iddiayı sizlerin de okumasını istedim.
Karadeniz Bölgesi’nde din değiştirerek kimliğini kaybedenler yalnızca Lazlarlar mı?
Bu konularda yapılmış bir çalışma var mı bilemiyorum, yazılmışsa da elime geçmedi.
MÖ 400 yıllarında Ksenofon tarafından yazılan Anabasis veya Onbinlerin Dönüşü adlı kitap, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan Kohlar, Driller, Mosinoikler, Halibler, Tibarenler gibi yerli halklardan söz eder…
Kitabı okurken, bu yerli halkların birbirlerinden farklı diller konuştuklarını anlıyoruz…
Ksenofon ve yoldaşları olan Yunanlılara da bu yerli halklar la ancak tercümanlar aracılığı ile anlaşırlar yani bu halkların hiçbiri Yunanca bilmezler Yunanlı değildirler…
Daha sonra karşımıza Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nde yaşayan Çanlar , onlar da yunanlı değildir…
Bugün de kullandığımız Canik adı bize bu Çanlar’dan miras kalmadır…
Bunları niye yazıyorum?
Büyük bir olasılıkla bütün bu halklar da, tıpkı Lazlar gibi Romalılar(Bizanslılar) döneminde Hıristiyanlık Dini’ne geçerek, kilise baskısı ile önce dillerini sonra da kimliklerini yitirdiler…
Şimdi biz Romaika dili konuşan bütün bu halkların devamı olan insanları tek bir potaya koyarak hepsine birden Yunan kökenli anlamında Rum, diyoruz…
Halbu ki, bu bölgede, Romaika dili kullananan Yunan kökenli bir avuç Rum’un yanında, gördüğümüz gibi dilini değiştirmiş, Romaika dili konuşmak zorunda kalmış onlarca halk vardır…
Kohlar, Driller, Mosinoikler, Halibler, Tibarenler gibi yerli halklar ve Çanlar bu haklardan sadece bazılarıdır…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM