Şaban KARAKAYA
Şaban KARAKAYA
saban@giresungundem.com
ÖĞRETMENLİK AŞISI YAPTIRANLAR ONUN HASTALIĞINA YAKALANIRLAR
  • 0
  • 169
  • 09 Ocak 2020 Perşembe
  • +
  • -

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,

Bugünkü sayfa sohbetimiz yine ‘Öğretmen Okulu Mezunları’ ve ‘Öğretmenlik Mesleği’ üzerine olacak..

Yani bir başka ifadeyle bu aralar sık-sık dile getirdiğim öğretmen konulu sohbetlerim, bazı sayfa arkadaşlarımın canını sıkacak…

Peki niye öğretmen konulu sohbetlere çok yer vermek istiyorum?
Nedeni gayet basit…
Şöyle ki; boyumuzu aşan ve üstümüze vazife olmayan kooskoca devlet işlerine karışıp, burnumuzu sokacak halimiz yok ya!

Yani demem o ki; “herkes kendi bildiği işe baksın” felsefesinden hareketle, bizde az-buçuk anladığımız işlerden dem vuralım ve ilgi duyan arkadaşlarla da paylaşalım diye düşünüyorum..

Ve konuyu daha fazla uzatmadan,dallandırıp budaklandırmadan konuya girmek istiyorum.

Sevgili dostlarım,
Değerli sayfa arkadaşlarım,

Bu öğretmenlik mesleği öylesine sırrı çözülmez, aşkı ve gizemi içinde saklı bir meslek ki; sırrını çözebilene aşk olsun…

Şimdi yapacağım tanımı belki biraz abartılı bulanlar mutlaka ve mutlaka olacaktır ama…
Kim nasıl düşünürse düşünsün…
Nasıl abartılı bulursa bulsun…
Ben yinede düşündüklerim absürt de olsa söylemek istiyorum.

Değerli sayfa arkadaşlarım;
Her türlü hastalığın teşhisi yapılıp ve tedavisi bulundu da…
Bir tek şu öğretmenlerin yakalandığı ‘meslek aşkı’ hastalığına bir çare bulunamadı diye düşünüyorum…

Aslında bu konu başlı-başına araştırılması gereken bir tez konusu ya;
Her neyse…

Ben aklımın erdiği kadarıyla ve mevcut birikimlerimle bu müzmin hastalığı ancak şu örneklerle açıklayabilirim diye düşünüyorum…

Örneğin;
Ülkemizin değerli sanatçılarından Ali Rıza Binboğa öğretmen kökenli olduğu için şarkılarında ve sohbetlerinde hep önceliği öğretmenlik mesleğine verir.
Ve öğretmenliğinin üzerine asla ve asla toz kondurmaz..

Ülkemizin yine en değerli sinema sanatçısı olan Şener ŞEN, ne kadar ünlü olursa olsun, kökeni öğretmen olduğu içindir ki; birisi eğitim ve öğretmenlik konusunu dile getirse gözleri yaşarır…
“Çok güzel günlerdi o günler” diye yakınıp durur…

Ha keza Türk Halk Müziğinin en usta sanatçılarından birisi olan TRT’den emekli ve bir zamanlar Giresun Öğretmen Okulunun öğrencisi olan Tuğrul ŞAN’da öyle..

Ne zaman bir öğretmenlik konusu açılsa “içimde hep uhde kaldı” diye hayıflanır durur…

Ne zaman ‘Öğretmen Okulu Öğrencileri’ bir yerde toplantı yapsa koşa koşa gider arkadaşlarının toplandığı yere…
Buna benzer örnekleri daha da çoğaltabiliriz…

Yani demem o ki;
Eğer zamanında öğretmen olmak için öğretmen okuluna girmiş ve beyninize ‘öğretmenlik aşısı’ yaptırmışsanız eğer;

Nereye giderseniz gidin…
Ne kadar adres değiştirirseniz değiştirin…
Ne kadar ünlü ve şöhretli olursanız olun;
İlk aşısını yaptırdığınız bu meslek sevdasından yakanızı asla ve asla kurtaramazsınız…
Tıpkı şimdi vereceğim başka bir örnek gibi…

Yaklaşık iki ay sonra 16 Mart tarihinde düşündüğümüz ‘Giresun Öğretmen Okulu Mezunu Buluşması’ programının ön çalışması için Öğretmen Evine uğrayıp İlhan Kara arkadaşla bilgi alışverişi yapıyordum ki; birdenbire telefonum çalıverdi.

Beni arayan numara telefonumda kayıtlı değil…
Telefonumun duyuru sesini açtım…
Ve karşımdaki bir bayan sesi; “Şakir bey nasılsınız?” deyince; bende “Yanlış numarayı aradınız galiba hanımefendi” diye yanıt verince o da; “Pardon, kusura bakmayın rahatsız ittim” diyerek karşılıklı kapattık telefonlarımızı…

Ancak ben masadan tam kalkıyordum ki;
Aynı telefon numarası tekrar göründe benim telefon ekranımda…
“herhalde yine yanlış arıyor” desem de telefonumu tekrar açtım ve; “Buyurunuz” dedim..

Karşımdaki bayan bu kez “Ben Giresun Kız İlköğretmen Okulu mezunuyum. 16 Buluşması için yapılan organizasyon ile sosyal medyada bir yazı okudum da ilgilenen Şakir arkadaşla görüşmek istemiştim” deyince, aranan kişi her ne kadar ‘Şakir’ olmasa da, ben olduğumu anladım…

Ve ben bu kez; “Organizasyonla ilgili aradığınız arkadaş benim ve siz galiba Şaban Karakaya’yı arıyorsunuz” dedikten sonra diyaloğumuz karşılıklı olarak şöyle gelişiverdi;

Ben “Kimle görüşüyorum?”
Karşımdaki ses “AA! sizinle galiba aynı sınıfta okuduk. Ben Kadriye Yayın” dedi…

Hafızamı zorladım…
Ve açıkçası biraz zorlandım…
Çünkü aradan geçmiş yarım asırdan fazla, bilmem ne kadar yıl.
Neyse sözü daha fazla uzatmayalım…

Kadriye Yayın arkadaş 1971-72 dönem mezunuymuş…
Birkaç yıl öğretmenlik yaptıktan sonra evlenip, yurt dışına çıkmış ve İsviçre’de yaşıyormuş…

Hatta orada rahat yaşayabilmesi için çifte vatandaşlık statüsüne uygun düşsün diye İsviçre vatandaşı olarak da adını Yasmin Katrin koymuş..

Ve en önemlisi de ‘Gündüzlü’ olarak okuduğu Öğretmen Okulu arkadaşlarını unutmadığı gibi, Keşap Fındıklı’da yaptığı staj günleri dahil ve o kısa süre yaptığı öğretmenliğini tadını ona hiçbir şey unutturamamış..

İşte bu nedenledir ki; 16 Mart Giresun Öğretmen Okulu Mezunları buluşmasına bu kez mutlaka ve mutlaka katılacakmış.

E, bu şimdi öğretmenlik aşkı değildir de, nedir Allah aşkına!
Bu önü beri alınmaz bir sevda değildir de, ya nedir?

(bana gönderdiği fotoğraflardan Keşap-Fındıklı staj köyündeki öğrencilerle birlikte fotoğrafını paylaştım Kadriye arkadaşın)

Buluşma toplantısına geldiğinde daha geniş sohbet ederiz dileğiyle siz değerli sayfa arkadaşlarımın ve okurlarımın engin hoşgörüsüne sığınarak hepinize;

Hoş kalın,
Hoşça kalın,
Sağlıkla kalın,
En önemlisi de;
Siyah-beyazda olsa, anılarınızdan asla uzak kalmayın…

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM