Hem ardı-ardına iki kez…

Birincisi;

2019 yılında ABD-Las Vegas’ta yapılan Olimpiyatlarda 40 kiloda ‘Dünya Halter Şampiyonuna’ imza atarak 3 Altın madalyanın sahibi oldu…

1.lik Kürsüsüne çıkarak;

Göndere Türk Bayrağını çektirdi…

Tüm dünyanın dinlemesi için İstiklal Marşını okuttu..

İkinci ‘Dünya Halter Şampiyonluğu’ unvanını geçtiğimiz günlerde Özbekistan’da yapılan ‘Dünya Halter Şampiyonasında’ elde etti…

Yine ‘Birincilik Kürsüsüne’ çıktı…

Yine 3 Altın Madalyanın sahibi oldu…

Yine göndere Türk Bayrağını çektirdi..

Tüm dünyanın dinlemesi için İstiklal Marşını okutturup dinletti…

Gençler kategorisinde ardı-ardına iki kez ‘Halter Dünya Şampiyonu’ olmak az şey mi?

“Amaaaan sende” deyip, küçümsenecek bir şey mi?

Yahu sözünü ettiğimiz bu liseli genç kızımız;

İl çapında liseler-arası düzenlenen bir ‘Halter Şampiyonasında’ 1.lik kazanmadı..

Bu genç haltercimiz;

İller-arasında yapılan bir ‘Halter Şampiyonası’ organizasyonunda da ‘1.lik Kürsüsüne’ çıkmadı…

Bu sözünü etmeye çalıştığımız genç sporcumuz;

Elde ettiği bu ‘Şampiyonluğu’ Türkiye çapında düzenlenen ‘Halter Şampiyonasında’ da eldi etmedi…

Balkanlarda düzenlenen bir organizasyonda veya Avrupa ölçeğinde yapılan bir ‘Şampiyonada’ da elde etmedi bu başarıyı…

Tüm dünya ülkeleri arasında düzenlenen ‘Dünya Halter Şampiyonası’ adı altında düzenlenen bir organizasyonda ‘Dünya Halter Şampiyonu’ oldu be…

Kendi kategorisinde ‘Dünya Halter Şampiyonu’ oldu…

Dünya şampiyonluğu başka nasıl oluyor?

Bir sporcunun ‘dünya şampiyonluğunu’ kabul etmemiz için illa da dışarıdan getirip, kendi vatandaşlığımıza geçirdikten sonra kabul etmemiz mi gerekiyor?

Her neyse…

Daha fazla vitesten atmadan!

Yani kendi-kendimi çileden çıkarmadan!…

Tanımayanlar, duymayanlar için (gecikmeli de olsa) şu sözünü etmeye çalıştığım genç Dünya Halter Şampiyonu olan kızımızı tanıtayım…

Adı soyadı: Cansu BEKTAŞ

Giresun’un Dereli ilçesinden…

Köy olarak; Küknarlı köyünden..

Giresun Atatürk Anadolu Lisesi 11. sınıfta okuyor…

Giresun Gençlik Merkezi Spor Kulübünde spor yapıyor.

Babası; Giresunspor Tesislerinde askeri ücretle çalışıyor.

Bu kısa öz-tanıtım bilgilerini verdikten sonra, şimdi tekrar dönelim ‘Dünya Halter Şampiyonu’ olan kızımıza kamuoyunda gösterilen ilgi ve alaka olayına…

Sevgili dostlar,

Değerli canlar,

23 Mayıs-1 Haziran arası;

Özbekistan’ın Taşkent şehrinde düzenlenen ‘Dünya Halter Şampiyonasına’ 74 ülkeden 450 sporcu katılıyor…

Ve bu şampiyonaya bizim ülkemizden de 10’u erkek, 11 kız olmak üzere 21 sporcu katılıyor…

Ve bu 74 ülkenin katıldığı müsabakada Türkiye’yi temsil eden sporcularımızdan Cansu BEKTAŞ, yarıştığı kategoride ‘3 Altın Madalya’ kazanıyor…

BİRİNCİLİK Kürsüsüne çıkıp ve Türkiye’nin bayrağını göndere çektirtip, tüm dünyaya ‘İstiklal Marşımızı’ dinletiyor…

Kısaca sözü nereye mi getirmek istiyorum?

Nereye getirmek istediğimi hemen söyleyeyim;

Daha önceki ‘Dünya Şampiyonu Haltercilerimiz’ Havaalanlarında davul-zurna ile nasıl karşılanmışlarsa; Cansu Bektaş ve Dünya 2.si olan arkadaşının da aynı görkemli karşılamalarla karşılanmasını beklerdim…

Cansu Bektaş, Giresun’a gelirken uçakla mı geldi, yoksa karayolu ile mi geldi onu belemem…

Hangi yolla gelirse gelsin;

Giresun Valiliğimiz başta olmak üzere Belediye Başkanlığının ve Milli Eğitim Müdürlüğü ve Spor İl Müdürlüğünün önceden yaptığı hazırlıklarla, ya Havaalanında veya da Piraziz ilçesinde Davul-zurna eşliğinde çiçeklerle karşılanmasını isterdim…

Ben bu kenti yönetenlerin ve sivil öncülerinden ne beklerdim biliyor musunuz?

Sadece kuru-kuru tebrik edip, başarı dilemekle yetinmeyip ve bir İş adamımızın öne çıkarak;

“Ben bu dünya şampiyonu kızımızı, okuduğu yere kadar tüm eğitim masraflarını ben karşılamak istiyorum” diye demeç vermesini beklerdim…

Ben isterdim ve beklerdim ki;

İlimizde ‘konut’ yapıp-satan müteahhitlerden birisi ortaya çıkıp;

“Ben, ilimizi ve ülkemizi dış dünyada en iyi şekilde temsil edip ve ülkemize ‘Dünya Şampiyonu’ olarak dönen kızımıza dübleks bir daire hediye ediyorum” demesini beklerdim…

Ve bir başka kanaat öncesinin ortaya çıkıp;

“Ben bu dünya şampiyonu kızımızı ailesi birlikte filan ülkeye 15 gün tatil yapmaya gönderip, masraflarını ben karşılayacağım” demesini beklerdim…

Vesaire, vesaire…

İstedikten sonra herkes kendi gücüne göre ‘kiminin duası, kiminin parası’ tarzında bir katkı sağlamasını beklerdim…

Benim ne gibi bir katkı yapmamı mı soruyorsunuz?

Vallahi (kendime mazeret aramak istemem ama) benim bir emekli öğretmen olarak ne yapacağım gün gibi aşikar…

Bende yapsam-yapsam;

Ya sayfa üzerinden kuru-kuru destek yaparım…

Yada boş gevezelik…

Başka elimden bir şey gelmiyor ki…

Bakın, son sözlerimi söylerken de aynı tantanayı yapacağım;

“Seni başarılarından dolayı canı-yürekten kutluyorum Cansu”

“Sadece sporda değil, yaşamın her alanında başarıların ve mutluluğun kesintisiz sürsün dileğimle”

Başka ne diyebilirim ki?

Keşke koşullarımı varsılların koşullarına benzese de, sana başka türlü katkılar sağlayabilsem…

Hoş kalın,

Hoşça kalalım…