CHP, ‘yeni Anayasa’ için kurulan ve adına “Anayasa uzlaşma masası” denilen ‘masa’dan kalktı!
İyi de etti…
Aslında o ‘masa’da hiç yer almasına gerek yoktu. Çünkü Cumhurbaşkanı ve iktidar için o ‘masa’nın amacı, başkanlık sistemine hizmetti…
CHP ise, parlamenter sistemi savunuyor ve bunu “kırmızıçizgi” olarak açıklamıştı.
Bu uzlaşmaz çelişki ile o ‘masa’nın zaten uzun ömürlü olması, O ‘masa’dan sonuç alınması olanaksızdı.
Nihayet üçüncü oturumda ‘masa’ devrildi.
Böylece daha önce yaşanan “istikşafı” görüşmeler süreci gibi bir süreç yaşanmadı.
***
CHP’nin başkanlık sistemine karşı çıkması üzerine, Komisyon Başkanı olan TBMM Başkanı İsmail Kahraman; “Mutabakat olmadığı anlaşılıyor. Bu şekilde çalışmanın manası yok. Komisyon nihayete ermiştir” diyerek görüşmelere son verdi.
Acaba ‘masa’ planlı olarak kuruldu ve planlı olarak mı devrildi!
‘Komisyonla olmuyor, biz bildiğimizi okuruz’ amacı mı var?
‘CHP uzlaşmaya yanaşmıyor’ eleştirileri için mi ‘masa’ devrildi.
AKP’li Ömer Çelik’in açıklamalarına bakacak olursak niyet budur.
“Yeni anayasa süreci, millet adına yürütülen bir süreç, bir kere daha CHP tarafından sabote edilmiştir” açıklaması bu niyeti açığa çıkarmaktadır.
Ömer Çelik’in şu sözleri de anlamlıdır.
“… Biz yeni Türkiye’nin ilk anayasasını yapmak istiyoruz onlar hala eski Türkiye’nin anayasasında ısrar ediyorlar. Toplumun değişim talebine direniyorlar. İşin özü bundan ibarettir.”
Bu sözlerden ne anlamlıyız?
Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti “eski Türkiye”, AKP’nin “hedef 2023” olarak sloganlaştırdığı, başkanlık sistemine dayalı, ‘2. Cumhuriyet’ olarak da ifade edilebilecek Türkiye ise; “yeni Türkiye” olarak ifade ediliyor.
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘başkan’ yaparak, 2. Cumhuriyetin kurucusu yapmak istiyor.
Yeni anayasanın anlamı budur.
Mustafa Kemal’in kurduğu CHP’nin bu hareket içinde yer alması, bu hareketi meşrulaştırması beklenebilir mi?
Ömer Çelik’in “ Yeni anayasa süreci millet adına yürütülen bir süreç” sözleri de düşündürücüdür.
Ne millet ne de AKP’li vekiller, başkanlık sistemi ile ilgili herhangi bir detay bilgiye sahip değildir.
Milletin ısrarla başkanlık talebi olduğunu düşünmüyorum.
Milletin derdi geçim, aş ve iş…
Milletin derdi terörün sona ermesi…
Milletin talebi barış ve kardeşlik…
Başkanlık sistemi amaçlı yeni anayasa süreci “milletin talebi” değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talebidir.
AKP içinde de bu talebe karşı farklı duruşlar vardır.
Kayıtsız şartsız onay verenler…
Onay veriyormuş gibi davrananlar…
Ve bu talebe karşı çıkanlar…
‘Hamamönü Hareketi’ ve parti içinden gelen son eleştiriler karşı çıkanların giderek seslerini yükselteceğine işarettir.
***
Belki de bu nedenle TBMM Başkanı İsmail Kahraman, CHP’nin talebini bahane ederek ‘masa’nın devrilmesi için hamle yaptı!
‘Toplantıyı yarına erteliyorum. CHP önerilerini partiler yarına kadar kendi içlerin de değerlendirsinler’ de diyebilirdi…
Ama demedi…
Sanırım amacı ‘masa’yı dağıtmak ve yeni hamleler için yol açmaktı. İsmail Kahraman’ın bu tavrı ile Ömer Çelik’in açıklamaları birlikte değerlendirildiğinde, ‘yeni hamle’ tavrının varlığını görebiliriz.
CHP’nin önerisi üzerine ‘masa’nın devrilmesinde sanırım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da etkisi olmuştur.
Aksi halde TBMM Başkanı,böyle net bir tavır alamazdı!
Şimdi ülkemizde “…yeni Türkiye’nin yeni anayasası” için; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni hamleleri bekleniyor.
Elbette AKP içinde ‘kayıtsız şartsız’ kendisine bağlı isimler ile de dirsek temasında olacaktır.
Bu referandum amaçlı adımlarda olabilir.
Parti içinde ‘onay veriyormuş’ gibi davrananlar ile ‘Hamamönü hareketi’ gerçekliği ortada iken referandum amaçlı adım risk taşıyabilir.
Bu nedenle baskın bir erken genel seçim daha öncelikli tercih olarak görülebilir.
Baskın seçimle;
Partide iç temizlik fırsatı elde etmeyi amaçlayabilir!
Ayrıca, MHP’deki kongre tartışmalarından, HDP’nin terörle arasına mesafe koyamamasından ve CHP içindeki sorunlardan da yararlanmak isteyebilir. Elindeki medya gücü de toplumu manipüle etmek için önemlidir!
Bu nedenle ‘masa’ bilinçli olarak “hedef 400” için devrilmiş de olabilir.
“Yeni Türkiye” söylemi, “yeni Türkiye’nin ilk anayasası” söylemi ve başkanlık ısrarı ile Cumhurbaşkanının hırslı kişilik yapısı birlikte düşünüldüğünde, bu tespiti yapmak olanaklıdır.
***
Bu nedenle CHP’ye önümüzdeki süreçte çok önemli görevler düşmektedir. AKP’nin ‘2. Cumhuriyet’ amacını önleyecek adımları atmak öncelikle CHP’nin görevidir.
CHP, kendi içinde var olan veya yaratılmaya çalışılan suni sorunlardan bir an önce kendisini kurtarmalı ve bu büyük mücadele için halkı arkasına alacak hamleleri, çalışmaları yapmalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘2. Cumhuriyetin ilk başkanı’ olma hırsını boşa çıkarmalıdır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “iki büyük eserine” sahip çıkmak CHP’nin boynunun borcudur.