Mustafa Kemal Atatürk’ün, yaşanmış tecrübelere dayalı olarak izlediği dış politika anlayışımız vardı. Emperyalizm soğuk savaş sürecinde adım adım bizi bu politikadan uzaklaştırmaya çalıştı.
AKP döneminde bu uzaklaşma zirve yaptı.
“BOP eş başkanlığı” görevi bir gurur vesilesi olmamalıydı. Ne yazık ki öyle oldu!
“Yeni Osmanlıcılık” ve “Stratejik derinlik” siyaseti de geleneksel dış politika çizgimizden uzaklaşma adımları idi…
Bu uzaklaşma ile söylenen “komşularımızla sıfır sorun” söylemi de tutmadı… “Dostlarımızın sayısını artıracağız, düşmanlarımızın sayısını azaltacağız” söylemi de…
Bunun nedenini izlediğimiz dış politika anlatışında aramak gerekiyor.
Adeta Osmanlının son döneminde izlenen “denge siyaseti” bugün yeniden izlenmektedir.
Ortadoğu politikalarımızda yola ABD ile başladık. Şimdi Rusya ile devam ediyoruz.
Yarın ne olacağımız belli değildir!.
Çünkü köklü dış politika geleneğimiz ‘kökünden koparılmıştır.’ Rüzgâra göre savrulmaktadır. Ve dış politika, dünya ve bölge gerçekleri yerine iç politika amaçlı kullanılmaktadır.
Gerçekler örtülerek…
***
Suriye’de BOP versiyonu olan “Arap Baharı” sürecinde yola ABD ile çıktık. Zaman içinde ABD ile anlaşmazlık yaşamaya başladık ve Rusya-İran ile hareket etmeye başladık. (Denge siyaseti!)
ABD’ye ne kadar güvenebiliriz?
Rusya’ya ne kadar güvenebiliriz?
Emperyalist devletler nihayetinde kendi çıkarlarına göre siyaset izlerler.
Gelişmelerde bunu gösteriyor.
ABD bizim de desteğimiz ile PYD’nin kontrol altına aldığı Suriye topraklarında 14 askeri üs kurdu. PYD’nin en etkin güç olduğu SDG (Suriye demokratik güçleri) için “kara gücüm” diyor. Onları silahlandırdı. 60 bin kişilik bir kuvvet oluşturarak eğitim verdi.
Yani güney sınırımız boyunca ABD destekli PYD kontrolü altında artık 60 bin kişilik eğitimi ve donatımı tamamlanmış bir güç var.
Afrin PYD kontrolünde.
Vietnam’da Kasım ayında görüşen Trump ve Putin, Federal Suriye konusunda el sıkıştılar.
Hatta Rusya Federal Suriye anayasasını hazırladı. SOÇİ zirvesi öncesinde Esad ile görüşerek anayasa için detaylar görüşülerek anlaşıldı.
Hatta SOÇİ’ de yeni Suriye anayasası için ‘tarafların katılacağı’ bir görüşme yapılması konusunda da görüş birliğine varıldı.
Esad, iktidarını korumak için Federal Suriye planına “evet” diyor.
Putin-Esad görüşmesinden bir gün sonra yine SOÇİ kentinde Rusya, Türkiye ve İran liderleri bir araya geldiler.
Astana’nın yerini artık Soçi aldı…
Rusya SOÇİ zirvesinde, Esad ile üzerinde anlaştığı Federal Suriye amaçlı yeni anayasa taslağını Erdoğan ve Ruhani ’ye sundu.
Putin denetiminde Soçi ’de yapılacak ve yeni anayasanın görüşüleceği, Suriye’deki tüm tarafların katılacağı toplantıdan da bahsedildi.
Erdoğan, ABD’nin “kara gücüm” dediği PYD’nin bu toplantıda temsil edilmesine itiraz edince, Ocak ayında yapılacak olan zirve, sorunun çözümü için Şubat ayına ertelendi.
***
Putin, geçtiğimiz günlerde önce Suriye ziyareti yaptı. Sonra Mısır’ı ziyaret etti ve aynı gün Ankara’ya geldi.
Erdoğan-Trump arasında gerçekleşen Ankara görüşmesinin ana konusu; Suriye ve Şubat ayında yapılacak olan federal Suriye anayasası ile ilgili toplantı idi…
Toplantı sonrası Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun yaptığı açıklamalar, bir uzlaşmanın sağlandığını gösteriyor.
Putin, “toplantıya PYD dışı Kürtler katılsın” talebi üzerine Çavuşoğlu’nun açıklamasında anlıyoruz ki; hangi Kürt gruplarının katılabileceği konusunda bir liste vermişiz…
Hangi Kürt grup katılırsa katılsın, hepsi de PYD vesayeti altında orada olacaklardır.
Ama bizimkiler iç politikada ‘PYD katılmadı’ diyebileceklerdir.
Bir aksilik olmaz ise; Şubat ayında Suriye’deki tarafların katılacağı SOÇİ toplantısı konusunda uzlaşmaya varılmış görülüyor.
Ve Şubat ayında SOÇİ’ de Rusya, Türkiye ve İran ile Şam yönetimi ve diğer ‘tarafların’ katılacağı Federal Suriye anayasasının görüşüleceği toplantı yapılırsa ne olacak?
Ankara ile Şam yönetimi aynı masada yıllar sonra yan yana gelecekler.
ABD ile birlikte hareket ettiğimiz dönemlerde Esad Eset olmuştu…
Rusya ile hareket ettiğimiz süreç bizi yeniden Esad demeye götürüyor.
***
Görüşmeler sonrasında ‘taraflar’ anlaşır ve Federal Suriye kurulması için adımlar atılmaya devam edilirse ne olacak?
Savunduğumuz ‘Suriye’nin toprak bütünlüğü’ politikamız sona erecek.
PYD/PKK Suriye’nin kuzeyinde, güney sınırımızda özerk yönetim kuracak. Elinde ABD tarafından donatılmış ve eğitilmiş 60 bin kişilik bir ordusu da olacak.
Tehlikenin farkında mısınız?
Putin, Suriye’den asker çekeceğini açıkladı. Suriye’de Rusya askeri üsleri duracak ama askerleri çekilecek.
ABD’nin askeri yoktu. Onlar “kara gücüm” dediği PYD ağırlıklı kurduğu 60 bin kişilik ordu ile Suriye’de idi…
Yani ABD bölgede kalacak…
Rusya ile ABD Suriye’de ‘kazan kazan’ siyaseti izlemişlerdir. Esad’ın kalması Rusya’nın kazancıdır. PYD’nin özerkliği ABD’nin başarısıdır.
“Denge siyaseti” ile kaybeden kimdir?
Elbette ki ülkemizdir.
Yakın gelecekte güney komşusu özerk PYD/PKK olacaktır. Ve 60 bin kişilikte eğitilmiş-donatılmış askeri gücü olacaktır.
Bu planın sonraki aşamasında hedef ‘kuzey’ olacaktır.
Unutmayalım. BOP için final ülke olarak Türkiye düşünülmektedir.
Biz ise iktidarın hatalı politikaları ile o değirmene su taşıyoruz…