…Allah’ın indirdiği ile – Kur’an’ın bildirildiği şekilde hükmetmeyenler-yöneticiler, kafirlerin, zalimlerin, fasıkların ta kendileridir.. (Maide-44, 47)
İster kamu olsun isterse özel olsun, tüm örgütlenme biçimlerinde verimliliği ilgilendiren en önemli faktör, insan unsurudur. Çalışanlarının moral motivasyon değerlerinin üst seviyelere çekilebilmesi için değişik arayışlar içinde olmak, çağdaş yönetim anlayışında büyük bir önem arz etmektedir.
Çağımızda artık, bireyi merkezine alan demokratik yönetim anlayışı hakim konumdadır. Yöneticinin tatmininden önce yönetilenlerin tatminine doğru kaymaktadır. Çünkü bilinmektedir ki yönetilenlerin öncelikli memnuniyeti, yöneticinin de tatminini sağlayacaktır.
İnsan hayat mücadelesi içinde olduğu müddetçe inandığı dava, iş, siyaset alanında hep mücadele içinde olmuş, olmalıda. Belli bir birikim, deneyim, teknik destek, kendini geliştirmesi, çevrenin desteği onu adeta başarıya odaklanmış bir makine haline getirmekte, robotlaştırmaktadır.
Başarılar arttıkça, mücadeleler kazandıkça yeni ufuklar yeni projeler kolay kolay insanın önüne serildikçe kendine öz güveni artan insan baştan beri kendinde olan sıcakkanlılık alçak gönüllülük etrafına zaman ayırma sempatiklik duyarlılık, dinleme, öz eleştiri gibi özelliklerinden uzaklaşmaya başlar. Böbürlenmeye kibirlenmeye dini değerlere toplum duyarlılıklarından uzaklaşmaya kendine hiç olmadığı kadar güvenmeye başladığı an ; gören gözler görmememeye kendinin mükemmel olduğuna etrafındakilerin kendine ayak bağı olduğunu, ailesinin kendine yük olduğunu yaşadığı şehrin kendisi için küçük olduğunu, kendisinin bu makam ve mevkileri zaten hak ettiğine etrafındaki etkenlerin tesadüf olduğuna inandığı an işte o an insanın kaybetmeye en yakın olduğu andır.
Bu günlerde Ertuğrul diriliş dizisinin revaçta olduğu dizi karakterinde bağcı noyan karekteri de bu anekdota güzel bir örnektir.
1241’de Moğolların İran istilasını yürütmek için Baycu Noyan tayin edilmiştir. Noyan, Anadolu’yu Moğollara bağlayarak büyük Han’ın nazarında itibar kazanmak istemiştir. Kayseri’de toplanan Selçuklu ordusu Erzincan arasındaki Kösedağ mevkiine intikal etmiştir. Özellikle tecrübesiz komutanların Moğollar üzerine hücum edilmesi yönündeki telkinleri üzerine savaş Selçuklu kuvvetlerinin saldırısıyla başlamıştır. Hatta bu komutanların: “Bugün Tanrı Moğolların yanında olsa bile onları yeneriz.” diyerek kibirlendiklerini yazmaktadırlar. Fakat 30 veya 40.000 kişilik Moğol ordusuna karşı 80.000 kişilik Selçuklu ordusu bu ilk taarruzda 20.000’e yakın kayıp vererek dağılmıştır
Öyleyse siyasette, dernek de oda da birlik de, idare de, devlet görevi ifaa eden devlet görevlileri de ticaret hayatında da aile ortamında da insan başarıları arttıkça makam mevkii önüne serildikçe kibirlenip böbürlenmeyi bırakıp nerden geldiğini unutmadan yaşadığı topluma makamına yaraşır davranıp görevini en iyi şekilde yapmaya çalışmalıdır.
Ha bu arada baycı noyan. Kısa süre sonra Anadolu fetihlerini kendi başarısı olarak gösterdiği gerekçesiyle Hülagu tarafından öldürülmüştür. Demek ki insanın kaybetmeye en yakın olduğu an kendisine en çok güvendiği anmış…!! vesselam