Gayri Müslimlerin ticareti elinde bulundurduğu Osmanlı imparatorluğun dan Cumhuriyet Türkiye’sine geçişte, Yunan kralı Venizelos’un isteği ; mübadele ile Yunanistan’daki Türkler Anadolu’ya, Anadolu’daki Rum tebaa da Yunanistan’a göç etmiştir. Türkler cephe den cepheye koşarken sanat , ticaret, sağlık, veterinerlik girişimcilik gayrı Müslimlerin elindeydi. Atatürk, Mersin’e yaptığı seyahatler den birinde, şehir de gördüğü büyük binaları işaret ederek sormuş:
– Bu köşk kimin?
– Kirkor’un…
– Ya şu koca bina?
– Yargo’nun…
– Ya şu?
– Salomon’un…
Atatürk biraz sinirlenerek sormuş:
– Onlar bu binaları yaparken ya siz nerede idiniz? Toplananların arkaların da bir köylünün sesi duyulur:
– Biz mi nerede idik? Biz Yemen’de, Tuna Boyları’nda, Balkanlar’da, Arnavutluk Dağlarında, Kafkaslar’da, Çanakkale’de, Sakarya’da savaşıyorduk paşam…
Atatürk bu anısını naklederken:
– Hayatımda cevap veremediğim tek insan bu ak sakallı ihtiyar olmuştur, der dururdu.
Birinci İzmir iktisat kongresin de Atatürk tek bir şeye ihtiyacımız var oda çok çalışmak, dediyse de bu günler de geçmişimiz le övünüyorsak çağdaş üretim imkânlarını yaratamayan toplumların geçmişin de aradığı şuur la hayatımızı devam ettirmeye çalışıyoruz. Tarım da islah edilemeyen tohum ,sektörü ürün planlaması olmayınca ülke tarımı bitti.
Sanayi de üretim yerine ihracat tercih edilince sanayi gelişmedi. Eğitim de yeterli konjektörü yakalamayınca gelişmek yerine yerimiz de sayarken OECD raporların da 3 dünya ülkelerin de günlük gelir 3 dolarken Avrupa da doğum yapmış bir ineğe günlük 2 dolar destek verilmektedir. 18 ayda 3 bin kg canlı ağırlığa ulaşan dana karkas eti 2,30 dolara satılmaktadır. Ülkemizde aynı dana 18 ayda 500 kg canlı ağırlığa ulaşıp 200 kg et 7 dolardan satılmaktadır. Anadolu koyunu yılda bir kuzu verirken, Alman Fransız Rusya koyunu 3 kez kuzulamaktadır. Avrupa tohum ırkını ıslahı yaparak üreticisine balık tutmayı öğretirken, ülkemizde damızlık düve, koyun dağıtılarak adata üreticiye balık dağıtılmakta, üretim artırılmaya çalışılmaktadır.3 dünya ülkesinde insan olmaktan, Avrupa’da damızlık inek olmak daha iyi mi?
Sanayide artık üretimim modern tezgahlarla yapılması girişimcilerin bu tezgahları alamaması sanayinin önün deki en büyük engeldir.İnşaat sektörüne yönelen girişimci bu alan da dünya da başarı sağlamışken bu alanı TOKİ eliyle devlete devretmiştir.
Büyük umutlar ve vaatlerle on altı yıl önce ülkenin başına getirdiğimiz bir hükümetimiz var. Her geçen yıl hedefleri tutturabilmek adına daha fazla yetki istiyor ve biz de veriyoruz, ama ülke hala olması gereken yerin çok uzağında. Hükümet bu olumsuz durumu, diğer devletlerin bizim büyük devlet olmamızı engellemek istemesi olarak açıklıyor. Hükümetin sözleşmesinin bitmesine 1.5 yıl var ama daha geniş yetkilerle beş yıllık yeni bir sözleşme istiyor. Şirket sahibi olsanız, Bu idareci ile yeniden beş yıllık sözleşme imzalar mısınız?
Siyaset bir yana üretim toplumu olmak istiyorsak acil 10 yıllık kalkınma planları yapılıp bu çerçevede çalışmalar yapılmalıdır. Ülkede üretim girişim yokluğu sizin yerinde saydığınız anlamına gelmez. Diğer toplumlar ileri gittikçe siz geri kalıyorsunuz demektir.
Demokrasinin iki çeşidi vardır. Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı Topraksız olanı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitim den geçirme den olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister. Bu zor demokrasidir, ama gerçek demokrasidir.
İkincisi kâğıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin; toprağı, işi olsun olmasın, demagojiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu oyun dur, kolay dır. Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz demokrasinin kolayını seçtik, çok şeyler göreceğiz daha…
1946 da ABD sınırları Kars. Ardından başlar diyen ABD başkanı Donald Trump’ un söylevin den sonra Menderes, kriz baş gösterince 1957’de erken seçime gitti. Son seçimi oldu.
Özal, kriz baş gösterince 1991’de erken seçime gitti. İktidarı kaybetti.
Ecevit, Bahçeli’nin zorlamasıyla 2002’de erken seçime gitti. Devrildi.2002 seçimlerin de doğan çocuklar 16 yaşında ve geleceğini sorguluyor. 25 Haziran 2017 seçimlerin de ülkenin hali gençlerin durumu sanayicinin, emeklinin, esnafın soru işaretleri arasında kafamızın için deki düşünceleri değiştirmek yerine seçime katılan partiler seçilme derdinde. Geleceğe dair planlar seçmene sunulmadıkça değişen bir durum olmayacaktır.