İZMİR MARŞI NEDEN SEVİLMİYOR OKULLARDA NİYE YASAKLANIYOR

İZMİR MARŞI NEDEN SEVİLMİYOR OKULLARDA NİYE YASAKLANIYOR

Sevgili dostlar,
Değerli canlar,
Sizler çok iyi bilirsiniz ki;
Eskiden ‘ulusal bayramlarımızın’ sevinci aylar öncesinden başlardı ve yaşanırdı…
Hangi ‘ulusal bayramımız’ olursa-olsun, en güzel bir şekilde kutlanabilmesi için okullar ve kurumlar birbirleriyle adeta yarış ederlerdi…
Son çeyrek yüzyılda ise bu beklentiler ters-yüz edildi!
Nasıl mı?
Nasıl olacağı var mı; sizleri bilmem ama ben ne zamana ulusal bayramlarımızın ‘kutlama etkinlikleri’ yaklaşsa, benim beynimde bir karıncalanma başlar!
Korku ve kuşkularım adeta birbiriyle yarış edercesine birdenbire atağa kalkar!
Ne zaman ulusal bayramların kutlama etkinlikleri yaklaşsa;
Benim endişelerim ve kuşkularım kabarıyor…
“Acaba bu kezde bir bahane bulup ‘bayramı’ ertelerler mi?”
“Bu soğukta bayram yapılmaz, çocuklar üşür” derler mi?
Veya da; “filan yerde şehit cenazesi var” diye ertelerler mi?
Yok daha da olmadı; ‘bayram programlarını özünden saptıra saptıra, kolunu-kanadını budaya budaya kuşa çevirirler mi? diye..
Vesaire, vesaire…
Buna benzer kuşkularım devam edip gidiyor…
Eh, bu endişelerimde ve kuşkularımda da haksız sayılmam hani!
Çünkü sizlerde çok iyi biliyorsunuz ki; bu kutlamak istediğimiz ulusal bayram etkinliklerinin zaman-zaman başına bir felaket geldiği gibi, aynı zamanda ulusal bayramlarımızın heyecanı ve olmazsa-olması olan marş ve türkülerimizin de başına felaket geliyor…
Örneğin; Kurtuluş savaşımızın zaferini ve sevincini anlatan “İzmir Marşı” daha önce Alanya Lisesi tarafından…
Ardından; İstanbul Erkek Lisesi…
İzmir Atatürk Lisesinde yasaklanmıştı…
Şimdi de İstanbul-Kadıköy Bahariye Ortaokulunda yasaklanıyor.
Yani daha kibar bir ifadeyle söyleyecek olursak;
” Repertuar’dan çıkartılıp rafa kaldırılıyor.”
Nasıl böyle iyi mi?
Sizce de normal mi?
Vallahi bu sizlerle paylaşmak istediğim soruları sakına-sakın ters çevirip bana sormaya kalkmayın…
İnanın benim kafamın içi karmakarışık…
Üstelik bu soruların ‘yanıtı’da bende yok…
Nasıl olsun birader?
Bundan yüz yıl önce emperyalist ittifak güçleri ve onların uşakları ve kuklaları ülkenin dört-bir yanını işgal ediyorsa;
Yunan İzmir’i işgal ediyorsa;
Kısacası, bundan yüz yıl önce ’emperyalizme karşı’ amansız bir savaş veriliyorsa;
Ve sonuçta emperyalistler mağlup olup, kaçabilen kaçıyor ve kaçamayanlar İzmir’den denize dökülüyorsa;
Ve yüz yıl sonrada birileri ortaya çıkarak; “keşke bu savaşı Yunan kazansaydı” diyebiliyorsa;
Ve bu cesur yürekli zatı-muhteremin sırtını da birileri sıvazlayıp okşuyorsa;
Ve yine bütün bu olup bitenlere benim eğitimci meslektaşlarım;
Akademisyenler’im, Alimler’im, Aydın kesimim sus-pus olmuş oturuyorsa;
Yapılan bütün bu ‘eylem’ biçimlerini siyasi muhalefet takımından hiçbir kimse görmüyor veya görüp de sesini çıkarmıyorsa;
Ben bu halimle sizin sorularınıza nasıl yanıt verebilirim?
Onun için beni bir-kalem geçin!
Şu hoşlanılmayan ve ikide-bir söylenmesi bir şekilde yasaklanan İzmir Marşına gelince….
Gelin bir kez daha bakalım şu İzmir marşının sözlerine…
Bakalım gerçekten toplumu rahatsız edecek sözler var mı?
Buyurun en azından iki kıt’asını birlikte okuyalım;
“İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar
Altın Güneş Orada Sırmalar Saçar
Bozulmuş Düşmanlar Yel Gibi Kaçar
Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa
Adın Yazılacak Mücevher Taşa
İzmir’in Dağlarında Oturdum Kaldım
Şehit Olanları Deftere Yazdım
Öksüz Yavruları Bağrıma Bastım
Kader Böyle İmiş Ey Garip Ana
Kanım Feda Olsun Güzel Vatana
Yaşa Mustafa Kemal Paşa Yaşa
Adın Yazılacak Mücevher Taşa..”
Nasıl?
Toplumu rahatsız edecek bir şeye rastladınız mı?
Ha, isterseniz biz bu soruların yanıtını düşünürken, ben kendi düşüncemi söyleyebilirim…
Bana göre bu dizelerin içinde -herkesi olmasa da- bazılarını çok rahatsız edecek sözcükler şahıs isimleri geçiyor ve de var!
Ne mi var?
Kardeşim daha ne olacaktı; dizelerin içinde bir kere Mustafa Kemal Paşa sözü geçiyor, daha ne olacaktı!
Sanki bugünün şehitlerini ve garip kalan analarının derdini dile getirmek ve anımsatmak ve intikam almak istercesine;
“Şehit olanları deftere yazdım”
“Kader böyleymiş ey garip ana”
“Kanım feda olsun güzel vatana” ifadeleri yer alıyor bu marşta..
Vay anam vay!
Ne günlere kaldık be!
Nereden nerelere geldik?
Son söz;
Eeeeeeeeyyy!
Sevgili öğretmen arkadaşım;
Eeeeeeeeyyy!
İdarecilik koltuğunu biat ederek kazanan meslektaşlarım;
İşgal ettiğiniz koltuğa -eğitimciye yakışır bir şekilde- oturun!
Yalakalığı ve yandaşlığı bırakıp, birazda çağın öğretmenine yakışır bir şekilde dik durun!
Öğrencilerinizi -adam etmeye çalışmadan önce-siz adam olun!
İnsan vitesten attı mı; bir daha kendini toparlayamıyor!
Yahu hangi akla-mantığa ve gerekçeye sığınarak, yıllardır büyük bir zevkle okunan ‘İzmir Marşını’ çalıştırdığınız ’23 Nisan Korosu Repertuarından’ çıkarıyorsunuz?
Üstelik bu ‘marşı’ programdan çıkarmakla Allah aşkına kimin ve kimlerin keyfini yapmaya çalışıyorsunuz?
Amaaaaan be!
Madem yüz yıl öncenin ‘bağımsızlık hareketini’ anlatan marş ve şiirlerden rahatsız olanlar var…
Bende yangına benzin dökmek istercesine -o günleri anlatan- Nazım Hikmet’in dizeleriyle, daha da rahatsız ederek sözlerime son vermek istiyorum;
“Ateşi ve ihaneti gördük
ve yanan gözlerimizle durduk
bu dünyanın üzerinde.
İstanbul 918 Teşrinlerinde,
İzmir 919 Mayısında
ve Manisa, Menemen, Aydın, Akhisar :
Mayıs ortalarından
Haziran ortalarına kadar
yani tütün kırma mevsimi,
yani, arpalar biçilip
buğdaya başlanırken
yuvarlandılar…
Adana,
Antep,

Urfa,
Maraş :
düşmüş
dövüşüyordu… “

Sosyal Medyada Paylaşın:

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?